Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '13

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

Ve Lucifer, “Ters giydim pabucumu.” dedi !

Ve Lucifer, “Ters giydim pabucumu.” dedi !
 

Doksanlı yılların başı; oğlum, Doğan görünümlü Şahin’imizi Kibrit Araba diye severdi. Hafta sonları beraber yıkardık. Minicik elleriyle kapı seviyesinin yıkanması onun sorumluluğundaydı. Arabanın yağını, filtresini; hava ve benzin filtrelerini; bujilerini de evin otoparkında ben değiştirirdim. Öyle meraklıydım ki distribütörünü filan da sökmüş elektronik ateşlemeli hale getirmiştim. Servise götürdüğümde bön bön bakardı ustalar. 93’te Mühendisten Meraklısına diyerek satmış, o günün parasıyla 128.000 liraya sıfır Renault 9 Broadway almıştım. Hafiften de sınıf atlamıştım. Öyle otomatik camlar-kapılar, far-yağmur-park sensörleri, immobilizer, cruise control, ABS, ESP vs yoktu tabii. Birkaç ay sonra Renault, “Konuşan Araba” Safrane’ı getirdi Türkiye’ye. O yıllarda nasıl bir sansasyon yarattı anlatamam. Benim gibi bir teknoloji manyağının üzerindeki etkisini ise hiç sormayın. Bugün B segment arabalarda bile standart olan multipleks sistem -araç çalıştırılmadan önce- yağ seviyesini, suyunu, elektrik sistemini vs kontrol edip sonucu sesli olarak sürücüye bildiriyordu. Günümüzde 1.4 lt motordan 210 hp güç alınabiliyorken, o yıllarda 2 lt motordan 136 hp güç almak büyük olaydı. Bu vesileyle şunu da itiraf etmeliyim ki ben Fransızlar kadar teknolojiyi yakından takip eden ve kısa sürede üretime yansıtan bir başka otomobil üreticisi ülke daha tanımıyorum. Fırsat bulduğunuzda -bir Citroen showroom'unda- DS5’in şoför koltuğuna oturmanızı öneririm.

Neyse, Safrane’ın fiyatı tabii ki astronomikti ve haliyle satış rakamları da beklenenin altında kalmıştı. Yüce Türk zekası satışları artıracak çözümü bulmakta zorlanmadı. TV’de reklamlar dönmeye başladı;

Kendinizi yeni bir Safrane’la şımartın, eşinizin Renault 9 Spring’i de bizden !

Kaç kişi atladı bu reklama bilmiyorum; ama satışlar hopladı. Hiç günümüzde böylesine agresif bir reklam kampanyası gördünüz mü? Sizce VW, Touareg alana Polo; BMW, X6 alana 1.16 verir mi?

Dün Bağdat Caddesi’nde yürüyorum, bir billboard çekti dikkatimi.

Sevgililer Günü geliyor, geç kalmayın! Yapacağınız her 1.500 liralık alışverişe pırlanta kolye ve küpe hediyemiz!

Yahu, Allah için bir kere de erkeklere yönelik reklam verin. Neden pırlanta kolye ve küpe hediye ki. Belki sevgilim bana pırlanta taşlı kravat iğnesi ve platin yüzük set alacak. Hediyesi de platin kol düğmesi filan olsa ya. Yok, gaye başka niyet feminen. Aslında kuyumcuya benim gitmem bekleniyor. Sevgilime-nişanlıma-eşime 1.500 liralık hediye alacağım, yanında da yine hatunsal takılar pasta süsü. Her şey kadınlar için. Sevgililer Günü de aslında kadınlara özel. Erkeklere kalansa çoraplarla kravatlar!

Öylesine kaldım billboard’un önünde, Lucifer da tepemde kahkahalar atıyor. Reklamdaki sarışın, masmavi gözlü, bembeyaz tenli kızcağızın boynunda, bileğinde göz alıcı takılar var. Cart kırmızı rujlu dudaklar tebessüm ediyor, Coolgate beyazı dişler göz alıyor.

Oy Asiye Asiye
Sabır goydum kesiye

Bu memleketin dörtte üçü siyah saçlı, kestane gözlü, esmer tenli. Kızlarımız da erkeklerimiz de kara kaş-kara göz. Ee, bu akça pakça maviş ciciş de ne iş! “Türk erkeği Rus hatun sever”den yola çıkarak mı yarattınız bu muhteşem reklamı! Ben bugüne dek hiçbir İskandinav ülkesindeki billboard reklamlarında siyah saçlı, esmer tenli, kahverengi gözlü bir kadın görmedim. Çünkü öyle bir reklam halka ihanet. Biz neden meraklıyız bu kadar yeşil-mavi göze, beyaz tene! Sulukule Comet Hall AVM’nin en mutena köşesine açılan HUESMEHN AMCHA DONEHRCHI absürtlüğünden ne farkı var bunun!

Siz arkadaşlarım da benim gibi saf ve temiz yürekli olduğunuz için hepimiz şöyle düşünebiliriz: Bu kuyumcu kardeş max 20% kârla çalışan harbi müslüman ve Erol Dost’un Hoca Efendi’si tarafından da okunup üflenmiş bir zat! Yani, 1.500 liralık alışverişin sadece 250 lirası kâr! Diğer kolye ve küpe hediyesi ise tüm yıl boyunca ettikleri kârdan Türk Sevgilileri’ne müstesna bir jest! Sizin anlayacağınız, Türk Sevgilileri için belki de bir ay boyunca zararına satış!!

Nasıl, çok duygulandınız değil mi? Ağlayın ağlayın, utanmayın! Ben de dünden beri kendimi tutamıyorum; ama sanmayın ki sadece o reklamla elim ayağım titrer oldu. Şu işin aslını öğreneyim diye reklamı veren kuyumcunun Bağdat Caddesi’ndeki afili mağazasına gittim. Anlatılanları şaşkınlık ve hayranlık içinde zaman zaman gözyaşlarına boğularak ve hatta iç de çekerek dinledim. Türk halkı, pardon erkekleri için yapılan böyle ulvî bir hizmetin karşısında boyunlarına sarılıp yanaklarından öptüm. Erkek elemanların saçları jöleliydi; ama kızların fondöteni organik değildi.

“Merhaba, ben billboard’larda reklamınızı gördüm de şu Sevgililer Günü Kampanyası’yla ilgili bilgi alacaktım.”

“Hoş geldiniz efendim. 1.500 liralık istediğiniz bir alışverişin yanında size pırlanta küpe ve kolye hediye ediyoruz.”

“Peki, bir bayan gelip buradan 1.500 liralık alışveriş yapsa yine küpe ve kolye mi hediye ediyorsunuz?”

“Evet efendim. Eşine hediye alırken, kendisine de küpe ve kolye almış oluyor. Yani, bir taşla üç kuş vurmuş oluyor.”

“İyiymiş valla, kutlarım sizi. Peki, bu hediye ettiğiniz kolye ve küpe nasıl şeyler, dandik değildir inşallah.”

“Hiç olur mu efendim, markamız yeter. Kolye 14 ayar, H renk sınıfında 0.01 kırat pırlanta var üzerinde. Küpe de 18 ayar ve yine H renginde 0.03 kırat pırlantası.”

“Bu H sınıfı da ne ola ki?”

“Pırlantanın en beyaz ve değerli olanı D sınıfıdır. Yani, D’den Z’ye doğru gittikçe sarımsılığı artar ve değeri düşer; ama H rengi de oldukça berrak beyaz ve değerlidir.”

“Ya, şimdi sizden bir bayan alışveriş etse kendine de küpe ve kolye almış oluyor da ben alışveriş etsem o küpeyle kolyeyi ne yapacağım!”

“Abi, şu derdine bak! Sen hangi ülkede yaşıyorsun! Erkekler minnettar valla bize. O reklamı gerçekten anlamadın mı yoksa bu kardeşinle kafa mı buluyorsun! Bak abicim, sen şimdi asıl yengeye 1.500 liralık bir Hürrem Yüzüğü alıyorsun; ikinci hanımına kolyeyi, çıtır sevgiline de küpeleri veriyorsun!!”

Evlerinin önü mersin
Ah sular içmem kaderim tersin tersin
Mevlâ'm bana sabır versin

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..