Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '10

 
Kategori
Blog
 

Ve Oscar editörlere gidiyoor!

Ve Oscar editörlere gidiyoor!
 

Sabır taşı resmi aradım bulamadım; neticede bu da taş!


Blogdaki Oscar tartışması da sonunda Ümit Culduz'un başına patladı. Adamcağız onca emek verip büyüttüğü gül gibi kategorisini bırakıp yabancı bir kategoriye hicret etti! Niye böyle oldu? Bilenler biliyor; bir üye beğendiği blogları gönlünce sıralayıp yazarlarına da birer manevi Oscar vermiş. Bir-iki arkadaşımın yazılarının haricinde Blog kategorisinde yayımlanan yazıları okumayı çoktandır bıraktığım için o yazının da başlığına bakıp geçmiştim. Ümit Culduz ortalığı fişteklemese açıp okuyacağım da yoktu. Culduz’un o yazıyı konu alan blogundan dolayı mevzu nedir bir bakayım dedim. Okudum. Bence üzerinde durulacak bir şey değildi. Herkesin beğenisi farklıdır ve bu beğeni büyük ölçüde subjektiftir. Bu nedenle kimse kimseyi, şunu beğendin bunu beğenmedin diye suçlayamaz. Söz konusu yazıdaki listede benim de severek okuduğum birkaç kişi vardı ama bir en iyiler listesi de kendim hazırlasam o listeden en fazla o birkaç kişi girebilirdi. Zaten bir kişinin seçtiği bir şey "en iyi" olamaz, olsa olsa "bana göre en iyi" ya da "benim en beğendiğim" blog, roman film falan olur.

Ancak ne kadar subjektif davranma hakkınız olursa olsun, bir “en iyiler” listesi yapıp en tepesine de kendinizi yerleştirirseniz, kusura bakmayın ama adama gülerler; ve sizin gerçek niyetiniz ne olursa olsun, o listenin aslında kendi adınıza dikkat çekmek amacıyla oluşturulmuş liste olduğunu düşünmeden edemezler. İkincisi, Milliyet Blog’da “blog önerme”, “yazar önerme” seçenekleri var, böyle bir liste yapan kişinin bu seçenekleri hiç kullanmamış olması ister istemez farklı amaç düşüncesini güçlendirir. Ümit Culduz da haklı olarak buraya takılmış; önce ilgili yazıya gönderdiği yorumlarla sonra da aynı konuyla ilgili yazısında bunları dile getirmiş. Yani mesele, kimin kimi beğendiği, beğenmediği değil bunun sunuluş biçimidir. Bence üzerinde tek laf dahi etmeye değmezdi ama tartışma açıldı bir kere!

Culduz bu tartışmayı açmakla yazı konusu bulmakta sıkıntı çekenlere de yardımcı oldu. Birer birer döküldü millet! Bazıları Culduz’a her fırsatta söver sayarlar ama aslında ona bunun için dua etmeleri lazım! Culduz da olmasa Blog çarşısı kepenk kapatıp yatmaya gidecek. Koskoca Büyükada buluşmasının yaratamadığı hareketliliği Culduz tek başına, o da ta Almanyalardan işe el koyarak yarattı! İşte asıl “Oscar”lık yazı böyle yazılır!

Bu başardığı işe rağmen bana kalsa Culduz’a Blog kategorisinde yazmayı yasaklarım. Onun çok verimli olduğu kategoriler var; mesela bu platformda “Gökyüzüne Mektubum Var” gibi bir yazıyı kaç kişi yazabilir; orada işlenen duyguyu kaç kişi böyle insanın içini ezecek biçimde dile getirebilir? Ama o tercihini öyle yazıları çoğaltmaktan değil, burada görmezden gelmeyi hak eden kişilerle lüzumsuz yere dalaşmaktan yana kullanıyor. Onunla en çok anlaşmazlığa düştüğümüz konu da bu… Bir de bir paylaşımdır üleşimdir tutturmuş gidiyor. Yahu sana ne kardeşim, bırak isteyen paylaşsın, isteyen üleşsin, isteyen pikniğe gitsin, isteyen pasta yapsın, isteyen o pastayı üleştirsin! Yazacak konu mu kalmadı!

Ancak benim bu yazıda asıl vurgulamak istediğim, şu ödül hak etme meselesidir. MB’de severek okuduğum çok kişi var. Buradaki yazılarıyla öyle Nobel falan alamazlar ama bir Blog ortamı için ve kendi çaplarında gayet iyiler. Onların bloglarını zaten yeri geldikçe sayfamda öneriyorum. Tabii bu, “önermediklerim kötüdür” anlamına gelmiyor. İyi bulup da önerilerime almayışım “önerilerim” bölümünü sık güncelleme fırsatı bulamayışımdan ya da bazı yazıların gözümden kaçmış olmasındandır.

Ancak Blog genelini göz önüne alacak olursak burada yayınlanmayı ve okunmayı hak eden yazı oranı hiç de yüksek değil. Ne olduğu anlaşılamayan serzenişler, laf atmalar, paslaşmalar, aşağılık küfürnameler, başı sonu bir birini tutmayan cümleler, sırf laf olsun babından çiziktirilmiş üç beş satırlık gevezelikler, şiir diye alt alta sıralanmış saçmalıklar, bir asır öncenin mizah anlayışıyla kaleme alınmış, beş yaşındaki çocukları bile güldüremeyecek sözde “mizah”yazıları, ilkokul üçüncü sınıf kompozisyonu ödevi naifliğinde klişe analizler…

Ne yazık ki, Milliyet Blog’da yayımlanan blogların çoğu bu nitelikte. Bizlerin bir okur olarak bunları okumama alternatifimiz var ancak editörlerin o şansı yok. Onlar işleri gereği bu yazılamaları okumak zorunda. Her yazıyı baştan sona okuyorlar mı bilmem ama en azından onaydan geçme durumunda olan yazıları okuyorlardır. Üstelik bunlar yayına çıkanlar; bir de reddedilenler var. İşte burada ödülü en çok hak eden, o zırvaları okuma eziyetine katlanan editörlerdir. “Onlar da bunun için maaş alıyor” denebilir; katılırım, ancak şahsen bu işi para için bile yapamazdım. Tabii iş bloglarla da sınırlı kalmıyor, bir de çoğu zaman ipe sapa gelmez mesajlara, taleplere cevap vermek zorunda kalıyorlardır. Bu nedenle ben de MB editörlerine birer sabır ve metanet ödülü veriyorum. Tartışma ve ödül töreni sona ermiştir!

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..