Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '08

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Veda

Veda
 

Her koşulda hayata tutunmak gerek, sımsıkı bağlarla hem de...




Bu gece, seninle birlikte geçireceğimiz son gecemiz.

Yarın, yeni gün başladığında yollarımız tamamen ayrılmış olacak.

Bu ayrılığa nasıl dayanırım? Bilmiyorum…

Bildiğim, sensiz hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olamayacağı.

Yokluğuna alışmak hiç kolay olmayacak.

Hayatıma ilk girdiğin zamanları düşünüyorum da, ne güzel günlerdi o günler.

Ne yazık… Yeni gün başlarken anıya dönüşecek her şey.

Önceleri hiç ısınamamıştım sana, kısa bir süre sonra ne olduğunu anlayamadan kendimden bir parça oluverdin.

Sonra da; hep gurur duydum seninle.

Yaşım ilerledikçe sen bana hep kendimi özel hissettirdin.

Evlenip, anne olduktan sonra da en büyük destekçim oldun, bunu inkar etmem mümkün değil.

Bebeklerim ağlarken ve o ağlamaları kimse susturamazken sen bir çırpıda susturmayı başarırdın el kadar bebekleri.

Özel, farklı bir şeyler vardı sende.

Düşünüyorum da çok erken ayrılıyoruz. Sensizlik, yokluğuna alışmak kolay olmayacak.

Kabullenemiyorum aslında bu ayrılığı.

Tuhaf bir duygu bu.

Nedir bunun adı? Alışkanlık mı? Sahiplenmek mi?

Hangisinden vazgeçmek daha kolay? Senden mi, hayattan mı?

Aklım karışık anlayacağın.

Bu aralar kimse teselli edemez beni. Sözün bittiği yerdeyim ve bu kadar cümleyi nasıl kuruyorum ben de bilmiyorum.

Biliyor musun? Ben hiç değişmedim, değişen sendin.

Üstelik hayatımın çok yolunda gittiğini düşündüğüm bir dönemde fark ettim sende başlayan değişimi.

O günü hatırlıyor musun?

Banyoda aynanın karşısındaydım.

Senin içindeki o sert kitle gelir gelmez elime, soluğu doktorumun muayenehanesinde almıştım.

Sonucu sen de biliyorsun, tahliller, ultrasonlar, mamografiler sonucunda acil ameliyat olmam gerektiğini söylemişti doktorlar.

Neyse ki erken tanıymış, iyileşirmişim, hemen her kadının başına gelirmiş, miş, miş miş. Gerisini duymamıştım zaten. Tek tesellim gerçekten “erken tanı” olmasıydı.

Bu gece son gecemiz seninle sevgili “sol memem”.

Yarın hayatımda sen olmayacaksın ve biliyorum yarından itibaren benim için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Not: Bu yazı çocukluk arkadaşım Yasemin’e ithafen yazılmıştır.

Yasemin, 2004 yılında, 35 yaşında meme kanseri ile tanışmış; erken tanı sayesinde hastalığın vücudunda ilerlemesi durdurulmuştur.

Aldığı 6 seans kemoterapi ve dökülen saçlarına rağmen, her zaman hayranlık duyduğum yaşama sevinci ile hayata tutunmayı başarmıştır.

O dönem, OKS sınavına hazırlanan büyük kızının psikolojisinin bozulmaması için hasta haliyle çabalamıştır. Kızı şimdi Anadolu Liselerinden birinde öğrenim görmektedir. Hastalığı, bir daha tekrar etmemiştir, tekrar etmesin diye rutin kontrollerine aksatmadan devam etmektedir.

Arkadaşının bu döneminde elinden geldiği kadar yanında olmaya özen gösteren benim ise bu yazıyı yazma sebebim; “ meme kanseri ” nin biz kadınlar için kader olmadığını, erken tanı ve tedavi ile çok başarılı sonuçlar alınabileceğini, hangi koşulda olursak olalım, dünya üzerinde nefes aldığımız her dakikamızın değerli olduğunu kelimelerim elverdiğince anlatmaya çalışmaktan ibarettir.

 
Toplam blog
: 157
: 1671
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

İstanbul doğumluyum ama 20 yıldır Antalya'da yaşıyorum. 3 yaşında bir oğlum var ve eğitimciyim. Kend..