Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '09

 
Kategori
Deneme
 

Vefa eski aşklara

Vefa eski aşklara
 

Her giden yüreğinden birşeyler götürür...


Kadın yalnız, kadın uysal, kadın güçlü, kadın yıkık garip hallerde. Bir süredir düştüğü yanlışlarından kıssalar çıkarmakta ama gönlü yanlışların doğru olmasından yana. O tatlı aşk sözlerinin "seni seviyorum"ların doğruluğuna kendini inandırıp ta düşmüştü o yabancının yollarına. Hayatında doğru bildiği ne varsa hepsini yıkan bir karşı çıkışla tüm riskleri alıp yuvasını dağıtma pahasına düşmüştü hem de. Tekrar sevilmenin nasıl bir şey olduğunu hatırlamak azıcık sevgi kırıntılarından sıcak somunlar yaratmak sanatıydı.
İlk aşkında 15 indeydi. Sokakta oynarken ergen bedenine dikilen gözlere pek anlam veremez ama onun bakışlarından içi bir hoş olurdu nedense. Bilmediği garip sıcaklıklar basardı taa içinde bir yerleri. Gelip geçerken atılan kaçamak bakışlar içinde minik kanat çırpınışları yaratırdı. Zamanla ondan habersiz sahiplenmişti bile delikanlı kendisini, kimseye yan baktırmıyordu. Derken o zamanın modası arkadaşlık teklifiyle dikildi birgün karşısına. Kızın eli ayağı dolandı heyecandan, dizleri kesiliverdi. Hayır derse gidecek belki hiç gelmeyecekti ama evet derse hemen kabul etti diye belki hafife alacaktı. Zordu karar vermek "düşüneyim" dedi. Delikanlı kararsız uzaklaştı. Sonraki gün tekrar kesti yolunu kızın ve kız da gözünü karartıp evet dedi. Artık onun da bir erkek arkadaşı olacaktı.
Okuldan çıkışlarda kuytu bir pastanede kaçamak buluşmalarla sürdü gitti arkadaşlıkları. Her gittiklerinde söylediği gazoz dolu gitti kızın o kadar korkuyor ve heyecanlanıyorduki boğazına oturan yumrudan bir yudum bile geçmiyordu.
En kötüsü yaz tatiliydi. Tatil yaklaştıkça sıkıntısı büyüdü içlerinde. Nasıl göreceklerdi birbirlerini...Birkaç kısa kaçamakla geçti koca yaz. Sonraki yıl okul dönemi aynı pastane aynı masa ve içilmeyen gazozların şişeleri tanıklık etti masum aşklarına. Gözlerine bakmaya bile çekiniyordu kız hala delikanlının. Oysaki çok güzeldi kocaman ela- yeşil menevişli, aşkla bakan gözleri.
Delikanlı artık iyice sabırsızlanıyordu. Bir eline bile dokunamamıştı sevdiğinin. Askerlik geldi çattı, veda için aldı sevdiği kızı arkadaşından ödünç otomobile göl kenarına götürdü. Aşkını gözlerden uzak rahat rahat söyleyecek belki bir kez sarılacaktı sevdiğine. Ama kız o kadar titriyordu ki kıyamadı. Oturup sessizce baktılar gölün sakin sularına. Kafalarında ayrılığın getireceklerini tartarak hasreti o andan hissederek, acıyla. Dönüşte elini tutup üzerine ateş gibi bir öpücük kondurdu delikanlı sevdiğinin. Seni öpmek isterdim ama diyerek.. Biraz da buruk.
Kız çok garip duygularla boğuşuyordu. O da isterdi öpmek sevdiğini hiç olmazsa giderken; yanında güzel anılar olsun diye. Ama içinde bir şey engeldi, kocaman yasaklar vardı.
Gitti delikanlı.
Ve kıyamet koptu ardından. Dedikodu çarkları hızla döndü. Kızın babasına gelip fısıldadı bir dost alıp götürdü kızını neler olmuştur kimbilir diye. Baba acemiydi babalıkta ve fena yıkılmıştı. Onca güvendiği kızından ihanet gördüğüne inandı. Kalktı geldi eve ve kızına o güne kadar görmediği şiddette bir tokat attı. Çok korktu kız, kırıldı, döküldü ayaklar altına. Ne yaptı da haketti düşündü, bulamadı. Okul falan bitti dedi baba. O güne değin başına örtü geçirmemiş kızına bütün özgürlükleri gibi kıyafetlerini de yasakladı. Ağlayarak iki gün geçti okula gidemedi oysaki sınıf birincisiydi hep örnek öğrenciydi ve seviyordu öğrenmeyi. Sevdiği bir ahbapları girdi araya. Kalktı geldi babayla konuştu çağdışı zihniyetinden uyandırdı birazcık ta olsa. Ve kız başladı okula gitmeye. Ama sıkı tedbirlerle. Adeta saate bağlı yaşadı o yılı. Okuluna kavuşmanın mutluluğu ile bir süre askerdeki sevdiği gelmedi aklına. Sonra da garip bir düşmanlık başladı ona. Herşeyin sebebi olarak onu gördü. Böylesi kendini suçlamaktan kolaydı. Artık onu sevmiyorum dedi kendine. Bir tek satır bile yazmadı. O zamanlar hala mektup yazardı insanlar birbirine. Askerden ucu yanık olmasa da sözleri ile yakan birkaç mektup geldi önceleri. Açtı okudu ve attı kız acımadan aşk dolu satırları. Sonra onların da arkası kesildi. Artık herşey bitmişti.
Lise bitip diplomayı alınca mutluluktan uçtu kız. Ama üniversite okumak onun için ancak hayaldi. Sınav ücretine bile para bulamazken okul masrafları nasıl karşılanacaktı? Hemen iş aramaya başladı. O arada sık sık kısmeti çıkmaya başladı. Ama erkek falan görmüyordu gözü. Adeta intikam alırcasına hiçbirini eve bile kabul etmedi. Ailesinden alınan bir intikamdı bu belki de.
O yıl da geçti ve sonunda işe başladı bir ofiste. İşini sevmişti. Birgün işe giderken aynı otobüse bindi askerdeyken terk ettiği sevdiği. Yıllar öncesinin heyecanı hiç unutulmamış gibi yapıştı damarlarına. Yüreği ağzında geldi işyerine. Ve kaçarcasına çıktığı merdivende yetişti delikanlı. Seninle konuşmamız gerek kaçma dedi. Kız ona yaptığı haksızlıktan mahcup ve yine görülüp aynı kabusları yaşamanın endişesi içinde kabul etti yemek teklifini. Ertesi gün eve gitmedi yemeğe, takıldı delikanlının peşine biri önden diğeri arkadan yürüdüler çarşıyı ve tenha bir lokantada durdular. Neden dedi adam bana yazmadın? Anlattı kız ama bunlar sanki başkasının hikayesiydi. Artık dedi seni sevmiyorum. Adam öylece kaldı bir süre nefessiz. Kabul etmek istemedi duyduklarını. Baskı altındasın hala korkma dedi söyle gerçeği. Benimle evlenir misin dedi. Ama kız için gerçek buydu artık. Baskı değil bu dedi seni sildim kalbimden, hayatımdan, artık yoksun. Adam dikti omuzlarını göğüsledi acıyı ve erkekçe bir gururla peki dedi. Bende kalan mektupların resimlerin güvendeler merak etme. Benimkiler de sen de kalsın. Sana mutluluklar...
Kaç seneyi dolduran aşk böylece bitmişti. Kız silkinip kendine geldiğinde vefasız buldu kendini ama olmayınca olmuyordu.
Onların yolu o gün gölün kenarında ayrılmıştı.
Bugün de noktayı koymuşlardı.
Biten bütün aşklarla aynı yerde yatıyordu şimdi onlarınki de.
Hayatında yaşayacağı en masum aşkı geride bırakıp gitti...
 
Toplam blog
: 53
: 471
Kayıt tarihi
: 03.07.09
 
 

Balık burcunun tüm özelliklerini taşıyorum. Duygu dünyasında yaşıyorum. Gerçekler çok ağır geliyo..