Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Vefa nedir?

Vefa nedir?
 

(alıntı)


Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.

(Hz Mevlana)                                                                                                                         Vefa hepimizin yüreğinde hissettiği  ulvi bir borçtur, ödenmesi gereken. Kredi kartı borcuna benzemez. Kalmasa da günümüzde kredi kartı borcu kadar önemi, önemlidir vefa borcu. Gönül borcudur çünkü. Kalbinden çıkar, en derinlerinden. Küçücük bir söz, bir iyilik unutulmaz vefa için, hatalar affedilir, gerekirse uğruna canlar verilir gözünü bile kırpmadan.
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:
- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:
- Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki :
- Evet doğru. Bu söz üzerine Hz. Ömer “anlat bakalım nasıl oldu” diye sorar. Genç anlatmaya başlar:
- Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret” dedi. Hz Ö Ömer:
- Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun cezası idam. Üstelik suçunu da kabul ettin” dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:
- Ben memleketinde zengin bir insanım. Babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz. Bana 3 gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu 3 gün içinde yerime birini bulurum, der. Hz. Ömer der ki:
- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As’ dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr’a dönerek:
- Ey Amr! Delikanlıyı duydun, der. O büyük sahabe:
- Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır. Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As’a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve “babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz” derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:
- Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim. Hz Amr İbni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:
- Biz de sözümün arkasındayız. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki:
- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin? Genç vakurla başını kaldırır ve;
- ‘AHDE VEFASIZLIK ETTİ’ demeyesiniz diye geldim, der. Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni As’a der ki: - Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun. Nasıl oldu onun yerine kefil oldun? Amr İbni As, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir: - Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. ‘İNSANLIK ÖLDÜ’ dedirtmemek için kabul ettim, der. Sıra gençlere gelir. Derler ki:
- Biz bu davadan vazgeçiyoruz. Bu sözün üzerine Hz Ömer:
- Biraz evvel “babamızın kanı yerde kalmasın” diyordunuz. Ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der. Gençlerin cevabı da dehşetlidir:
- MERHAMETLİ İNSAN KALMADI’ demeyesiniz diye…

Asil bir duygudur vefa..Yaradana duyulur, dosta duyulur, seni yetiştiren topluma, geçmişine duyulur. Bu asil his de, dostluk gibi, sevgi gibi, hatır gibi geçmişin tozlu raflarında yerini almaya hazırlanıyor... Mevlana'nın bu güzel sözü ve Hz Ömer'in kıssası ile tekrardan hatırlatmak istedim. Hepimizin bizi insan olmakla şereflendiren Yaradanına, bizi yetiştiren toplumuna, tarihine, atalarına, milletine ve dostlarına vefa borcu vardır unutulmamalı...

Vefayla kalın.

Hanife Mert

 
Toplam blog
: 149
: 4363
Kayıt tarihi
: 08.06.12
 
 

Anadolu Üniversitesi İktisat  mezunuyum. Emekli muhasebeciyim. Felsefe, İlahiyat, Sosyoloji ve Ps..