- Kategori
- Özel Günler
Vefatının 1. Yılında Feyzi Halıcı'yı Saygıyla Anıyoruz
_________ Şair Feyzi Halıcı (1924- 09.10. 2017) _________
Zaman ne çabuk geçiyor, Araştırmacı, halkbilimci ve şair Feyzi Halıcı aramızdan ayrılalı koca bir yıl oldu. Vefatının birinci yılında saygıyla ve rahmetle anmak istedim.
Sayın F.HALICI, 2015 yılında 90 yaşına erdiği günlerde “İstanbul’u Gördüm” adını taşıyan ve şair Feyzi Halıcı’ya armağan edilen bir kitaptan da söz etmek istiyorum. Bu kitabın yazarları Azerbaycanlı yazar Tamilla Abbashanlı Aliyeva ve Feyzi Halıcı’nın muhterem eşi, hayat arkadaşı Fatma Bahar Halıcı Gökfiliz tarafından özenle büyük bir emekle hazırlamışlardır, Kalıcı ve nitelikli bir eser olmuştur, ellerine, yüreklerine sağlık diyorum.
Gecen Mayıs ayında yolum Ankara’ya düştü. Bazı yakınlarımı görmek ve ziyaret emek istedim. Ancak ne yazık ki bu kez Ankara’nın havasını hiç iyi görmedim. Canım sıkılarak Ankara’dan ayrıldım. Bazı sanatçı dostlarımı görmek istedim. Hiç birine ulaşamadım. Bunların adını vermek istiyorum: Osman Atilla, Yaşar Faruk İnal, şair İlhan Geçer, Mehmet Çınarlı, Halil Soyuer, Eski Aydın Milletvekili M. Kemal Yılmaz, şair, yazar Mehmet Aydın yine şair Dr. Nurettin Özdemir söz yazarı İlkan San, gazeteci Prof. Dr. İsa Kayacan, hattat ve Ressam Hüseyin Balım, şair Cahit Küleği, Ahmet Tufan Şentürk, Prof.Dr. Talat Saied Halman, manevi annem Güzide Gülpınar Taranoğlu ve yine şair Şinasi Özdenoğlu gibi dostlarımı görmeden ayrıldım. Geçmiş yıllarda ne zaman Ankara’ya gitsek bu dostlarımı görmeden , ziyaret etmeden dönmezdim. Ne denli üzgün olduğumu burada ifade edemem. Şair Feyzi Halıcı da yoktu. Dedim ya Ankara’nın havasını bu kez hiç beğenmedim. Bunların çoğu bugün yok aramızda cümlesini saygıyla ve rahmetle anıyorum. Mekânları cennet olsun.
Ankara dönüşünde (17 Mayıs 2018) günü Eskişehir’e uğradım. Eskişehir’de bazı şair dostlarım vardı. Muharrem Kubat, İbrahim Sağır, Fikret Akın, Mehmet Gürkan, Rasim Köroğlu, Mehmet Lütfi Kılıç, Halk Ozanı Âşık Pervani (İsmail Çelik), Rabia Barış gibi şair dostları görmek istedim. Muharrem Kubat Kültür Evi’nde ancak birkaç arkadaşımla bir araya gelebildik. İşte yukarıda adını verdiğimi “İSTANBUL’U GÖRDÜM” adını taşıyan eseri eğitimci, yazar ve şair Muharrem Kubat bu değerli kitabı, o günlerin hatırasına bana imzalı olarak armağan ettiler. Sırası gelmişken Sayın Muharrem Kubat’a o gün kendisine ait olan “ Muharrem Kubat Kültür Evi”nde bana bir hayli hizmet ettiler, burada teşekkürü bir borç biliyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Yüreğine ve ömrüne bereket diyorum. Bu uzun girişten sonra şimdi “İSTANBUL’U GÖRDÜM” kitabına dönmek istiyorum. (1)
“İstanbul’u Gördüm“ kitabı Şair Feyzi Halıcı’nın 2015 yılında 90 yaşına erdiği günlerde ona armağan olarak hazırlanmıştır. Kitap 2015 yılında Eskişehir’de Öz kâğıtçılık ve Matbaacılık A.Ş. tesisleri arasında günışığına çıkmış olup, albenisi bir kapak ve tertemiz bir baskı ile okurlarına sunulmuşlardır. Kitabın Yazarları Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı Aliyeva ve Fatma Bahar Hacılı Gökfiliz’dir. Eserin editörü Eğitimci, yazar Muharrem Kubat’tır.
Sayın M. Kubat kitabın giriş bölümünde şunları yazıyor:
“ Kitapta, Türk şiirinin önde gelen isimlerden şiir- sanatseverlerin “Yaşayan Efsane” ismi verdikleri, şiirimizin koca kartalı Feyzi Halıcı’nın yaratıcılığı ele alınmıştır. Burada onun hakkında dergilerde basılmış makalelere ve kitaba yer verilmiştir. Feyzi Halıcı Türk şiirinin gelenek- göreneklerini bilen, bunlara ustalıkla amel eden, şiirin dilinde Türkçeyi severek, okşayarak, onlara kuyumcu ustalığı ile yaklaşan şairdir. Şiirlerinde vatan, doğa, aşk, temalarını severek tasvir eder. Onun şiirlerinde bütün savaşlardan zaferle çıkan Anadolu ve Anadolu’nun yüce dağları, yemyeşil ormanları, mavi Boğazı, Çırpınan Karadeniz, toprağı kanla sulanan Çanakkale, nazlı İstanbul, Meram Bağları, buz gibi pınarları, Kızılırmakları, bir de insanın kalbine serin su gibi serpilen enderin en ulvi duygusu olan aşk vardır”…
Muharrem Kubat’ın bu yazısından sonra Feyzi Halıcı daha önce yazdığı bir şiiri, ünlü büyük üstat Orhon Seyfi Orhon’un takdirini kazandığı “İstanbul’u Gördüm” başlıklı şiirinden iki dörtlük okuyoruz bu kitabın ilk sayfalarında:
Gördüm güzel İstanbul’u gördüm
Tarihteki altın yolu gördüm
Gezdim on asırlık ulu şehri,
Boş gönlümü birden dolu gördüm.
Girmiş gibi mazideki harbe,
Hiç durmadı kalbimdeki darbe,
Gezdim o çetin surları, garbe,
Heybetle uzanmış kolu gördüm.
Bu şiirin altında şu satırları okuyoruz:
“… 19 yayındaki bir gencin (Feyzi Halıcı) bu olgunluğu onun çok yakın bir zamanda eşsiz sanatkâr olacağına şüphe bırakmıyor. (2)
Büyük Üstat Orhon Seyfi Orhon – 1943
Kitabın ÖNSÖZ bölümünde ise Tamilla Abbashanlı Aliyeva Hanımefendi şunları yazıyor: “14 Kasım 2014…Öğlen, saat 13.30’dur. Hocamın yaşadığı evin Boğaza doğru oturup sohbet ediyoruz. Tabii ki, onun gün arkadaşı Bahar Halıcı da bizimledir. Sohbetin konusu geçen günlere gelip çatıyor. Benim ilk sorum Feyzi Halıcı oldu: Sizin ilk görüştüğüm anları hatırlıyor musunuz?” Evet” diyor. Sanki 1997 yılı idi. Evet doğrudur. 1997 yılının Mayıs ayı idi. Eskişehir’de Yunus Emre günleri düzenlenmişti. Ben de panele katılacaktım. Feyzi Hocam beni dikkatle dinliyor, ben de sohbete devam ediyorum. Bu konuşmalardan sonra beni bir ara yanınıza çağırdınız, dediniz ki: “ Seni ilk defa bu toplantıda görüyorum. “Evet “dedim, ilk defa Yunus Emre toplantısında iştirak ediyorum. Ülkemi sordunuz, Azerbaycan dediğimde yüzünüzde sanki güller açtı. ”Azerbaycan yok, şiir, sanat mabedi de” dedi.( Azerbaycan şairleri dünyada meşhurdur. Nizami’nin, Hakani’ nin, Nesimi’nin, Fuzuli’nin yerini hangi şair tutar. O akşam beni bir şairin Kültür Evi’ne davet ettiler, ama başka bir toplantıya katıldığım için gelemedim, ama çok üzüldüm. Sonradan öğrendim ki, gideceğimiz yer Kültür Evi Eskişehir’in ünlü şairi Muharrem Kubat’ın Kültür Evi imiş. O zaman hiç inanmazdım ki, bir vakit gelecek ben hem muharrem Kubat, hem de Feyzi Halıcı hakkında bir kitap yazarak Prof. Dr. unvanı alacağım.(6) Masamın üzeri Feyzi Hocamın yayınladığı kitaplar ve onun evladı sayılan “ Çağrı” ( Kültür, Sanat, Folklor Dergisi) Gerçekten Feyzi Hocam Çağrı’ya evladı gibi bakıyor. Çağrı artık 60 yaşına gelmiş bir dergi. (bu yazıyı yazdığım günlerde Çağrı Kültür, Sanat ve Folklor Dergisi 6 yaşına ulaşmıştır, Çağrı Kültür Sanat Folklor Dergisi, Yıl:62, Sayı: 698- Ocak 2018) bir dergiyi yarım asırdan fazla yaşatmak her yiğidin harcı değildir).
“İSTANBUL’U GÖRDÜM” adını taşıyan ve Şair Feyzi Halıcı’ ya doğumunun 90.nın yılı münasebetiyle Feyzi Halıcı’ya armağan olarak hazırlamışlardır. Kitap büyük bir emek mahsulüdür. Bir dost ve bir ağabey olarak yakından tanıdığım Feyzi Halıcı’nın doğumunun 90. yılında ben de ona bir dörtlük yazmış ve kendilerine hayırlı ömürler dilemiştim. Adı geçen dörtlüğü sunuyorum:
FEYZİ HALICI 90 YAŞINDA
Konya’da, İstanbul’da ünü var her taşında
Yarım asırdan fazla hep Çağrı’nın başında
Mevlana’dan. Yunus’tan esin almış bilgece
Şair Feyzi Halıcı, şimdi doksan yaşında.
14 Ekim 2015 – Söke
Kitabın Sunuş bölümünde Feyzi Halıcı bir yerde şunları yazıyor: Gerçek sanatçı, zamanın her anında güzelin, faydalının, sevginin sabırlı araştırıcısı ve yorumcusu olmalıdır. Sanatçı elde ettiği bulguları öz ve anlaşılır bir dille ve sevecenlik içinde yaşadığı toplumun insanlarına sunabildiği ölçüde kişilik kazanır. Sanatçı toplumu toplum yapan duygu ve duyarlığı bir kutsal belge halinde gelecek çağlara taşıyan bir iyi niyet elçisidir. (25). …Evrensellik. Sanatçının yaşadığı toplumun ekranı ve mikrofonu olma çabasıyla başlar. Bir ayağı sımsıkı kendi toplumuna ve inancına bağlı olan sanatçı, diğer ayağıyla bütün insanlık âlemini dolaşacak. Gözlemciliğin yararı Mevlana’nın duyarlığıyla, ne güzel dile getiriliyor” (26)
Feyzi Halıcı yakından tanıyan Mevlana ve Yunus Emre aşığı İtalyalı Bilim adamı Ord. Prof.Dr. Anna Masala ( Roma Üniversitesi, Türkiyat Enstitüsü Başkanı) adı anılan Armağan’da “ Feyzi Halıcı’nın Şiir Dünyası “ konusunda şunları yazıyor, önemi bağlamında bir bölümünü alıntı olarak sizlerle paylaşmak istiyorum: “Feyzi Halıcı, tasavvuf müziği, klasik ve halk şiirleri üzerine yapılmış yüzlerce girişimin yaratıcısıdır. Kalbini sınıfsız ve benzersiz güzellikteki seslere açarak, Mevlana’nın çağrısı ile tamamlar. “ Dinle Ney’den” Mevlana büyük bir mutasavvuftur. Büyük bir şairdir. Gönüller Sultanıdır. Fakat hepsinin üstünde unutulmayacak bir insancıl ve hoşgörü adamıdır. Halıcı, Ney’i dinlediği gibi sesini de dinletir. 1960 yılında basılıp 1984 yılında yeni yayını yapılan“ Dinle Ney’den adlı kitabında tasavvufun güç ve güzel yolunu gösterir.”( 59 )
Ord. Prof. Dr. Anna Masala Feyzi Halıcı ile ilgili bir başka yazısında Feyzi Halıcı’nın evrensel bir şair olduğunu ifade ediyor ve özetle şöyle diyor: ”Feyzi Halıcı evrenseldir, çünkü kaynağı Türk kültürüdür. Eğer bugün dünya milletleri arasında bir kardeşlik derneği kurulursa başkanlığına şair Feyzi Halıcı’yı getirmek isterim. Bu Anadolu toprakları, bütün Akdeniz medeniyetlerinin canlı bir müzesidir. Feyzi Halıcı, bu tarihi Anadolu topraklarında doğup, Selçuklu, Osmanlı kültürünün mirasını taşımaktadır. Hepinizin bildiği gibi Büyük Atatürk’ün manevi oğludur. Bir de bütün dünya toleransının sembolü haline gelen Mevlana Celaleddin Rumi ile Yunus Emre ‘nin evladıdır. Kendisi Türk kültürünün sembolü, sayarak onunla, hepimize selam ve sevgi ve saygılarımı sunmaya, Roma’dan buraya geldim. Yunus Emre, Mevlana, Büyük Atatürk yolunda, bu güzel İtalyan-Türk akşamında hepinizi kucaklarım. Feyzi Halıcı hem Türk ve hem de evrenseldir. Çünkü kalbi bütün dünya insanlarına açıktır. Çünkü bütün dünyaya yalnızca kendi şiirlerini değil, bütün Türk kültürünü anlatmak istemektedir. Feyzi Halıcı, Amerika’dan, Japonya’ya, Almanya’dan İtalya’ya, Türkiye’yi tanıyan ve seven herkesin dostudur."
(…) Söylediğim gibi yirmi seneden ( şimdi 25 oldu) beri Feyzi Halıcı ile tanışırım. Onu Konya’da tanıdım. Onun misafiri değil, de Hazreti Mevlana’nın misafiri olarak sık sık Konya’ya geldim. Fakat hemen anladım ki bu şair, bu bilim adamının kalbinde Yunus Emre’nin ve Mevlana Celaleddin- i Rumi’nin ebedi –ateşi yanıyor. (…,) Feyzi Halıcı’nın beğenilen , sevilen bir yanı daha var. Kendisinde modern Türk Kültürünün, iki yönü bulunmaktadır. Biri bilimsel yanı, diğeri de şiirle dolu yanı. Çünkü bu romantik, duygulu insan, aynı zamanda mühendistir. Hem de maddenin analizi ve sentezini yapabilen bir kimya mühendisidir. Bein Türkiye’yi işte bu gözle görüyorum. Teknik bir taraftan kültür bir taraftan. Bundan da güzel, gerçeğe, güzele bir bütünleniş olabilir mi? (Sayfa: 385, 386 ) Yukarıda görüş ve seçtiğim konulardan başka “ İstanbul’u Gördüm “ kitabında şu ana başlıkları taşıyan altını çizdiğim ve zevkle okuduğum bazı konular da kitapta yer alıyor, onları da yazıyorum:
Yazdığım konulardan başka şu konular yer alıyor: İstanbul’u Gördüm, Sahici Yeni Nesil, Tahribat Çoktur, Yazık Oldu Türk Şiire, Yaylaya Bir Gelin Geldi, Feyzi Halıcı’nın Şiir Dünyası,, Türk Şiirinin Geleceği, Feyzi Halıcı Yaratıcılığında Aşk Konusu, Üstadı Hayrete Salan 19 Yaşındaki Genç Şair Feyzi Halıcı, Türk Şiirinin Yaşayan Efsanesi ve Feyzi Halıcı’nın Dörtlemeleri, Feyzi Halıcı’nın Şiirlerinde Doğa, Vatan ve Aşk, Muharrem Kubat’ın “ İstanbul’u Gördüm “kitabı üzerindeki düşünceleri, Bunlardan yabancı yazar ve bilim adamlarının Feyzi Halıcı hakkındaki kısa ve özlü düşünceleri yer alıyor: Bunlardan bazıları: İtalya’dan Ord. Prof. Anna Masala, Azerbaycan’dan Bakı Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülfet Bedelli beyli, Tartu Estonya’dan Prof. Dr. Yüri Talvet, Azerbaycan’dan Bakı Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nüşabe Sadıhova yine Azerbaycan’dan Dr. Feride Leman, Azerbaycan’dan Doç. Dr. Salattın Ahmetli, Azerbaycan’dan Aynure Seferova, Mokova / Rusya’dan Dr. Afak Şıhh, Rusya, Norilk vilayetin’den Südabe azımova, Almanya’dan Türkolog Regine Höfer, Norveç’ten Elnure Kadirova, Almanya’dan – Mirza Aliyev ve Yadigar Tengerütlü gibi bilim adamları ve yazarlarının görüşlerine yer vermişlerdir. Kitabın son sayfalarında Mektuplar ve Feyzi Halıcı ile ailesinin yer aldığı bazı tarihi unutulmayan fotoğraflara yer vermişlerdir. Kitap halk bilimci (folklorcu) ve araştırmacı şair, yazar Feyzi Halıcı doğumunun 90. yılına armağan edilmiş ve Sayın Feyzi Halici hakkında geniş bir kaynakça olarak hazırlandığını görüyoruz. Bu değerli eser 480 sayfadan ibarettir.
SON SÖZ:
Sevgili okuyucularım sözüm bir hali uzadı, belki sizi de yordum. Beni lütfen bağışlayınız. Adet yerini bulsun diye kısaca yazamadım. Bir ağabey olarak yaklaşık 40 yıldan bu yana tanıdığım ve sevdiğim, saygı duyduğum şair ve araştırmacı yazar ( folklorcu / Halk bilimci ) Sayın Feyzi Halıcı için öyle bir, iki cümle ile yazamazdım. Sanat ve kültür dünyamızda bir yere gelmişsem, Sayın Feyzi Halıcı unutulmaz, büyük katkıları vardır. Ona karşı çok borçlu olduğumu söylemek isterim. Şair, yazar ve büyük kültür adamı F. Halıcı için ne yazılsa yeridir.
Sanat ve kültür coğrafyasında gerek Türkiye’de ve gerekse Türkiye dışında ulaşabilen her diyarda her kent ve şehirlerde Feyzi Halıcı’nın ayak izleri vardır. Bu izlerde onu izleyenlere ve dinleyenlere ne mutlu ve de selam olsun. Bu ulvi yolculuğa çıkan ve gönüllerde derin izler bırakan F. Halıcı’nın 90. Yaşında olduğu günlerde bin bir emekle bizlere ve Türk edebiyatına bu değerli kitabı (İstanbul’u Gördüm) kazandıran Azerbaycanlı kadim dostumuz, kardeşimiz Gönültaş’ımız Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı Aliyeva ve Fatma Bahar Halıcı Gökfiliz’e minnet ve şükran duygularımız vardır. Kalıcı ve nitelikle bir esere imza atmışlardır. Ellerine, yüreklerine sağlık ve ömürlerine bereket diyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar diyorum. Üstadımız, pirimiz ve hocamız sevgili Feyzi Halıcı’ya da vefatının birince yılında saygıyla ve rahmetle anıyor, mekânı cennet olsun diyorum. ( bu yazımının bittiği gün, Kurban Bayramının birinci günü idi, 21 Ağustos 2018, bundan da bir hikmet vardır diye inanıyorum.) Işıklar içinde yatsın, mekanı cennet olsun.
- İstanbul’u Gördüm, Feyzi Halıcı’nın 90.yaşına Armağan
- Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı Aliyeva – Fatma Bahar Halıcı Gökfiliz, Eskişehir 2015
- Sayfa. 25, a.g,e.
- 3- Sayfa: 26. a,g.e.
- 6- Sayfa:59-385 ve 396 a.g.e.
Abdülkadir GÜLER
17.10.2018- Söke