Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '13

 
Kategori
Anılar
 

Vefatının 27. Yılında Mehmet Kaplan ( 2 )

Vefatının 27. Yılında Mehmet  Kaplan ( 2 )
 

Sayın Mehmet Çınarlı anılarının bir başka yerinde Mehmet Kaplan’ın yanında uzun yıllar asistanı olarak çalışan ve yardımcı olan sözü İnci Enginün ‘e getirerek şöyle yazıyor satır arılarında: “ İnci Enginün, bir mektubunda, Kaplanın rahatsızlığı dolayısıyla derslere giremediğini, bunun da yükünü çok artırdığını yazmıştı. Kaplan’ın rahatsız olduğundan o güne kadar hiç haberim yoktu. Hemen bir mektup yazıp sıhhatini sordum.  Bana çok duygulu, biraz da kötümser bir cevap verdi. ( 19 Şubat 1978 ) :İnci, iftihar ettiğim bir şahsiyet haline geldi. Akıllı ve rahat yazıyor. Kürsüde iyi elemanlar yetişti. Gözüm arkada kalmayacak. Ben yolun sonuna yaklaşıyorum. Sıhhatım şimdilik iyi ama geriye değil, ileriye gidiyoruz.” ( İnci diye söylediği kişi: Kadın yazarlarımızdan Prof. Dr. İnci ENGİNÜN, Akpınar Dergisi, Yıl: 8,Say: 47, Eylül-Ekim 2013 tarihli sayısında Av. İsmail ÖZMEL ‘in kendisiyle yaptığı bir konuşması vardır )  

Mehmet Çınarlı yazısına devam ediyor: “ Yolun sonuna yaklaşıyorum” sözü beni yeniden endişeye düşürdü. İnci’ye ( Enginün)  mektup yazıp Kaplan’ın geçirdiği rahatsızlığın mahiyetini sordum. Önemli değilmiş. Belkemiğinde kireçlenme olduğu için bir süre yatmak ve tedavi görmek zorunda kalmış. ( Mehmet Kaplan’ın, sonradan eşinin öğretmen ve 1966 yılında kaybettiğini yine M. Çınarlı’nın bu  “Sanatçı Dostlarım” adını taşıyan kitabından öğreniyoruz. ( Sayfa: 163 ). M. Kaplan kolay kırılan, kolayca kötümserliğe ve ümitsizliğe düşen bir kimse.. Bana yazdığı bir başka mektupta ( 8 Aralık 1975 ),” Ölüme öyle alıştım ki, her an öbür tarafa gitmeye hazırım. Bu dünya güzel ve acı. “Her bayramda bir hüzün var” diyordu…. O’na bu hüznü sanırım, birazda yalnızlığı veriyor. Çevresinde eşi, çocukları ve torunları bulunsa, Dostum’un iç dünyası herhalde biraz daha değişik, biraz daha aydınlık olurdu.” Prof. Dr. Mehmet Kaplan 24 Ocak 1986 yılında aramızdan ayrıldı.

Ahmet Köklügiller ve İbrahim Minnetoğlu ile birlikte hazırladıkları “Nasıl Yazıyorlar “ adını taşıyan kitabında özetle aynen şunları söylüyor: “İçimde hiçbir zaman büyük bir yazar olma, şöhret ve para kazanma hırsı duymadım. Okumaya meraklı idim. Ortaokulun son sınıfında bir arkadaşım Eskişehir’de beni şehir kütüphanesine götürdü. Kütüphane güzel, sakin, sıcak ve rahattı. O günden sonra boş vakitlerimi hep kütüphanede geçirdim. Hoşuma giden her şeyi okudum. Lise sıralarında, şimdi bir tanesi bile elimde bulunmayan defter defter şiir, hikâye, hatta roman bile yazdım. Allah’ın verdiği büyük lütufla bunları yırttım, attım. Üniversite öğrencisi iken eserlerini okuma saadetine ulaştığım Alain, bana bir sır öğretti. “Yazarak düşünmek”. Denemelerim esnasında da şahsen birçok fikirleri yazarken bulduğumu fark ettim.” Mehmet Kaplan’ın gençliğinde şiirleri de vardır. 1952 yılında şöyle bir şiirini görüyoruz çeşitli seçkilerde: 

Camlarda damlalar raksediyor- uzak   

Bir balo hatırası gibi hüzünlü

Sessiz bir musikiye dalmış kalarak

Eşyalar içinde saatlerce ölü…

***

Bu sükut mezarı tekin değil, kalk- Kalk!

Büyük caddelerde koşar adım yürü

Kahveler canlı insanlarla dolu bak,

Sımsıcak hayatın içine gömülü…(  1 )

Mehmet Kaplan Türk şiiri konusunda neler söylüyor?

Yazar Suat Uzer’in Mehmet Kaplan’la Türk Şiiri konusunda bir röportajı vardır. Suat Uzer Mehmet Kaplan’a soruyor: “ Bugünkü Türk Şiiri hakkındaki fikriniz nedir?”   Mehmet Kaplan’ın cevabı  aynen şöyledir:

- " Bugünkü Türk şiiri, isim, mahsul, mevzu,  şekil, üslup, bakımından büyük bir zenginlik arz ediyor.  O kadar çok şair var ki, bunların isimlerini bile saymak sütunlar doldurur. Ve bunlar o kadar velûddur ki kimse hepsinin eserlerini okuduğunu iddia edemez. Ele alınan temler namütenahi, cemiyettin bütün meseleleri, insan hayatının her hali, tabiat, şehir, köy ve teker teker her eşya şekil alabildiğince serbest, aruz, hece, müstezâd, insicamsız, mensur ( nesir ), halk edebiyatından veya bütün dünyadan gelme. Dil, en yüksek tondan külhanbey,  ağzına kadar, temiz, karışık, kirli, eski, yeni, .Türk şiiri, hiçbir devirde bu kadar bol, bu kadar zengin mahsul ( ürün ) vermemiştir. Fakat maalesef, gizli bir âlem, teşkil eden bu şiir dünyasını bizzat bu şairlerden ve biri biriki münekkidden ( yazar, eleştirmen )  başka tanıyan yoktur. Yaşayan Türk şairleri arasında hemen aklıma gelenlerden birkaçını vermek istiyorum: Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Tevfik Fikret, Mehmet Akif gibi şairler yaşadığı dönemlerde büyük etkiler yapmışlardır. Bunlardan başka Nazım Hikmet, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dranas, Ahmet Kutsi Tecer, Ziya Osman Saba ve bunlardan sonra yetişenlerden de Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat, Cahit Külebi, Behçet Necatigil, ve daha beş, on kişiyi de sayabilirim. “

Mehmet Kaplan, Cumhuriyetimizin 50. yılında Başbakanlık Kültür Müsteşarlığıca çıkarılan kitaplar arasında “ Şiir Tahlilleri “ başlığı altında  ( 24 şair  )  halinde yayımlanmış ve eser daha sonra “Cumhuriyet Devri Türk Şiiri” başlığı altında büyük boy 564 sayfalık bir kitapta ikinci baskısını yapmıştır. Kitabın ikinci baskısında 36 şaire yer vermiştir. Yine hazırlanan bu antoloji Hisarcılardan şair Munis Faik Ozansoy’a yer vermediği için Mehmet Çınarlı’nın yukarıda adı geçen “ Sanatçı Dostlarım “ adını taşıyan kitabından öğreniyoruz. Bu konuda   karşılıklı konuşma ve mektupları vardır…. 

Uzun yıllar Türk kültürüne hizmet eden Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın uzmanlık alanı Yeni Türk Edebiyatı olmakla beraber, Türk Edebiyatının asırlar boyunca devam eden tarihi servi içinde vücuda getirilen belli başlı kültür eserlerini ele alıp incelemiş, bu yolda fazlasıyla kafa yormuş duygu ve düşüncelerini ortaya koymuş bir edebiyat uzmanıdır. Birçok kültür eserlerini incelemiş, araştırmış, ele almış bunları incelemiş ve bunları değişik edebi metotlarla değerlendirmiş, böylece yetiştirdiği araştırmacılara yeni ufuklar açarak kültür ve fikir hayatının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Mehmet Kaplan sadece bunlarla kalmamış, güzel sanatlardan fikir akımlarına, Kültür ve medeniyet meselelerinden politikaya, din, ilim ve tarih konularından devlet ve üniversite problemlerine kadar geniş bir yelpazede uğraş vermiştir.

Bu konuda birçok kalıcı eser ve 1500’den fazla makale yazıp Türk kültürüne armağan etmiştir. Mehmet kaplan’ın hemen hemen bütün eser ve yazılı makalelerinde, şiir ve denemelerinde üzerinde ısrarla durduğu Türk kültürü ve medeniyetidir. Dünden bugüne milli kültürümüzdür. Ona göre asli unsur millettir. Uzun tarihler boyunca birçok devletler kuran Türk devletinin büyük bir millet olduğunu vurgulamaktadır. Ve bunun nesilden nesile çağdan çağdaşa yaşamasını arzu etmektedir. Ona göre milleti millet yapan temel unsur kültürdür. Bütün güzel sanatlar kültürün içine girer. Zira bu kültürün ham maddesi dildir. Mehmet Kaplan’a göre:  Devlet sadece toprak kazanmayı hedef alan bir organizasyon değildir. Sınırların gerisinde yaşayan ve devletin devamlılığının besleyecek fertleri ve her bakımdan besleyecek ve geliştirecek kurumlar da ihmal edilmemelidir. Aslında bir esnaf teşkilatı olan Ahilik ve devleti temsil eden Ahi tipi Osmanlı hayat sistemindeki unsurlarda bu milli kültürden ışığını almıştır. (  2  ) .

1- Sanatçı Dostlarım  / Mehmet Çınarlı ,Ötüken Yayınları,  İstanbul 1979

2- Resimli, Metinli Edebiyatçılar Ansiklopedisi, İhsan Işık , Elvan Yayınları, Ankara 2006

 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..