Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Vefatının 73. yılında Mehmet Akif Ersoy

İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un aramızdan ayrılışının 73.yılında anmak ve onunla ilgili bir şeyler yazmayı kendime bir görev bildim. Büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile ilgili bazı düşüncelerimi siz değerli okuyucularımla da paylaşmak isterim. Oysa ki tereciye tere satmak o denli kolay değildir. Benim bildiklerimi, benim düşündüklerimi sizler çoğunu zaten biliyorsunuz. Ama yine de bazı şeyleri ortaya koymak, sizlerle birlikte koca milli şairimizi biraz olsun saygıyla, rahmetle anmak bir Türk vatandaşı olarak bir yerde bizim asli görevimizdir.

Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul Fatih civarında doğmuş, 27 Aralık 1936 yılında yine İstanbul’da vefat etmiştir. İlk ve orta tahsilini İstanbul Fatih civarındaki okullarda tamamlamış, bir süre Mülkiye Yüksek Okulu'na devam etmişse de daha sonra buradan ayrılarak Baytar Mektebi'ne devam etmiş ve buradan mezun olmuştur. Daha sonra o zaman ki adıyla Halkalı Baytar ve Ziraat Mektebi ( Veterinerlik Fakültesi)’ni birincilikle bitirmiştir. Tarih:22 Aralık 1893.

Mehmet Akif Ersoy memuriyet hayatını kendi değimiyle kısaca şöyle anlatıyor:" Bir süre baytarlık Baytariye Dairesi'nde Müdür yardımcılığı görevlerinde bulunurken, bir taraftan da Halkalı Mektepleri'nde öğretmenlik yaptım. Üniversite’de edebiyat derslerini vermeğe çalıştım. Balkan Savaşları'ndan sonra hem Ziraat Bakanlığındaki vazifemden hem de Üniversitedeki öğretmenliğimden istifa ederek ayrıldım. Üzerimde Halkalı Kitabet Dersleri kaldı. Çünkü oraya hatıralarla bağlı kaldım"diyor.( 1 ).

Mehmet Akif Ersoy, tam bir fazilet timsalidir, vefakârdır. Görüş ve düşüncelerinde son derece samimidir, hoşgörü sahibi ve alçak gönüllüdür. Doğru sözlüdür. Yazı ve şiirlerinde doğru olarak bildiğini ifade eder. Onun için sanat sanat için değil, sanat toplum içindir. Cehalet ve taassubun düşmanıdır. Ne eskiye kayıtsız bağlıdır, ne de yeniyi yeni olduğu için kabul eder. Hür fikirlidir. Daha Türkçesi hürriyete aşık bir insandır. Her zaman haktan ve halktan yanadır.

Mehmet Akif, ”Safahat” başlıklı devasa eserini hep bu düşüncelerle kaleme almıştır. Değişik zamanlarda yazılan bu büyük eseri onun düşünce adamı olarak milletine ve Türk gençliğine vermek istediği bütün fikirleri ihtiva eder.

Mehmet Aktif Ersoy, milli mücadele tarihimizde de Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almıştır, Milli Mücadeleyi “ Büyük bir Gaza” olarak algılamış, bu bakımdan Milli Mücadele başlar başlamaz “ Zafer Yolu da önemli bir yoldur” diyerek İstanbul’dan Balıkesir’e geçti. Vatan düşmanlar tarafından işgal edilip ateş çemberi içinde iken o artık İstanbul’da kalamazdı. Mehmet Akif, Balıkesir’e geldiğinde Zaganos Paşa Camiinde, Milli Mücadele konusunda halka heyecan dolu konuşmalar yaparak halkı Kuvay-ı Milliye ruhu etrafında toplamaya çalışan vaazlar yapmıştır. Ümitsizliğin, korkunun, tembelliğin doğuracağı felaketleri anlatmaya çalışmıştır.
Mehmet Akif sadece İstanbul, Balıkesir, Aksaray gibi illerde değil, Burdur’da, Afyon’da, Sandıklı da Milli Mücadele konusunda ateşli konuşmalar yaparak Kuvay-ı Milliye’yi güçlendirmiştir.1920 tarihinde Konya’da meydana gelen bir isyanı, yaptığı birleştirici ve yapıcı konuşmalarından dolayı meydana gelen isyanı bastırmıştır.Konuşma ve nasihatleri Konya halkı üzerinde büyük etkiler yapmıştır. Konya’dan sonra tekrar Ankara’ya dönmüştür. Yine 30 Nisan 1920’de Ankara’da Hacı Bayram Camiinde verdiği Cuma vaazı ile halkı Milli Mücadele’ye katılmaya destek vermiştir.5 Haziran 1920’da bu başarılı çalışmalarından dolayı Burdur Milletvekili olarak T.B.M.Meclisi’nde yer almıştır. 7 Kasım 1920’de Hamdullah Suphi Tanrıöver Milli Eğitim Bakanı olduğu günlerde, İstiklâl Marşı konulu bir yarışma açımış, 1 Mart 1921’de M.Akif Ersoy’un yazdığı İstiklâl Marşı 724 şiir arasında birinci olarak seçilmiştir.12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından oy birliğiyle kabul edilmiştir.Bu törenlerde bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk'te hazır bulunmuş ve Mehmet Akif Ersoy'u tebrik etmiştir. (2).İstiklâl Marşı mecliste üç kez okunmuş ve ayakta alkışlanmıştır.

Gazi Mustafa Atatürk, M.Akif Ersoy için: “Bu marş, bizim inkılabımızı anlatır. İnkılabımızın ruhunu anlatır. Milli Mücadeleyi sayfa sayfa dile getirir. Bunu ne unutmak, ne de unutturmak lazımdır. İstiklâl Marşı’nda, istiklâl davamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır. Bunların en beğendiğim yeri de şudur :

Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,

Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin İstiklâl.

Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar ( dizeler) işte bunlardır. Hürriyet ve İstiklal aşkı bu milletin ruhudur.”


CEHALETE DÜŞMAN, TEMBELLİĞİ SEVMEZDİ

Bizim cumhuriyet Devri Edebiyatımızda cehalete ve taassuba ve tembelliğe onun kadar düşman olan bir başka şairimiz yoktur diyebilirim. Akif’e göre, bizim en büyük düşmanımız cehalettir. Cehaleti öldürmeden, yani ortadan kaldırmadan, yakamızı düşmanlarımızın elinden kurtarmamız mümkün değildir.İnsan gibi yaşamamız, önce cehaleti yenmemizle başlayacaktır. Mehmet Akif Cehaletten “ hakiki hasım ( düşman) diye söz eder. O bir şiirinde şöyle diyor :

<ı>Ey hasm-ı hakiki, seni öldürmeli evvel,

<ı>Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el..

<ı>

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, cehaleti sevmediği gibi tembelliğe de düşmandı. Özellikle birer tembellik yuvası olan kahvehaneleri sık sık şiirlerinde bir eleştiri konusu yapardı.Büyük bir öfkeyle kahvehanelere gidenleri eleştirir, onlara çatardı.Kahvehaneleri birer batakhane olarak niteliyordu.Kahvehaneleri ve buralara gidenleri şöylece eleştiriyordu :

Oyup sıçan gibi her dört adımda bir kemeri,

<ı>Deden mi açmış o miskin kılıklı kahveleri.

<ı>

<ı>Hayır ! Deden sana bak hastaneler yapmış,

<ı>Yanında Mekteb-i Tıbbiyeler neler yapmış.

<ı>

<ı>Dilenci şekline girmiş, bu sinsi caniler

<ı>Bu gündüzsün bile yol vermeyen haramiler.

<ı>

<ı>Bugünkü toplum yaşantımızda her köşede birkaçı bulunan kahvehaneleri görünce Mehmet Akif’e hak vermemek elden değildir.

Aslında Milli Marşı'mızın şairi olan Koca Akif'i anlatmak öylesine salt bir köşe yazısı ile olası değildir.O Cumhuriyet ve milli Mücadele tarihimizin en büyük şairlerinden ve şiirini yaşayan doğru, dürüst bir vatanperverdir.Çağdaş ve yenilikten yanadır. Mehmet Akif deyince Çanakkale destanı aklımıza geliyor. Çanakkale Zaferimiz için 257 bin vatan evladını şehit vermiş kahraman bir ulusun evlatlarıyız.Bu tarihi günümüzü gerçek anlamıyla destanlaştıran bir çok şiirler yazılmıştır. Ancak en büyük ve anlamlı destanı Mehmet Akif Ersoy kaleme almıştır.

Vefatının 73. yılında Türk edebiyatımızın önde gelen şairlerinden büyük vatanperver insan, İstiklâl Marşımızın şairi saygıyla, rahmetle anıyor ve sözlerimi Çanakkale Şehitleri” adını taşıyan destani şiirinden birkaç dize ile sözlerimi bağlıyorum.Koca Şairimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker !

Gökten ecdat inerek öpse o pak aynı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor “ Tevhidi..”

Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

<ı>

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın ?

“ Gömelim gel seni tarihe” desem sığmazsın.

Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o “ kitap”

Seni ancak ebediyetler eder istiap.

“ Bu taşındır “ diyerek Kâbe’yi diksem başına,

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına.

…………………………………………………….

Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana,

Yine bir şey yapabildim diyemem, hatırana.

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.

Mehmet Akif ERSOY.

Kaynaklar :

1-Ölümünün 50. yılında / Mehmet Akif Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı

Yayınları- Ankara 1986.

2-Milli Kültür Dergisi / Kültür ve Turizm Bakanlığı Aralık 1988.Ankara.

3- İstiklâl Marşımız ve Mehmet Akif Ersoy /
İsa Kocakaplan, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları.
3.baskı. İstanbul 2002.

<ı><ı>

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..