Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Siyaset
 

Vekil millet olmayı çok mu seviyoruz?

Vekil millet olmayı çok mu seviyoruz?
 

Egemenlik kayıtsız şartsız MİLLETİNDİR!


Cumhuriyet demokrasi demektir ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu iddia etmektedir.

Demokrasilerde halk özgür ve söz sahibidir... Bakıyorum da, aslında öyle midir?

Kendi kendimize söz sahibi benim, ASIL olan benim diye avunup duruyor muyuz yoksa?

Bizim yüce bir meclisimiz ve o mecliste bizim seçtiğimiz (aslında seçtirildiğimiz!) vekillerimiz var. Onlar bizim görevlendirdiğimiz, asli isleri bizim taleplerinizi yerine getirmek olan, görevlilerdir. En temelde, kısaca böyledir.

Durum böyle olunca, millet ASIL olan, onlarda milletin olmadığı yerde vekillik yapan bir hiyerarşi kurulmuş olur. Bizim olmadığımız ortamlarda bizim adımıza bizim haklarımızı savunmak üzerine yolladıklarımızdır.

Peki durum öyle mi?

Bana vekillik eden birinin benden ustun haklara sahip olması bir ironi değildir de nedir?

Vekilliğimi yapana dokunulmazlık vereceksem, o dokunulmazlık bana karşı değil, benim haklarımı savunurken olmalı. Bunu yapacağı tek yer meclis kürsüsü ise, sadece oradaki söylemlerinde dokunulmaz olmalı. Çünkü orada beni temsil ediyor. Benim haklarımı arıyor.

Peki, bir toplum bireyi olarak benden farkı nedir? Farklı olması bir yana, bana vekillik edenin benden üstünlüğü ne demektir?

Ben milletim, o vekil... ASILIN olduğu yerde vekil kimdir?

Vekil milletse, o kimdir?   

Belki bilirsiniz; ama gerçek, ama uydurma bir hikâye vardır:

Yıllar önce Amerika'da yasayan bir Türk vatandaşı uçağa biner. Bindiği uçak boştur ve beğendiği bir yere oturur. Az sonra yanına hostes gelir ve o koltuktan kalkmasını, yerine geçmesini ister. Adam önce,  -eşyalarımı yerleştirdim, uçak zaten boş; bu koltuğun sahibi ister benim yerime, ister başka bir koltuğa otursun der. Hostes, - bunu söyleyemem efendim der.  Adam da,  -gösterin kim olduğunu ben rica edeyim der.  Sonra hostes,  -bunun mümkün olmadığını, koltuğun sahibinin bir milletvekili olduğunu söyler.  Adam, -bunun ne önemi var deyip sinirlenir. Bizim büyük milletvekilimizin koruması devreye girer ve kalkması gerektiğini, vekilin böyle talimat verdiğini söyler.

Bunun üzerine adam,  -ben milletim o vekil, benim olduğum yerde ona ne söz düşer, ne de sadece vekil olduğu için talimat verme hakki der. Bir vatandaş gibi davranıp, ettiğim ricayı kabul etmeseydi hiç sorun yoktu.

Vekil ise söyleyin, bir adim geride dursun, burada millet var der...

Aslında bu hikâye uyuşmuş beyinlerimize kavramları daha iyi anlamamız için kocaman bir ışık yakıyor.

Ortada bir hiyerarşi, ortada bir aitlik varsa, o da ben vekilden üstünüm, vekil bana aittir demek.

Ama bizim genlerimizde var, tabi olmak, ait olmak, biat etmek... Biz kendi seçtiğimiz (sözüm ona seçtiğimiz), kendi görevlendirdiğimiz kişileri bile, kendimizden ustun tutup, ona tabi olmayı, biat etmeyi  biliyoruz, bir onur sayıyoruz…

Bu bir mütevazilikse millet için, peki bu ego, bu enaniyet nedir? Bu nereden gelmektedir?

Bir vekil, millet karşısında mahcup olur, kral değil!

Millet ona ait bir varlık değildir, o millete aittir, millet içindir. Her ne sebeple olursa olsun sokakta, trafikte benden ayrıcalıklı olamaz. Meclis kursusu hariç, sıradan bir vatandaştır sadece.

Sözüm ona demokrasi.  Sözüm ona düzeni sağlayanları ben seçiyorum. Meclisteki kaç tane milletvekilini biz seçtik?

Biz secim zamanlarında önümüze sunulan listedekileri seçtik. Bunlardan birini seçeceksin dediler, aslında vekile değil, partiye oy verdik.

Bu durumda onlara seçilmiş demek değil, atanmış demek lazım. Parti liderlerimiz tarafından atanmış...

Bu yöntemle o kürsüye çıkan vekillerimiz, benim haklarımı ne kadar savunur, ne kadar söz sahibi olur?

Ben söyleyeyim; parti liderinin izin verdiği kadar.

Aslında onlar milletvekili değil, lidervekilidirler...

Durum böyle olunca dengeler de öyle gelişiyor ki, kendisini milletin değil, liderin seçtiğini bilen vekil, millet karşısında bir kral, bir padişah oluyor.

Eskiden bir padişahın yönetilenleriydik, simdi 550 padişahimiz var. Çok bereketli... Hepimize hayırlı olsun...

Simdi sözüm ona Cumhuriyet'in savunuculuğunu yapanlara soruyorum. Savunduğunuz Cumhuriyet bu mu? Demokrasi dediğiniz bu mu? Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu böyle mi gösteriyorsunuz?

Egoları ve hırslarıyla koktuk derdine düşen, bu uğurda savaş veren bir vekil değil, halk için, gerçek egemenlik için hizmetkâr olmak isteyen idealist, akıllı, bilgili, kültürlü vekiller lâzım.

O koltukta rahatını düşünen değil, rahatsız olmayı göze alan vekiller lazım.

Kişisel ya da ideolojik hedefler uğruna değil, halkın tamamının refahı için kafa yoran mücadele eden, projeler üreten vekiller lâzım.

Her şeyden önce vekil olduğunu bilen vekiller lâzım... 

 
Toplam blog
: 7
: 564
Kayıt tarihi
: 08.05.12
 
 

Bilişim sektörü içinde hizmet veren, butik projeler üreten şirketin kurucusu. Girişimci ruha sahi..