Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '08

 
Kategori
Eğitim
 

Veli ziyareti gereklidir…

Veli ziyareti gereklidir…
 

2007 yıl sonu pikniğinde


Ev ziyaretleri çoğu öğretmene yük olarak görünse de, ben uzun vadede çok faydasını gördüm diyebilirim. Birçoğuyla dost oldum, onları yakından tanıma fırsatı buldum, çocukların yaşam alanlarını yakından gördüm. Ziyaretlerden sonra her çocuğu kendi şartlarında değerlendirmeye başladım. Çocuklarla da yakınlığımız arttı. Şimdi çoğu tekrar ziyaret edeyim istiyorlar. Özellikle sınıfta sorun yaşanan çocukların ev ziyaretlerinde, sorunun nedenini birebir görme şansı da oluyor. Çünkü davranış sorunu olan hiçbir çocuk, bu sorunu doğuştan getirmiyor. Aileden kaynaklandığı ortaya çıkınca, onlarla konuşup, hatalarını söyleyince, onlar da kendi çocuklarını suçlamaktan vazgeçiyorlar.

Geçen yıl bütün velilerime ev ziyareti yaptım. Kendim bir form hazırlayıp, ziyaret sonrası o forma küçük notlar aldım. 38 aileyi ziyaret, o çevrede yaşayan insan sayısını düşününce az gibi görünebilir. Ama çoğunlukla benim geleceğimi duyan meraklı komşular, yakın akrabalar da bana katıldığı için, çevrede bayağı tanındığımı söyleyebilirim.

Büyük kentlerde öğretmenlerin çoğu, okullarının olduğu semtlerde oturmuyorlar. Bu nedenle de çevreyle kopuk yaşıyorlar. Ziyaretlerim sırasında öyle evlerle karşılaştım ki, okulda arkadaşlarıma anlattığımda inanamayan oldu. Annelerin çoğunluğu ev hanımı. Hemen hemen her evde sözünü anneye geçiren bir kayınvalide veya kayınbaba var. Çocuk sayısı ortalama 3-4 gibi. Ailelerinde yüksek öğrenimini tamamlamış akrabası olan iki aile var. Kadınların bir kısmı eşlerinden dolayı bunalım içinde. Öyle ki evden çıkarken eşlerinden izin almaları gerekiyor. Bir kısmı yaşadığı kötü şartların farkına vararak şikayet ediyor. Bir kısmı hayatı böyle olmalı diye düşünerek mutlu olmaya çalışıyor. Fakat mutlu kadın sayısı 38’de 10 u geçmez. Annelerin 2-3 tanesi hariç hepsi benden yaşça çok küçük olmalarına rağmen, bir çok hastalıkları var. Onların sağlık problemlerini dinlerken, nasıl yıprandıklarını, nasıl yaşlandıklarını görmek içimi acıttı çoğu zaman. Eşi çalışmayanlar, eşi dövenler var.

Örneğin; geçen yıl başka bir okuldan gelen bir çocuğun evine gitmiştim. Hatta çocuk hiç ders çalışmadığı, hiç ödev getirmediği için ziyareti öne almıştım. Evde çocuğun üstünde çalışabileceği bir sehpa dahi yoktu. 6 çocuk, toplam 8 kişi, soba yanan odada oturuyorlar, TV sürekli açık. Daha bir sürü sorun. O ziyaretten sonra çocuğa kızmayı bıraktım. Çok zeki bir çocuktu, ancak çalışmadığı, ödev getirmediği için hep zayıf not alıyordu. Çocuğu bırakıp babayla diyaloga geçtim. Doğrusu babaya çok ağır konuştuğum da oldu. Ama bu yıl aynı çocuk teşekkür aldı. Baba evdeki şartları değiştirip, çocuğun çalışması için teşvik etmişti.

38 ev, 38 hikaye. Bu ziyaretlerin sadece öğretmenliğime değil, insanlığıma, kişiliğime de çok etkileri olduğunu düşünüyorum. Zira bir çocuğumun evinde, bir yatalak büyük babaanne, bir dede, bir babaanne, bir dayı, bir amca, 3 çocuk ve eşine bakan bir velimin “ÇOK ŞÜKÜR” demesi bana öyle çok şey anlatmıştır. Yaşamımızda şikâyet ettiğimiz durumları bir düşününce.

Ben onlardan, onlar benden öğreniyorlar. Ne kadar ilgisiz olduklarını düşünerek, zaman zaman kızsak ta ilişkiyi kesmemeliyiz. Onlar gelmiyorsa, siz gidin. Bir daha ki toplantıya mutlaka geleceklerdir. İnsan insanın ilacıdır….

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..