Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '17

 
Kategori
Eğitim
 

Velilerin dikkatine; Sınav kaygısı!

Velilerin dikkatine; Sınav kaygısı!
 

12 Mart 2017 Pazar günü yapılacak olan YGS, sınava yaklaşık 1 ay kala milyonlarca gencin ve ailenin gündeminde ilk sıraya oturmuş durumda. Sınava girecek her öğrenci ve aile için de bu sürecin biraz gerginliğe yol açması oldukça doğal ve kaçınılmaz. Ancak, birçok aile bu günleri “şu sınavı bir atlatsak!” baskısıyla birikmiş ve patlamaya hazır bir gerginlik içinde yaşamakta. Ailelerin yaşadığı bu gerginlik ise gencin kaygı düzeyini yükseltmekte, o halde ne yapalım? ! Tüm anne-babalar, gelin biraz daha sakin ve soğukkanlı olmayı deneyerek aşağıdaki hususları birlikte düşünüp değerlendirelim:

Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir "Kriz"dir. Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu herkesin görmesi gereken ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş. Bu duygularla sınava hazırlanan genç, her bir sınavı, hatta her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır.

Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Bu nedenle öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini arttıracaktır.

En az şu kadar net yapmalısın. “Matematik ve Fen’den ful yapmalısın.” “Başarılı olmalısın.” “Kendini dersine vermelisin.” “Mutlaka şurayı kazanmalısın” vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır.

Çocuklarınıza tekrar tekrar “ders çalış” demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.

Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçınınve bunları hatırlatmayın. Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Öğrenci bu durumu ailemin bu fedakârlıklarına yanıt vermek zorundayım biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.

Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın: " Dayının kızı KOÇ’u burslu kazandı, sen de oraya girmelisin, aman bizi mahcup etme." vb. türünden yaklaşımlar çocuğunuza zarar verebilir.

Sınavda istenilen başarılı gerçekleşmezse yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin: "Eğer başarılı olamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkân bırakmaz.

Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini anlatmalıdır.

Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu anlatılmalıdır.

Çocuğunuzun başarısı için maddi-manevi fedakârlık yaptığınız doğrudur. Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır. Çocuğunuz, gayret sarf ettiği halde eğer sonuç istediğiniz gibi değilse, elinden gelenin o kadar olduğunu kabullenin.

Birbirinize bağlılığın hedef, sınavın araç olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun ders çalışması ve sınavda başarılı olması uğruna onunla ilişkilerinizi tehlikeye atmayın.

 

Muhammet EROĞLU

Rehber Öğretmen

 
Toplam blog
: 8
: 202
Kayıt tarihi
: 12.01.17
 
 

1984 Denizli Doğumlu olup, İlk-Orta-Lise ve Üniversiteyi Denizli'de bitirdim. Üniversitede kişise..