Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '18

 
Kategori
Bilim
 

Venüs ve Dünya İlişkisi

Venüs ve Dünya İlişkisi
 

Herkese merhabalar...

Bugün sizlere Güneş Sistemimizde bize komşu gezegen olan Venüs ve Dünyamız ile ilişkili bazı bilgiler paylaşmaya çalışacağım.

Bir zamanlar Venüs gezegeni; denizleri, okyanusları, dağları olan bugünkü Dünyamıza benzeyen eşsiz bir gezegendi. Evrenin oluşumundan bir kaç milyar yıl daha Venüs gezegeni bu ihtişamını korumaya devam etti. Ama ne olduysa bir kaç milyar yıl sonra Venüs gezegeni cehenneme dönmeye başladı.

Peki bunun sebebi neydi ?

Bir cennet gibi engin sular ve okyanusları varken ne oldu da birden bunlar kurumaya yok olmaya başladı. Bir şeyler çok hassastı ve gitgide bozulmaktaydı

Bugün ise Venüs bu şekilde görülmektedir.

Bu denli köklü bir değişikliğe ne sebep olmuş olabilirdi.

Venüsün yüzeyi kızgın bir fırından çok daha sıcak, adeta kurşunu eritecek ısıya sahiptir. Belki bir çoğumuz  güneşe, dünyaya oranlar %30-35 daha yakın olduğu için güneşin ısıttığını düşünebiliriz. Akla gelen ilk genelde bu olur. Ama sebebi bu değildir.

Venüs tamamen sülfirik asitle kaplıdır ve bu sülfirik asit bulutları güneş ışınlarının gezegene ulaşmasını engellemektedir. Bu durumda Venüsün, Dünyamızdan çok daha fazla soğuk olması gerekirdi, ama tam tersi çok sıcak.

Peki neden ?

Çünkü sülfür bulutlarının arasından süzen az da olsa bir miktar güneş ışığı gezegeni terk edememektedir. Bu yüzden enerji  akışı karbondioksitten oluşan yoğun bir atmosferle engellenmektedir. Bu yüzden Karbondioksit gazı yani CO2 ısının gezegenden dışarı kaçamamasını sağlıyor. Bu yüzden Venüs şiddetli bir sera gazı etkisi altında kalmıştır. Aynı şekilde  bugün Dünyamızdaki  durumda da hızla artan sera gazı görülmektedir. 1982 yılında Rus bilim insanları Venüsü Dünyamıza Venüsün yüzeyi ve şekilleri hakkında fotoğraf göndermesi için bir araç gönderdi. Aracı Venüsün yüzeyinde yaklaşık iki saat kadar soğuk tutabildiler. Bu süre zarfında araç Dünyaya ilginç kareler yollamayı başardı, ama daha sonra aracın bütün devreleri sıcaktan kavruldu.

Venüs ile Dünya yaklaşık olarak hayat döngülerine aynı karbon miktarı ile başladılar. İki gezegende farklı noktalara yöneldi ve şekillendi. Karbon her şeyi etkileyeceğinden daha sonraları yaşam formlarının başlamasına olanak sağladı. Bugün Venüs’te Karbon gaz halinde bulunmaktadır.

Bugün Dünyadaki karbona baktığımız zaman milyonlarca yıl kayalarda saklı halde kaldılar. Bunu en güzel Manş denizi kıyısında olan Dover kayalıklarına baktığımızda görmekteyiz.

Peki bu koca devasa kayalığı Dünya nasıl inşaa etmiştir. Bunu toplu iğne başından daha küçük olan trilyonlarca bir araya gelmiş algler yapmıştır.

Temelde yanardağlar atmosfere karbondioksit salar ve sularımız, okyanuslar bunu yavaşca emmeye başlar. Bu emilme zamanında, milyonlarca yıldır algler karbondioksiti toplayıp kabuklara çevirmeye başladılar. Bunlar bildiğimiz kalkerler, kireç taşları zamanla okyanus tabanında birikmeye başladılar. Daha sonrada plakaların hareketleri sayesinde deniz seviyesinde yukarıya doğru ite ite bugünkü halini almasını sağladı. Diğer sudaki canlılarda karbondioksiti alarak mercanların oluşmasına ve büyümesine sebep oldu. Okyanuslarda Sudaki çözülmüş olan karbondioksiti hiç bir yaşam formunun yardımı olmadan kireç taşına çevirdi. Bugün de Dünyanın atmosferde eser miktarda karbondioksit gazı kaldı. Bunun dengesi Dünyamız için çok çok önemlidir, çünkü hiç karbondioksit olmasaydı Dünyamız buz tutardı.

Çok fazla olmuş olsaydı bu seferde çok sıcak olacaktı, ama hiç bir şekilde Venüsün yüzeyi kadar sıcak olamazdı. Venüsün okyanusları milyarlarca yıl önce yok olup gitti. Bugün Venüsün atmosferinin ağırliğı Gezegenimizin ağırlığından 90 kat daha ağırdır. Bununda tamamına yakını karbondioksiti oluşturmaktadır. Bu yüzdende ısı hapsolmuştur. Bu yüzden de Venüste yaşam bizler için olanaksızdır.

Tam tersi Dünyamız çok çok farklıdır. Nefes alan bu gezegenin ormanlarının çoğunluğu kuzey yarım kürede yer almaktadır. Ormanlar karbondioksit seviyesini emerek gelişirler, büyürler. Böylelikle de atmosferimizdeki karbondioksit seviyesi düşer.

Bizlerde yok ederiz değil mi ormanları, ne garip canlılarız. Her şeyi çok iyi bildiğimizi sanıyoruz.

Sonbaharda, bildiğimiz üzere ağaçlar yaprak döker ve bu yapraklar atmosfere karbondioksit verirler. Aynı şekilde bu döngü güney yarım kürede okyanuslar tarafından gerçekleştirilir. Ama yıllık karbon değişiklilerini kuzey yarım küredeki ormanlar belirler. Kısacası Dünyamız milyonlarca yıldır böyle nefes alıp vermektedir.

21. yüzyılda karbondioksit seviyesi insanlık tarihinde görülmediği kadar artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Tarım artı, sivilizasyon geliştiğinden bu yana Dünya bu kadar artış yaşamamıştır.

Peki bunu nereden biliyoruz?

Cevabı sularda, okyanuslarda aramalısınız.

Bugün buzul araştırmaları yapan, Antartikaya giden bilim insanları derinliklerden çıkarmış oldukları buzul kalıplarında, eski zamanlardan kalma hava saklı olduğundan, bu da bilim insanlarına son bir milyon yıldır Atmosferimizin ne durumdan nereye geldiğini tespit etmeye, okumaya yardımcı olur. Bu da şunu gösteriyor ki 20. Yüzyılın başlarına kadar Dünyamızda ki karbondioksit seviyesi %1 aşmamıştır, ta ki bu son mevcut yüzyılımıza kadar.

Kömür, Petrol, gaz yakarak bu salınımı hızlıca arttırmaktayız. Bu yüzden atmosferde biriken karbondioksitte Dünyamızı ısınıyor. Yanardağların her yıl atmosfere püskürttüğü karbondioksit miktarı ile yılda bizim saldığımız arasında ciddi farklar olduğu görülmektedir. Bu ortalama her yıl Dover kayalıkları boyutları kadar karbondioksiti atmosfere salmaktayız. Bu inanılmaz korkutucu bir orandır.

Çünkü iklimleri düzenleyen en önemli gaz karbondioksittir.Dünyamızın ısındığına dair kanıtlar her yerde mevcuttur. Denizlerde mercanlar ölmektedir. Nasa sıklıkla atmosfer üzerindeki ısıyı haritalandırmaktadır.

Bir çok bilim insanı bu artışın önüne geçilmez ise çok büyük felaketlere kapı açtığımızı dile getirmektedir.

Bırakalım hurafeleri de yenilebilen enerji üstüne çalışalım, Bilim yapalım.

Kumsaldan aldığınız bir midye, ya da taş parçasını savurup atmak ya da ona anlamsızca bakmak ile onun içini tarihini okumak bilimdir.

Hepinize sağlıklı, huzurlu bir hafta dilerim.

Çalışmalarımı web sitemden  takip edebilirsiniz. Sitemden Youtube taki kanalıma da bağlanabilir oradaki videolarımı da takip edip abone olabilirsiniz.

Doğada ve mavide kalmayı unutmayın.

Instagram: peter_salvatore

Web Site: www.psalvatore.com

Bir sonraki yazıma kadar şimdilik hoşçakalın.

Peter Salvatore.

 

 
Toplam blog
: 46
: 145
Kayıt tarihi
: 24.05.17
 
 

Dip Gezgini ..