Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Vergi gelirleri başımı döndürüyor

Az önce Anadolu Ajansı kaynaklı olarak sanal ortama düşen bir habere göre: ''Türkiye'de yılın ilk çeyreğinde stopaj yoluyla toplanan her 100 liralık gelir vergisinin 65 lirasını işçi ve memurlar'' ödemiş.

Neden? Çünkü İşçi de Memur da gelirleri yönünden KAYITLI'dır devlette. Ortaya çıkan bu bildik görüntü apaçık bir göz boyamadır ve ben beni bildim bileli yapılır. Bu konudaki ilk çarpıcı durum 24 Ocak Karaları'nı izleyen yıllarda Bayan MANUKYAN'ın ödemiş olduğu verginin baş döndürücü çarpıklığı olduğunu, sanırım bilenler bilir. Oysa dünyanın sayılı barajlarından ATATÜRK Barajı ile diğer dev tesislerin çok yüksek vergiler ödemiş olduklarını hiç mi hiç duymadık. Anlaşılan ihaleden aldıklarını olduğu gibi harcamışlar. Olur mu olur! Yine de Sabancı, Koç, Eczacıbaşı, Enka gibi şirketlerin yarışırcasına yüksek vergiler ödediğini biliyoruz. Ya diğer şirketler ne yapıyor? Bunların sorgulanmasını da sanırım en uygun bir biçimde Devlet yapıyordur. İlgili haberden öğrendiğimize göre bu gibi şirketleri de içeren Kurumlar Vergisi ödemeleri de anlaşılacağı üzere devede kulaktan epey büyük de olsa yaklaşık olarak ancak 1/3 oranındadır.

İçinde bulunduğumuz şu bahar günlerinde bu durumdan başı dönenler, mutluluktan uçanlar bile var olabilir çevremizde. Belki kimileri bir kaç gün sonra arabasını değiştirmek yeni bir ''jeep''e kurulmak düşleri bile görmeye başlayabilir. 1940'lı yılların artığı eski püsgü Jeep'lere binmek odası yeniden başladı son yıllarda. Tezgâh da kurulmuş ise gel keyfim gel!

Açıklanan bu durum devlet'e gelir sağlıyoruz diyerek kağıt üzerinden Hazinenin soyularak ihalelere çıkılmasının nasıl yapılmakta olduğunun açık bir göstergesidir. Hangi işçi, hangi memur gidip de bir bankaya ya da bir vergi dairesine vergi ödüyor? Kağıt üzerine yazılmış olan hayali orantılı, çapraşık sayılar GELİR olamaz. VERGİ de olamaz. Bence vergi kaçırmak için her türlü oyunu muhasebeciler ile tezgahlayan esnaf da azımsanamayacak derecede vergi ödüyor. KDV'si ödenmiş hiç bir ekinde hiç bir açıklamanın ve yasal belgelerin olmadığı şişirme faturalar ile korkunç bir VERGİ KAÇAKÇILIĞI dönüyor bu ülkede.

EMEK de İŞ de DEVLET de sömürülüyor. Bazı büyük şirketler ile bazı dürüst çalışanlar dışında yapılan işlerin hiç birinde de KALİTE YOKTUR. Olay açık: Yıllardan beri Kanun Koyucu sıfatı ile TBMM çatısı altında oturanlar Kayıt Dışı oluşumu desteklemişlerdir.

Kanunların Açıkları yolu ile nice ayarlamalar yapıldığını bu işlere az çok bulaşan hekes bilir. Kimse kimseyi kandırmasın. Çoğu kanunlar gibi çoğu yönetmelikler de vergi kaçırılmasına ve emek sömürüsüne teşnedir:

Kaç işçinin sözleşmesi vardır?

Hangi işçi bordrosunda yazılan brüt ücret üzerinden gelir vergisi düştükten sonra kalan ücreti alabilmektedir?

Bu ilişkilerde yer alan Aracı Kuruluşlar işçiye hangi sözleşmeye imza attırmaktadırlar?

Hangi İnşaat Şirketi'nde çalışanalrın iş güvenliği, iş sözleşmesi vardır?

Bu kesimlerdeki paralar nasıl ödenmektedir?

Özellikle yaşadığım için biliyorum; medyadaki iş ve emek sömürüsü neden giderilemez?

Neden bir türlü şeffaf olmayan ihaleler ile davet usulu verilen işler emekçileri korumak adına neden İş Sözleşmelerine ve gerekir ise Noter belgelerine bağlanmaz?

Yirmi bin TL'lik iş için en az % 100 kâr edilebilen bir iş nasıl olur da bir başka kuruluşa 50 (elli) ya da 55 (ellibeş) bin TL üzerinden yaptırılır? İlgili şirket de sanırım topu topu (4) kişi çalıştırıyor.

Sık sık ihracat gelirleri ile vergi toplamalardaki denetimler yolu ile gelilerinin arttırdığı söyleyen Maliye bir de esnafa yağdırdığı vergi cezaları ve gelirlerine göre ödemek zorunda kaldıkları orantısız vergi cezalarını açıklasın da öğrenelim nasıl bir uygulama yapılıyor. Yaklaşım şu: Altta kalanın canı çıksın! Olmaz beyler.

Esnafların arasında üç beş gün dolaşarak, belgeleri ile öğrenebilirsiniz bütün gerçekleri: Mahkeme Harçaları ne imiş Avukatlık Masrafları ne kadar da yüksekmiş, kiralar nası olur da % 200 ya da %300 artabilirmiş diye siz de isyan etmeye başlarsınız. Öğrendiğime göre bunun adı da yeni kiracılar ile eski kiracılar arasındaki farkı kapatmakmış! Enflasyona yansımayan; haktan, hukuktan uzak bir yaklaşım dağil de nedir bu? Özellikle KDV'lerdeki dengesizliğin ''vergi kaçırmak için'' ne güzel bir bahane olduğunu da öğrenirsiniz bu arada. Çünkü onlar da ''üzüm üzüme bakarak kararır'' atasözünü akıllarından hiç çıkartmıyorlar. Bir de bir kaç örnek verdikten sonra 'yapanın yanına kâr kalıyor abi'' sözünü duyunca kopmamak elde değil. Bu arada Küresel Kriz ortamında yaşanıldığını; hacizlerin birbirini kovaladığını, piyasada nakit sıkıntısı çekildiğini öğrenince, ekonominin nasıl bir düzlemde(?) yaşadığını anlasınız. Benim gözlemlerime göre esnafın da şirketlerin de işine gelen eski tas eski hamam uygulamalarında dönmek; bazı ezberleri bozmak gerekmektedir. Oysa mer'i kanunlardaki boşluklar bellidir.

Esnafın işini görmekte olan muhasebeci de belgeleri sağlıklı olarak birarada bulundurmak ve bildirimleri zamanında iletmek bakımından müteselsilen sorumlu olmalıdır. Bu konularda bilebildiğim kadarı ile Eski Maliye Bakanı Unakıtan eski tas eski hama uygulamasının üstüne gül dikti; vergi bildirim cezalarını orantısız bir biçimde artırdı 2005'te. Vergi ayrımındaki gelir vergisi, stopaj, kurumlar vergisi ile faiz gelirleri (!) yanında ihalelerdeki iş, hizmet-danışmanlık ve diğer ihaleler ayrımına da girecek olur isek Hazinenin nasıl bir açmaz içerisinde olduğunu da bilenler bilir.

Yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de geldiğinden bu yana bu çapraşık işlerin nasıl döndüğünü değil; işleyişi gözlüyor yalnızca. İşte bu durumda Sayın Başbakan'ın ''TOBB üyelerinin birer işçi daha almaları durumunda işsizlik azalır'' önerisine büyük bir tepki konulabiliyor bu ülkede. Çünkü beylerin mevcut kârlarından az biraz eksilme olur, bu durumda. İşsizlik de ne hali varsa görsün, öyle mi? Sanırım kimileri Bay KEYNES adını bile duymamışlardır. Çünkü mevcut LİBERAL dayanışma çok işe yarıyor anlaşılan.

Bilinen şu ki piyasadaki bir işçi, ortalama olarak, en az iki işçinin yerine çalışmaktadır bana göre. Oysa iş yerlerinin yarısı bir ile dokuz kişi ile çalışıyormuş. Benim gözlemlerime göre; elden ödemelerin de çok yaygın olduğu ticaret ve üretim alanlarındaki bütün şirketler; çalıştırdıkları işçiler ile kendilerine akan gelirleri yönünden de kamuyouna açıklanmalıdır. Bir de iki yıl önce uygulanmaya başlanılan 5000(beşbin) TL ve üzeri ödemelerin bankalardan yapılması gerektiğini buyuran bir genelge ile miktarı ne olur ise olsun bütün kiraların bankalardan yollanması gerektiğini buyuran yaklaşımın ''akıllara seza bir açılım'' olduğunu da vurgulamak isterim.

İşte bu durumda da herşeye rağmen vergi akıyor işçiden memurdan... Kaçanın kurtulduğu bir soygun cenneti bir ülke burası. İlgili haberde de görüldüğü gibi ''çalışanların yükü artıyor'' günden güne. İşte TÜRKİYE burası. İşte durumumuz.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..