Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '16

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Veria, Veroia, Bepia, Bepoia, Karaferiye

Veria, Veroia, Bepia, Bepoia, Karaferiye
 

Karaferye


Karaferiye Selanik’in bir kazası. Yunanca ismi Veria veya Veroia. Yunan harfleriyle yazılışı Bepia veya Bepoia. Yunanca'da da Rus alfabesinde olduğu gibi, “B”, “V”olarak okunuyor, “p” de “r” olarak okunuyor. Bugün Veria’dan gelen facebook sayesinde tanıdığım Yunanlı bir arkadaşımla buluştum. Ona biraz Istanbul’u gezdirdim. Veria hakkında biraz bilgi edindim.

Benim babam Karaferiye’li idi. Oradan gelme muhacirlerden. Malüm mübadeleden sonra Türkiye’de ki Rumlar Yunanistan’a göçmeye, Yunanistan’da ki Türkler de Türkiye’ye göçmeye zorlandılar. Her iki toplum da yerlerinden yurtlarından edildiler, istemeye istemeye, ağlaya ağlaya evlerinden yerlerinden koparıldılar. Çok hazin olaylar yaşandı, bu konuda kitaplar, romanlar yazıldı. Aradan o kadar zaman geçti, buradan giden Rumlar kalmadı ama onların çocuklarında, torunlarında bile hala Türkiye hasreti var. İşte bugün gelen Yunanlı arkadaşım, böyle Bandırma’dan zorla Veria’ya göçe zorlanan bir ailenin torunu. Onun bile içinde hala Türkiye hasreti var, Türkçe kurslarına gidiyor, Türkiye’yi çok seviyor ve buraya geldiği zaman ve Türkiye’de bulunduğu zamanlarda çok mutlu oluyor.

Bu mübadele sonucunda Türkiye'den giden Rum ailelerin evlerini Yunanistan'dan gelen Türk ailelere, Ynanistan'dan gelen Türklerin oradaki evlerini de buradan giden Yunanlılara verdiler. Bu meyanda benim babama da Karaman’da böyle bir ev vermişler. Ben hatırlıyorum, çok güzel, iki katlı, çok büyük bahçesi olan ahşap bir evdi. Keza amcama da ayrıca böyle bir ev vermişler, o da sonradan Yunanistan’da Başbakan olan Karamanlis’in babasının evi idi.

Veria isminin kökeni hakkında iki bilgi edindim. Biri eski bir tanrının isminden türetilmiş bir kelime. İkincisi de sulak yer anlamında imiş. Gerçekten de Veria’da hem şehrin ortasından geçen bir nehir, hem de birkaç dere varmış. Sulak bir yermiş. Karaferiye de kara Feriye yani kara Veria anlamında imiş.

Karaferye’nin Türkler tarafında fethi, İstanbul’un fethinden evvel, yani çok eski. O zamanlar Veria Yunanlıların değil Sırp’ların hakim olduğu bir yerdeymiş. Türkler Veria’yı fethettiği zaman yaptıkları ilk işlerden biri de oradaki kliseyi Camiye çevirmek olmuş, tabii hemen bir minare yapmışlar ve Cami’nin ismini de Hünkar Camii koymuşlar. Bu Cami ve daha iki cami bugün hala duruyormuş. İkinci caminin ismi Medrese camii, üçüncüsünü de arkadaş söyledi ama unuttum. Önemli olan her üçünün de Türkçe isimleri muhafaza ediliyor olması. Tabii Veria’da hiç Türk kalmadığı için bu camilerin cemaati yok ve dolayısıyla ezan da okunmuyor. Hatta bazı fanatik Yunanlılar Caminin minaresinin yıkılmasını istiyormuş çünkü ilk klise halindeyken de minare yoktu diye, ama çoğunluk tarihin muhafaza edilmesi, minarenin de kalması görüşünde olduğu için minare yıkılmıyormuş.

Veria bugün Selanik’in 60 km kuzey batısında, 50,000 nüfusu olan bir şehir. Selanik'ten arabayla 40 dakikada gidiliyormuş.

Bugün arkadaşımdan öğrendiğim ve Karaferye’de Osmanlı'dan kalma bazı ilginç şeyler ve sözleri de aşağıda naklediyorum.

II. Abdülhamit’i hala büyük bir şükran ve saygı ile anıyorlar. Kuzey Yunanistan’da ve bugün hala kullanılmakta olan demiryollarını II Abdülhamit yaptırmış. Keza bugün hala kullanılmakta olan Karaferiye Tren İstasyonunu da II Abdülhamit yaptırmış ve istasyon binasının üstünde buna dair bir yazı varmış..

Karaferiye'de sadece revani satan, başka hiçbir tatlı değil ama sadece revani satan bir dükkan varmış ve bu aile 140 senedir bu işi yapıyormuş. Tabii baklavayı biliyorlar ve özellikle yılbaşlarında yiyorlarmış, ama onlardaki baklavada tereyağı değil başka bir yağ kullanıyorlarmış, bu sebepten tadı bizde ki kadar güzel olmuyormuş.

Manasını bilmeden kullandıkları pek çok Türkçe kelime var. Mesela eğer yanlış anlamadıysam, “meraklı” iyi şeylerden anlayan, zevk sahibi anlamında kullanılıyor. “Kibar” parasını bol harcayan cömert anlamında, “bereket”  gözü yükseklerde iyi şeylerde olan kişi anlamında kullanılıyor. Cimri için kullandıkları kelime ise “cufut”. Malum Türkçe'de Cufut Yahudiler için kullanılır. Meydan kelimesini kullanıyorlar, şöyle ki, “meydana düşmek” saklanması gereken bir sırrın ifşa olması anlamında kullanılıyormuş. Çarşı, karşı taraf, mahalle hala kullanılan pek çok Türkçe kelimeden sadece birkaçı. Mesela “yalancı” içinde et olmayan dolma demek. Çok kıymetli misafirler için hazırlanan en kıymetli yemekleri ise, “sarma”. Bir de Atinalılar, Selaniklilere takılmak istedikleri zaman, onların Türkçe bildiklerini bildikleri için, onlara "kardaş" diye hitabederlermiş.

İlk fırsatta Selanik’e, oradan da baba kenti Veria’ya gideceğim, Allah kısmet ederse. Ah şu viza işi bir kalksa, vize almak gözümde dağ gibi büyüyor.

 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..