Verin ayda her çocuk için 1000 Lira görün o zaman 3 çocuğu

Başbakanı diyor ki ““Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz ‘Uludere’ diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere’dir”.

Başbakan’ın gündem değiştirmedeki becerisi mükemmel. Uludere çok konuşulmaya başlayınca gündemi evirdi çevirdi, kürtaja ve o meşhur  “3 çocuk yapın”  tavsiyesine kaydırdı.

Uludere’den kürtaja öyle bir bağlantı kurdu ki, şimdi herkes yatıp kalkıp “kürtaj” konuşmaya başladı. Toplumun damarını sıkmak diye ben buna derim işte, bir taşla hem Uludere’yi hem de 3 çocuğu kıskıvrak yakaladı.

“Devlet Uludere’de hata yaptı, 34 kişinin ölümüne sebep oldu, ancak siz daha da büyük bir hata yaparak, anne karnında çocuklarınızı öldürüyorsunuz”  demeye getiriyor.

Pek, biz de Uludere katliamını şimdilik bırakalım bir kenara ki zaten hiç silinmeyecek bir devlet ayıbı ve utanç sayfası olarak tarihe yerleşti bile, yatalım kalkalım kürtaj, 3 çocuk konuşalım.

Başbakan dindar bir insan, siyasette İslamcı gelenekten geliyor, kürtaj da dinimize göre günah ve yasak. Ancak çok dindar olmamama rağmen ben de kürtajı önermiyorum, sonuçta bir canı daha anne karnında iken öldürüyoruz, benim de vicdanıma sığmıyor. Korunun kardeşim, hangi çağda yaşıyoruz.

Bu arada aklıma geldi, bir zamanlar doğuda ebeler köy köy dolaşıp kadınlara doğum kontrolünün nasıl yapılacağını anlatıyorlardı. Köyün erkeklerine bedava prezervatif dağıtıyorlardı.  Kürtlerin nüfusu, Türklerden daha hızlı artıyor diye Türk milliyetçileri rahatsız olduğundan böyle bir devlet politikası güttülerdi o zamanlar. Kürt kadınları çok fazla takmadılar bu olayı ve yola devam diyerek en az 5 çocuk doğurmaya devam ettiler. Bu da hataydı tabii ki. Bu da Kürt milliyetçiliğinin öbür yüzüydü. O çocuklar hala sefalet içinde yaşamını sürdürüyorlar.

Türkiye’de doğusu ile batısı arasında doğurganlık oranı arasındaki fark açılıyor. Doğu kadını çok çocuk yapıyor, batı kadını kariyer yapmak için çocuğa çok sıcak bakmıyor. Doğu kadını ortalama 3 çocuk yaparken, batı kadını 1 çocukla kalmayı tercih ediyor.

Başbakan’ın tedirgin olduğu nokta ise kafa karıştırıcı.  “Toplum varlığını sağlam bir şekilde sürdürsün”  noktasında mı yoksa “ kadın çalışmaz, çocuk yapar, sosyal alandan uzak kalır evinde oturursa çekirdek aile daha mutlu” olur noktası mı, bilemiyoruz.

Geleceği düşünen akılcı bir devlet politikası olarak lanse ediliyor. Çünkü Avrupa nüfusu yaşlanıyor, ekonomilerin idamesi için insan gücüne ihtiyaç var. Türkiye’de bu insan gücü mevcut ancak doğurganlık oranı gitgide düşüyor ve bu gidiş 50 yıl sonra Türkiye’nin de yaşlanması anlamına geliyor.  Türkiye’de altın doğurganlık oranı denilen her kadına 2.1 çocuk oranı düşme eğilimine girdi.

Nüfus artsın artmasına da, teknik olarak da zor değil, beline kuvvet iki yılda bir çocuk koyar kadınlarımız ortaya olur biter.

Gel gör ki iş sadece “bel” işi değil, para işi, sorumluluk işi, eğitim işi, sağlık işi. İşsizliğin yıllar yılı yüzde 20’lerde seyrettiği bir ülkede, bu çocuklara nasıl iş bulunacak, çocukların geleceğini nasıl garanti edilecek.

Yaşlı Avrupa’ya ucuz iş gücü sağlayacağız diye kadınlarımızı, çocuklarımızı heba mı edelim yani?   

Bu kış işim nedeniyle İskandinav ülkelerine gittim. Eskiden olmayan bir şeyi fark ettim. Genç anne babalar, 20-25 yaşlarında, ellerinde ikiz çocuklar, ya da tek bebekler. O kadar çoğalmış ki. Sordum nedenini, ne oldu böyle de her yer genç evliler, bebekler kaynıyor? Devlet çocuk doğuran anneye 500-1000 € aylık bağlıyormuş, bedava maması, çocuk bezi, sağlık hizmeti de cabası.  Evlenmeyi teşvik için, evli çiftlerin gelir vergisini de azaltmışlar.

Benim kadınım da doğurur 3 tane, ver her ay 1000 TL çocuk maaşı, sağlığını garanti altına al, hastane kapılarında süründürmeden temiz temiz bak çocuklara, sağlığına, genç anne babaları teşvik et, ev yuva kur onlara, kaliteli eğitim güvencesi ver, üniversite olanağı sağla her gence, işsiz gence iş garanti et…

Bak nasıl doğruyor aslanlar gibi benim Anadolu’mun kadınları. Bak nasıl hem kariyer hem de çocuk yapıyor benim modern kadınım.

Öyle havaya üfürmekle olmuyor bu işler, öyle “Her kürtaj bir Uludere’dir” deyip benim kadınlarıma devletin ayıbını yıkmakla olmuyor bu işler.

Önce devlet ne için var olduğunu anlayacak, ona göre çalışacak, sonra insanından isteyecek 3 çocuğu.

Uludere’nin utancından ne diyeceğinizi şaşırdınız artık…