Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '13

     
    Kategori
    Felsefe
     

    Verlık ve hiçlik

    Etrafımıza baktığımızda, masa sandalye, taş toprak gibi maddesel varlıklar, bitki, hayvan insan gibi canlı varlıklar, ağlamak, gülmek düşünmek gibi ruhsal varlıklar, şarkı söylemek, resim yapmak gibi sanatsal varlıklar vardır.
    Bunlar nasıl varolmuştur?
    Arkasındaki asıl gerek nedir?
    Varlığın bir özü neye dayanır?
    Gibi soruları da beraberinde taşır ve düşüncelerimizde kendini gösterir. Neden varız sorusunu düşünüyor kendi aklımızın yettiğince cevaplar veriyor yada bir noktada bırakıyoruz. Filozoflar ise bu konuya derinden sarılmışlar ve çeşitli görüşler ortaya atmışlardır.
    Örneğin Deskartes;
    ‘’Dünüyorum o halde varım’’ diyerek varlığı düşünmeye bağlayarak sadece ruhsal varlıktan söz etmiştir. Oysa taş, toprak , tahta gibi maddesel varlıklar düşünememekteler. O zaman bunlar düşünmedikleri için yoklar mı?
    Leibniz’i ele alalım. Leibniz olayı Tanrıya bağlamış ve Tanrının zorunlu bir varlık olduğunu, kendi kendisinin nedeni olduğunu söyleyip, varlığın son noktasını Tanrıyla ilişkilendirmiştir.. Bana kalırsa madem son nokta Tanrı ve kendi kendisinin nedeni ne diye kendisinden başka varlıkları da var etmiştir? Evren kendi kendisinin nedeni olamazımıydı? !!
    Şimdi de gelelim Hiçlik Kavramına. Düşüncelerimizde çoğu kez ya hiçbir şey olmasaydı ne olurdu? Sorusunu kendimize sormuş, daha sonra bir ürperti ve bilinmez bir soru karşısında bu sorudan hemen çekilmişizdir. Bu soruya ben şöyle cevap verdim ; Varlık ve hiçliği bir paranın yüzündeki yazı ve tura şekline benzetiyorum. Paranın bir yüzü varlık, diğer yüzü yokluk, ortadaki alan ise hiçlik oluştursun.
    Varlık ve yokluk kendi aralarında etkileşim gerçekleştirirken bir kuvvet meydana getiriler ve hiçlik alanına bir potansiyel uygularlar. Hiçlik alanı kazandığı potansiyel ve kuvvetle hemen dönmeye başlar ve kuvvetin bitiminde durur. Durduğu anda tıpkı paranın yazı tura gelmesi gibi ya varlık meydana gelir yada yokluk. Olay burada bitmez tabi. Varlık ve yokluğun etkileşimi yeniden başlar ve yeniden hiçlik ve hiçliğin kuvveti tekrar sahnede yerini alır. Kim bilir kaç kez varlık kaç kez yokluk oluşacaktır. Paranın kaç kez yazı kaç kez tura gelmesi gibi. !!!
    ASRİN ŞAHİN

     
    Toplam blog
    : 1
    : 268
    Kayıt tarihi
    : 21.10.13
     
     

    Ankara üniversitesi Fen Fak. kimya mezunuyum. Öğretmenim. İlgi alanım bilim, felsefe ve din. Hobi..