Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '08

 
Kategori
Siyaset
 

Vesayetçi düzen ve kriz

Vesayetçi düzen ve kriz
 

Basit yaşa ki başkası da var olabilsin


Vesayetçi düzen; devlet ve siyaseti, iktidar ve alan olarak birbirinden ayıran siyasi düzendir. Elitlerin hakim olduğu yarı demokratik bir yapılanmayı ifade eder.

İki esasa dayanır; birincisi siyasi alanı dar tutmaktır. Bu şekilde siyasetin alacağı kararların sınırları önceden belirlenir; örneğin siyasetin Kıbrıs konusunda ya da Kürt konusunda alacağı kararların sınırları devlet tarafından belirlenmiştir ve bu yöndeki kural ve politikalar siyaset tarafından değiştirilemez.

Vesayetçi düzenin ikinci esası; siyasetin alacağı kararların her tür ve mutlak denetimi başta ordu olmak üzere devletin temel kurum ve aktörlerine ait olmasıdır.
Vesayetçi düzen böylesine koruma altına alınmış bir düzendir. Referandumlar dahi hiç hoş karşılanmaz.

Bu ülkede seçimler yoluyla veya meclis iradesiyle bile bu iki kuralı delmek; karar alma kabiliyetini genişletmeye girişmek her zaman "devletin siyasete, " "siyaset dışı güçlerin siyasi alana müdahale etmesine" yol açmıştır.

Şimdi hükümet kurulamaması, anarşi ve terörün önlenememesi, 70 sente muhtaç olma gibi siyasetçi beceriksizlikleri yok. Eskiden böyle durumlar vardı inanılırdı, şimdi "kılık kıyafet yönetmeliği elden gidiyor" dan yola çıkılarak, devletin siyasete müdahale etmesini gerektirecek "karşı devrim durumu" var!

İki dönemdir ülkede tek parti yönetimi var, koalisyon yok, siyaset kurumunun veya siyasetçinin belirgin hataları yok. Bu yönetim kısmen de olsa AB' ye katılım sürecine ve ülkenin devlet mekanizmasına yönelik düzenlemeler yaptı. Mali yapıya çeki düzen verilmeye çalıştı. Somut olarak siyasetin yaptığı mevzuat çalışmalarına bakarak ne olduğu net anlaşılabilir, isteyen 5018 sayılı yasanın amaç kısmına baksın. Bu yasa kamu kurumlarının hesap verebilir, denetlenebilir olmasına yönelik bir süreçten bahsediyor, ciddi değişimci bir durum var, ya da işletilmiyor olsa da rekabeti düzenleme kurumu vb. ya da MEB’de Megep çalışması.. Bunlar kesin karşı devrim..!

Asıl sorun her zaman devlet aktörlerinin gelişmeler karşısında yaşadıkları bunalımdır; kendi alanlarını korumak derdidir, çıkarları açısından onlarla işbirliği halinde olan medyatik ve ekonomik grupların çabalarıyla ülkede demokratikleşmenin her ne pahasına olursa olsun engellenmesi derdidir.

Şimdi son kartlar oynanmaktadır, bu dönemde güç dengesinin nasıl oluşacağını göreceğiz, otoriterleşme mi demokratikleşme mi?

Yaşanan vesayetçi düzenin krizidir; 2003 ten beri değişime gösterdiği direncin son halkasına gelinmiştir. 2007'de en önemli politik denetim aracı Cumhurbaşkanlığı, seçim, referandum aracılıyla ellerinden alınmıştır.
2008'de başörtüsü yasağı gibi sistemin en sembolik yasağı kaldırılmaya çalışılmıştır. Devlet aktörleri yine devrededir; "Elitlerin hakim olduğu yarı demokratik yapı" Akp üzerinden toplumsal iradeye meydan okumaktadır.

Bu ülkeyi kim yönetiyor, kim yönetecek?
Siyaset alanı devlet alanı aleyhine gelişme göstermeye devam edebilecek mi, yoksa Akp dağıtılıp siyasi alanı daraltacak yeni bir dizayn mı gerçekleştirilecek?

Toplum ve siyasete güvenmeyen eninde sonunda kaybeder, hele ki küresel bir dünya dinamiğinin içinde olduğumuz, bilgi gizliliğinin kalmadığı bir dünyada...

Yapısal bir kriz bu, yapı ya daha otoriterleşecek ya da topluma açılacak.
Bu süreçte her kesim kendini aşmalı ve sorumluluk almalıdır;

Demokratikleşme için! Demokratik bir cephe için!

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..