Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Vesikalık olmak...

Vesikalık olmak...
 

Tüm personelin son altı ayda çekilmiş vesikalık fotoğraflarına ihtiyacım olduğundan, tüm personele tebliğini yaptım.
Hemen, hemen herkesin eski resimleri getirdiğine şahit oldum ama kimseye de senin resmin eski diyemedim. Biliyordum ki, kimsenin yeni haliyle yüzleşmeye yüzü yoktur. 

Hepimizde az çok vesikalık çektirme gerilimleri vardır. 

Tüm personele bunu söylerken, içten içe de kendimin de böyle bir fobisi olduğunu biliyordum. Daha 2009’a kadar, 2003’te çektirdiğim fotoğrafı, çoğaltıp çoğaltıp kullanıyordum. Hem hoş çıkmıştım, hem sevimli. Böyle idare ediyorduk. Ne zamanki onun numarasını kaybettim. Yeniye dair sancılar başladı bende. Bir gün tüm cesaretimi ve bana dair ne kadar sevimliliğim varsa hepsini yanıma alıp gittim. Odur, budur aynı fotoğrafı kullanıyorum her yerde. Sadece hoş çıkmıştım ama. Yanım alıp, alacağım ne kadar sevimliliğim ve iyi niyetim olsa dahi, fotoğrafçıların sağa sola, yana aşağıya, omuz yukarı- aşağı komutlarından öteden beridir hoşlanmadığım için ve de makinanın arkasındaki sesin- gülümseyin, gülümsemeyin, gözlerinizi aşağı bakın, sevdiğinizi düşünün gibi sözleri de çabası. Eğer istediği modu yakalayamayan fotoğrafçılığı bir hobi değil de sadece meslek olarak gören bu adamların asık suratları ile gelip bir de oranızı buranızı düzeltmesi ise artık bittiğim andır. Nasıl çıkarsam çıkayım artık hiçbir önemi kalmamıştır. Bu tür bir gerilimde diğer bohçamda hazırdır hani. Sanki, bir tür karargah ve biz orada biz olmaktan çıkıp, ötekinin nesnesi haline geliyoruz. Ötekinin nesnesi haline geldikten ve de yeni yeni digital olması nedeniyle fazladan çekilen pozların içinde kendinizle yüzleştiğiniz an bence en mühimidir. Aman, aman o siz misiniz hanımefendi/ beyefendi? Aslında o an o makinayı kırıp, parçalamak, kadrajtaki o kadının-beyin kendiniz olmadığını söylemek isteriz çoğu zaman. Hayır, yaşlılık krizleri daha bir ayrıdır. O pozlar da nesidir kuzum? Gözler kaymış olan vardır, yandan burnu düşen vardır, gözleri şaşı çıkan vardır. Yüzü tamamen böööyle kocaman çıkmıştır. Bazı fotoğrafçı arkadaşlar vesikalığı kellik fotoğraf olarak görür ve sizin sadece kellenizin gözükeceği pozu anında bulur ve önünüze koyar. Tam bir faciadır. Ve, benim derdim gibi çoğumuzun derdi de ortaktır hani. 

Buraya bir paragraf daha açmalıyım: Peynir, 333 söylemlerinin yanında bir de sevdiğiniz birini düşünün derler ya hani. Aklıma şöyle bir şey geldi şimdi. Yaşlı ya da hadi orta yaşlara böyle bir şey söylediğinizde mesela; kimi sevdiğini düşünene kadar iş işten geçer ve sizin yüzünüz düşünceli hal alır. Öyle ya, öyle bir geçer zaman ki, siz kimi çok sevdiğinizi birkaç saniyede bulup, gözlerinizin parlamasına yardımcı olarak kullanacaksınız. pEeh… her neyse içlerinden birini şöyle bir beğenir ve içinizden kendinizle yüzleşmenin psikolojik durumu ile oradan ayrılırsınız. 


İş şimdi fotoğrafçıdadır. Sizi kendi yüzünüzden uzaklaştıran, filtreleye filtreleye nerdeyse yüzünüzün tüm ifadesini alarak bir robot-prototip yaratır ki, teknolojinin bu harikası insanı hep çileden çıkarır. 

Hiç mi yüzümüzde sivilce kalmaz? Ya kırışıklık? Hani yanağımızdaki allıkta gitmiş, tüm yüzünüzü koyu krem ya da daha açığı bir badana halini almış; ama anlamsız bir gençlik fotoğrafını yaratırlar. 

Diğer yandan hazır şablon kılık kıyafetler vardır. Yüzünüzle oynanmadığı yetmemiş gibi, bir de size asla ait olmayacak, olmayan- olamayacak bir kıyafetle resminiz elinize tutuşturulur. Bu ekseriyette, erkekler için çokça kullanılır. 

Ki, hiçbir zaman da vesikalıklarım iyi olmaz. Olamaz da. Eminim ki yine, fotoğraf istediğim çoğu arkadaşlarımda da bu var. Herkesin gözünde beliren o kuşkulu pırıltı gelip oturduğunda, hemen, amaaan sorma bende de bu dert var. Kompleksim bile var hatta derim. Ve, o an inanın hiç diyalogunuz olmayan insanlar bile sizinle konuşur. 

Vesikalık diye başladım ama biyometrik çektirmek hele)… Pasaport alacakların çektirmesi gereken o biyometrik fotoğrafı göreniniz vardır eminim. İnsanı kendinden soğutuyor. 

Biyometriği gördüğüm de, vesikalığın çekilebilir olduğunu bile düşünebilirim. Ve, benim derdim gibi çoğumuzun derdi de ortaktır hani. 

Böyledir vesikalıklar. Yabancıdır bazen, bazen anlamsız, bazen oh be yaa nasıl da çıkmış dedirtir. 

Ama ne dedirtirse dedirtsin, vesikalık başlı başına bir derttir. 

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..