Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '09

 
Kategori
Güncel
 

Vicdanınızı düşürmüşsünüz beyefendi.. Vicdanınızı…

Vicdanınızı düşürmüşsünüz beyefendi.. Vicdanınızı…
 

Sahiden bu kadar unutkan mıdır insan..

Unutabilir mi vicdanını orta yerde.

En önemli özelliğini unutabilir mi dersiniz?

Vicdan hasletini unutarak anne babasını sokaklara atabilir mi?

İnsan ruhunun en mümtaz hususiyeti, en ileri bilgi kaynağını unutarak sergilediği bu davranışla merhamet, şefkat ve ruh gibi olmazsa olmazlarını yitirmiş sayılmaz mı dersiniz?

Toplumca dışlanmış, hakir görülmüş, zillet içinde yaşamayı göze alıp, uykularını da kaçırtarak, birazcık rahatı için hayatını seve seve veren ebeveynini sokağa terk etmek revamıdır?

Bir çam ağacından bir milyon kibrit üretilirmiş..

Ancak bir kibrit ise katrilyon adet çam ağacını yakabilir.

Sokağa bırakılan anne ve baba bölgemizde 15 çocuğu doğurup offf bile demeyip hayata hazırlamışlardır.

Hem de bütün kıt kanatlara rağmen.

Tüm olumsuzluklar ve geri kalmışlıklara rağmen.

Ancak bu çocukların bir o kadar da eşlerinin ve hatta bir düzüne de torunlar bir araya gelip, anne veya babayı sokağa bırakmaları artık doğal, sıradan bir vakıa halini almıştır.

Batı toplumunun çirkin hasleti, mahallemizde kök salarak filizlenmiştir.

Vicdan, insanın bozulmamış fıtratını ifade ediyorsa eğer, vicdanını unutan beyefendilerin aslında insanlığını unutmuş olmaları doğru bir tespit olmalı.

15 yıl önce huzurevi projeleriyle gezinenlere “beyhude yorulmayın” derdim…

Bu memlekette vicdanını orta yerde unutanlar yok ki ebeveynlerini sokakta bıraksınlar gibi çıkışlarımın ardından birkaç yıl geçmiş olmalı..

Bugün sosyal proje içerikli çalışmaların içinde didiklediğim tek projedir huzurevi…

Zira evlerinden kovulmuş, sokaklara terkedilmiş onlarca yaşlımızın gözlerindeki yaş, içindeki sızı içimizi dağlıyor.

Kadın sığınma evleri, huzurevleri devletin sıcak yüzü, müşfik kucağıdır.

Amenna…

Ancak devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla sokağa bırakılmış bir ebeveyn için seferber olsalar bile, vicdanını unutup sokağa bırakan hayırsızı haklı çıkarmaz.

Merhametin, vicdanın ana kaynağı Allah sevgisidir.

Kişinin Allah’ a olan sevgisi, O’nun yarattıklarına karşı beslediği sevgiye neden olur. Caminin ön saflarında dergâha ellerini açıp şefaat ve merhamet isteyen beyefendinin merhamet ve vicdanını unutarak Rahman'a açtığı ellerin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Zira merhamet etmeyene merhamet edilmez hadis-i kutsi bir tokat gibi zihinlerimizde hep asılı durmaktadır.

Merhametin ne anlama geldiğini ve merhametli bir insanın neler yapması gerektiğini en doğru şekilde dile getiren yüce Kur’an dır.

Kur’anı ve ayetlerini dillerinden düşürmeyen vicdanı kıt beyefendilerin her şeyden önce samimiyet testinden geçmesi hayrına olur.

Merhamet tamircisine ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz..

Nedir merhamet tamircisi diye aklımıza takılmış olabilir?

“Merhamet tamiri ahşap bir eserin, çürüyen, bozulan parçalarının bütününe dokunulmadan çıkarılmasıdır’” diye ifade edilmişti.

Sadece o bölümü alıyorsunuz, iyileştirip, geri yerine takıyorsunuz. Tüm bunları da müthiş bir merhametle yapıyorsunuz!”

Merhamet duygularımıza çekeceğim formatla tamirine çalışırken, sokaklara bıraktığımız yaşlılarımızı huzur bulmaları için huzur evlerine değil, vicdani kanatlarımızın altına alarak huzur bulmalarını sağlayalım.

Bin bir emekle büyütüp, hayata hazırlayan o şefkat ve merhamet abideleri belleri bükülmüş yaşlı ebeveynlerimizi dilendirmek için bıraktığımız hastane önlerinden alıp tamire başlamalıyız.

Devletin müşfik kollarına bırakmak üzere sokaklara terk ettiklerimizi Allah’ın bahşettiği vicdani duygularımızın altına almamız daha evladır.

“Beli bükülmüş ihtiyarlarınızdan olmamış olsaydı belalar sel gibi başınızı üşüşürdü” hadisi duvarlarımızın dekoru olmaktan çok hayatımızın yönlendirici olmalıdır.

Ebeveynlerimize davranış mihengi görmelidir.

Merhamet ve vicdan, rehberi, ışığı, ölçüsü olmalıdır.

“Hey! Beyefendi vicdanınızı unutmuşsunuz… Vicdanınızı” küçümsemesine maruz kalmama adına, vicdan ve merhamet zırhlarını yeniden kuşanabilme adına, hastane kapılarına dilendirmek için terk ettiğiniz yaşlı annenizi, kapalı çarşı merdiven altına bıraktığınız babanızın yanına gidip oturdukları toprakları bile defalarca öpüp, önce ebeveynlerinizden sonra da yüce Allah’tan af dilemekle işe başlamaya ne dersiniz?

Sevilen yazar Senai Demirci’nin “beyefendi kalbinizi unutmuşsunuz” adlı güzel yazısından esinlenerek kaleme aldığım yazının toplum hayatımıza olumlu katkılar yapması temennisiyle…

http://www.servetbeki.com/

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..