Viirüs Gider, Trump Gider mi

¨İran´da inanılan şey şu: İslam devrimi, fakiri daha fakir, zengini daha zengin hale getirmiştir. Bugün İran´da hayatta kalmanın en önemli yollarından biri yalan söylemek.. Öyleki ana babalar çocuklarına önce yalan söyleme becerisini arttıracak yöntemler öğütlüyorlar¨. (Hürriyet gazetesi 26 mayis 1995)

Yıllardır hayretle merak ediyordum, ülkemizde bu denli yalan söyleme alşkanlığı nereden geliyor diye. Adres çıktı ortaya.

Yalan söylemek bulaşıcı olsaydı Avrupa toplumu kalkınmada ön sırada olamazdı. Fıtratlarında yalan yoktur, bilmezler.

Yalan, Ortadoğu coğrafyasına özgü bir kültürdur gibi geliyor bana. Oysa gerçek İslam inancında yalan yoktur. Diğer din inançlarında da yoktur. İslam inancında mezhepler ve cemaatler çok fazla sayıda olduğundan ve bu mezhep ve cemaatlerin tamamına yakını tamamen ticari amaca yönelik mekanizma ile varlıklarını sürdürmeye çalışılıyor. Gerçek dindarlarda böyle şey görülmez ve yalan büyük günah olarak kabül edilir. Dinciler de yalanın günah olduğunu söyler ama pratikte (ne şekilde uyarlıyorlar bilemem ama...) yalansız yaşamıyorlar.

Tabi bu yalanlar sistemle de biraz ilintili bir durumdur diye düşünüyorum. AB ülkelerinde kurallar geçerli olduğundan, zaten yalana prim verilmediğinden sistem ilintisi dışında kalıyor. İslam coğrafyasında kuralları belirleyen şeriat gibi görünse de tüm düğümler ABD noktasında düğümlenmekte. Dolayisiyle şeriat kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda uyarlamaktan da çekinmiyorlar, bu şekilde yalana kulp uydurulmuş oluyor. Otuz yılı aşkın süredir Ortadoğu İslam coğrafyasıında işler böyle yürümektedir.

Peki ne zaman düzelir?

Trump gittikten sonra!..

Koronavirüs salgını sonrasında Kasım ayında yapılacak olan seçimleri kazanamayacak öngörümden sonra farklı bir ABD Başkanını dünya görmüş olacaktır diye düşünüyorum. Buna bağlı olarak diğer ülkelerdeki liderler de değişecektir. Yeni sistem bu değişimi mutlak isteyecektir.