Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '13

 
Kategori
Tarih
 

Viranşehir Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey

Viranşehir Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey
 

Mütesellim Haydutoğlu Mehmet Bey ile ilgili ferman


Kurucaşile Ova Tekkeönü’nden yetişen; bir tarafta Safranbolu, diğer tarafta Ereğli’ye kadar uzanan bölgenin yönetiminde söz sahibi olan ve 1815 yılında II.Mahmut döneminde Ayanların ortadan kaldırılması sürecinde idam edilen hemşehrimiz Viranşehir Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey'i hemşehrilerimize tanıtmaya hedefledim.

Öncelikle Osmanlı Devlet yönetiminde bir dönem önemli bir görev olan Mütesellim'in tanımı ve devlet idaresindeki önemi üzerinde durmak istiyorum.

Mütesellim:Valibeylerbeyi ve mutasarrıfların uhdelerinde  bulunan, vilayet ve sancaklarda bulunmadıkları zaman buraların idaresine vekalet etmek üzere, memuriyeti hükümet tarafından tasdik edilen vekillere “mütesellim” ismi verilmektedir. Mütesellim kelime anlamı olarak “teslim olunan şeyi alıp, kabul eden” manasına gelmektedir. Vali ve mutasarrıflar idarelerinde bulunan sancaklara iki türlü mütesellim tayin ederlerdi. Birincisi, geçici bir görev vesilesiyle başka bir yere gittiklerinde yerlerine bıraktıkları kimselerdir. Bunlara “ kâim-i makam” ( Kaymakam) deniliyordu. İkincisi ise sancaklara sürekli olarak atadıkları mütesellimlerdir. Mütesellimlerin azil ve tayini, merkezi hükümette Reisül Küttab dairesi vasıtasıyla gerçekleşirdi. Mütesellimlik hicrî 1000 tarihinden sonra yani XVI. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, Tanzimat'a kadar devam etmiş bir kurumdur. XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren valiler bazen de mutasarrıflar görevlerine gelinceye kadar, yerlerine geçici bir süre için vekâleten adamlarını görevlendiriyorlardı. Bu mütesellimlerin görevleri, çok kısa olup vali ve mutasarrıfın görev yerine intikali ile sona eriyordu. Ancak XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren mütesellimliğin durumunda bazı değişiklikler olmuştur. Özellikle 1627 tarihinden itibaren birçok sancak, bey ve paşalara “ arpalık” olarak verilmeye başlanmıştır. Eğer verilen arpalıklar, bey ve paşaların mansıplarına uygun düşmüyorsa kendileri göreve gitmiyor, ya adamlarından birini ya da o sancakta bulunan ayân-ı vilâyetinde uygun gördüğü bir kişiyi mütesellim olarak atıyordu. Bunlar, sancağın malî ve idarî işlerini yürüttükten sonra sancağın gelirlerini, iltizam yoluyla bir miktarını mutasarrıfa yolluyorlar, kalanını kendileri alıyorlardı. XVIII. yüzyılda vezir sayılarında artış, pek çok sancağın arpalık olarak verilmesine neden olmuş, uzun süren savaşlar sebebiyle sancak beylerinin seferde bulunmaları ve uhdelerinde başka görevler bulunması nedeniyle sancaklara gelememeleri yüzünden yerlerine mütesellim tayin ettiklerinden mütesellim sayısı hızla çoğalmıştı. Bu yüzyıl boyunca mütesellimlerin, bulundukları yerlerin yerlilerinden ve nüfuzlu ailelerinden olmasına özellikle zengin, kudretli ve güvenilir olmasına dikkat edilirdi.Burada Mütesellim konusunda bir takım açıklamalar yaptıktan sonra tekrar konumuza dönüyoruz.

18.Yüzyılın başında Osmanlı Devletinde ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Batı Karadeniz bölgesinde de “ayanlık”müessesesi kurulmuştur. Bölgemizden bir çok ayan olup bunları sıralarsak Alaplı’da  Pehlivanoğlu Ahmet Ağa, Ereğli’de Ali Molla, yine Ereğli’de Hacı Hüseyinoğlu İbrahim, Düzce’de Hacı İbrahim, yine Düzce’de Hacı Ali Servet, Düzce’de bir başka ayan Zeynel Abidin, Devrek’te ayan Selim, Bartın’da Çalıkzade Hasan Ağa, yine Bartın’da Çavuşzade Mehmet Ağa, Eflani’de Tölemenoğlu, Gölpazarı(Saltukova)’da Küçük Ağa, Perşembe’de Kadıoğlu, Kastamonu’da mütesellim Altıkulaçzade Hacı Hüseyin, yine Kastamonu’da mütesellim Mustafa Ağa, Kızılbel’de ayan Kahvecizade Mehmet Ağa, Ulak’ta ayan Hacı Mehmet Ağa, Cide’de Ayan Halil Ağa’yı sayabiliriz.

O dönemde gerek Kurucaşile, gerekse Tekkeönü, Çambu ve Taşlıca bölgesi de divanlar biçimi yönetimiyle Amasra’ya bağlıdır. Bağlı bulunduğumuz Amasra’da merkezi Safranbolu olan Viranşehir Sancağına bağlı bir kaza merkezi durumunda idi. Bu dönemde Bolu ile Viranşehir birlikte değerlendirilmekte, Bolu-Viranşehir Sancakları bir elden yönetilmekteydi.

Viranşehir Sancağı da bir mütesellim(vekil) tarafından yönetilmekteydi. Bu mütesellim ise bu yüzyılın başında bölgemizin tartışmasız en ünlü kişisi ve bölgenin Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey'dir.

Haydutoğlu Mehmet Bey, günümüzde Batı Karadeniz’in şirin ilçesi Kurucaşile’nin Ova Tekkeönü köyünde doğmuş, çocukluğu da bu köyde geçmiş ve genellikle bu köyde gemicilik ve ticaret yapmıştır. Bugün Haydutoğlu Mehmet Bey'in  yakınları Amasra ve Tekkeönü'nde  hayatlarını sürdürmektedirler. Hatta bugün, Kurucaşile ve Tekkeönü’nde dahi tanınmayan ve 1856 yılında hayatını kaybeden Mehmet Bey’in oğlu (Amasra kazası müdürlüğü de yapan )Haydarzade Hasan Ağa'nın  mezarı Ova Tekkeönü Köyü Mezarlığındadır.

Haydutoğlu Mehmet Bey, Batı Karadeniz Bölgesinin mütesellimi olması dolayısıyla hem zengin hem de sözü geçen birisi olarak Osmanlı Devletinin bölge politikalarında önemli roller üstlenmiştir. Osmanlı Devleti, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başında Batı Karadeniz bölgesini kontrol altında tutabilmek için hem ayanlardan hem de mütesellimlerden destek almıştır. Mehmet Bey 'de bu dönem içerisinde gemicilik faaliyetiyle uğraştığı ve Osmanlı Devletinden ticari ayrıcalıklar kazandığı için oldukça güçlü ve sözü geçer birisi durumuna gelmiştir.

Osmanlı Devleti Döneminde Bolu Vilayeti ve çevresinde görev almış ayanlar ve mütesellimler diğer bölgelerde olduğu gibi güçlerini pekiştirmişler ve padişahtan bağımsız bir biçimde sahip oldukları bölgeleri yönetmeye kalkmışlardır. Buna dair merkezden gönderilen fermanlar olayı açıkça göstermektedir. II. Mahmut Döneminde kaldırılan ayanlık ve mütesellimlik daha sonraları başka görev unvanlarıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir. II. Mahmut’un emrinden sonra Bolu ve çevresinde ayanlar ve mütesellimler yok edilmiştir. Bunun yerine mutasarrıflıklar kurulmuştur. Bolu’ya ilk olarak Hüsrev Paşa mutasarrıf tayin edilmiştir.  Hüsrev Paşanın Mutasarrıflığı Bolulular için bir ümit kapısı olarak görülmüşse de Hüsrev Paşa başka bir görev için Bolu’dan kısa süre içerisinde ayrılmıştır.

Arşiv belgelerinde Haydutoğlu Mehmet Bey'in Bolu Kaymakamı İbrahim Paşa ile birlikte hareket ederek Ali Mollaya karşı mücadele verdiği görülmektedir. Ali Molla ve diğer ayanların bertaraf edilmesinden sonra  Viranşehir Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey'de  bu bertaraf edilen kişilerden birisi olmuştur. Osmanlı Devleti, ayanlık ve mütesellimlik müessesesini ortadan kaldırmak için öldürülen yöneticilerin mallarına da el koymuş ve ondan sonra gelebilecek aile efradının gücünü yok etmeyi amaç edinmiştir. Bu amaçla vilayet ve sancaklara gönderdiği devlet yöneticilerinden bölgelerde güç sahibi olan  ayan ve mütesellimler  hakkında bilgiler istenmiştir. Bununla ilgili Bolu, Kastamonu ve Viranşehir Mutasarrıfı Seyyid Ali Paşa sadarete kendi bölgesiyle ilgili bilgiler göndermiştir. Seyyid Ali Paşa,27 Şubat 1811 tarihinde sadarete yazmış olduğu mektupta Viranşehir Sancağına bağlı Ulus kazası mütesellimi Haydutoğlu Mehmet'in  idamı gerekirse ve emir verilirse derhal yerine getirileceğini ifade etmiştir. 19 Ekim 1815 tarihinde sadarete yazmış olduğu mektup da ise Viranşehir Sancağına bağlı Ulus kazası mütesellimi Haydutoğlu Mehmet'in şimdilik isyan, zulüm vb. kötü faaliyetleri yoksa da evvelce birçok kötü faaliyetlerinin olduğu ve eğer emredilirse veya bu konuda bir ferman yazılırsa Haydutoğlu'nun  derhal yakalanabileceğini ifade etmiştir. Bütün bu yazışmalar sonucunda Seyyid Ali Paşa, istediği fermanı almış ve  Haydutoğlu Mehmet Bey'in  idam edilmesi kararlaştırılmıştır. 2 Kasım 1815 tarihinde yakalanan Viranşehir Sancağı Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey hemen idam edilmiş ve Viranşehir’de bulunan konağındaki eşyalar ile kaza, nahiyeler ve Amasra’daki bütün eşya, hayvan ve mal varlığı devlet hazinesine devredilmiştir. Haydutoğlu Mehmet Bey'in  kesik başı  24 Kasım 1815 tarihinde İstanbul’a gönderilmiştir. Ayrıca sadaretten Haydutoğlu Mehmet Bey'in  mal varlığının tespiti için Başmuhasebe kaleminden bir memur tayin edilmesi de istenmiştir. Haydutoğlu Mehmet Bey'in bütün mal varlığı tespit edilip devlet hazinesine devredilmesi işlemi sırasında yapılan masraflar dolayısıyla Matbah-i Amire Emini Osman Ağaya yüz yirmi beş bin kuruş verilmiştir. Haydutoğlu Mehmet Bey'in Safranbolu ve Tekkeönü  kasabalarında yer alan konaklarının eşyası ve bazı topraklar ise karısına ve çocuklarına verilmiştir. Diğer bütün mal varlığı ise devlet hazinesine devredilmiştir. Devlet hazinesine devredilen konak, toprak vb. mallar açık artırmayla devlet adına satılmış ve toplanan para da hazineye devredilmiştir. Ayrıca Safranbolu’daki konağında birçok silah, top ve cephane ele geçirilmiş ve bunlar Amasra Kalesi’ne gönderilmiştir. Haydutoğlu Mehmet Bey'in  çevreye olan borçları da tespit edilmiş ve satılan mallarından elde edilen gelirle borçları ödenmiştir. Borçların tespiti sırasında ise Haydutoğlu Mehmet Bey'in İstanbul’daki işleriyle ilgilenen Sadık Bey uydurma taleplerle kendisinin de alacaklı olduğunu beyan etmiştir. Yapılan inceleme sonucunda Sadık Bey'in Haydutoğlu Mehmet Bey'in işlerini yaparken yolsuzluklar yaptığı ve paranın bir kısmını kendi işlerinde kullandığı anlaşılmıştır. Bu tespit sonunda Sadık Bey, İstanbul’dan sürgüne gönderilmiştir. Haydutoğlu Mehmet Bey'in  İstanbul’da bulunan gemilerine de el konulmuştur. Fakat bazı gemileri tespit edilemediğinden dolayı tespit edildiği yerde devlet adına haciz edilmesi ilan edilmiştir.

Osmanlı Devleti güttüğü politikalardan bertaraf ettiği bazı ayan ve mütesellimlerin aile efradını da devlet için kullanmıştır. Haydutoğlu Mehmet Bey'in  ailesinden bazı kişiler uzun yıllar Amasra ve çevresinde devlet adına görev yapmışladır. Örneğin 19 Ekim 1819 tarihli arşiv belgesinden Haydutoğlu Mehmet Bey'in kardeşi Ali Beyin Amasra ve Kurucaşile bölgesinde devlet adına görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Haydutoğlu Mehmet Bey'in idam edilmesinden sonra kardeşi Koç Ali, Amasra Muhtarı Yazıcıoğlu Ali ile işbirliği yaptığı görülmektedir. Bu işbirliğinden rahatsız olan Serdaroğlu Mustafa İlk bakışta bunlardan şikâyetçi gibi görünmesine rağmen asıl amacı Amasra üzerindeki yetkinlik konusunda uyuşamadığı yahut bunların gücü karşısında etkisiz kaldığı için hükümete ahali adına şikâyetlerde bulunduğu; Kastamonu Valisi Ebubekir Paşa’nın 1820 tarihli şukkasında anlaşılmaktadır. Ebubekir Paşaya göre, ortaya atılan suçlamalar; Haydutoğlu  ve Yazıcıoğlu için geçersiz, fakat Serdaroğlu için doğrudur. Çünkü Serdaroğlu Mustafa, yalanlar ve iftiralarla rakiplerini cezaya çaptırmak istemektedir. Amasra Kadısı Mevlana Mustafa ise ilamında Koç Ali’nin ve Yazıcıoğlu’nun hüsnühallerinden söz etmektedir.

Haydutoğlu Mehmet Bey ile ilgili kaynaklarda ve arşiv belgelerinde farklı bilgiler yer alıyor olsa da onun Viranşehir (Safranbolu) mütesellimi olarak görev yaptığı zaman zaman Osmanlı Devleti ile iyi geçindiği zaman zaman da Osmanlılara karşı mücadele verdiği arşivlerden anlaşılmaktadır. Haydutoğlu  ile ilgili arşiv kayıtlarından yola çıkarsak kendisinden bazen Viranşehir Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet Bey, bazen de Viranşehir'e tabi Ulus Kazası Mütesellimi Haydutoğlu Mehmet  olarak bahsedilmektedir. Haydutoğlu Mehmet Bey, Bolu Kaymakamı İbrahim Paşa ile birlikte hareket ederek bölgede gücünü artırmıştır. Hatta Haydutoğlu Mehmet Bey  ile Bolu Kaymakamı İbrahim Paşanın gücünden rahatsız olan Benderkili Muhafızı Ali Molla, bu iki yöneticiyi Sadrazam Ahmed Paşaya şikâyet etmiştir.  Arşiv kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre Ali Molla’nın şikâyeti şöyledir: Mutasarrıf Hüsrev Mehmet Paşanın Bolu'da kaymakamı olan İbrahim Paşa, Viranşehir sancağındaki vekil Haydutoğlu ile bilittifak halkın edasına müteahhid olduğu taksiti evve emvaline nefisleri için üç dört kat ilavesiyle cebren tahsile kıyam ve topladıkları askerlerle sevahil kazaları kurdukdan sonra Benderkili'yi muhasara etmişler, halkın mugayir-i rıza hareketten çekinmektedir. Arşiv kaynaklarında Benderkili adıyla anılan bölge Karadeniz Ereğli’dir. Bu dönemde Ereğli’nin yöneticisi olarak aslen Amasralı olan Ali Molla yer almaktadır.

Haydutoğlu Mehmet Bey'in  idam edilmesinden sonra da onun köyü olan Kurucaşile, Kapısuyu, Çambu, Tekkeönü vb. yerler denizcilik faaliyetlerine devam etmiştir. Haydutoğlu Mehmet Bey'in bıraktığı gemicilik mirası bu bölgede günümüzde de devam etmektedir. Haydutoğlu Mehmet'in  yakınları bugün Tekkeönü, Amasra, Zonguldak ve İstanbul'da hayatlarına devam etmektedirler. Dedelerinin kim olduğuyla ilgili çok fazla bilgileri bulunmasa da yaptığımız araştırma ve incelemelerden Haydutoğlu Mehmet Bey'in asil, cesaretli, halkına hizmet eden ve devletine bağlı bir hizmet adamı olduğu anlaşılmaktadır. Fakat Osmanlı Devletinin yürütmüş olduğu politikanın sonucunda birçok ayan gibi o da hayatını feda etmek durumunda bırakılmıştır.

 

 
Toplam blog
: 37
: 949
Kayıt tarihi
: 08.03.13
 
 

Maden kenti ya da emeğin başkenti Zonguldak'ta doğdum. Bartın'a bağlı "ahşap tekne yapımında bir ..