Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Viyana çıkarımları I

Viyana çıkarımları I
 

Antalya Hava Limanı’ndan poyraza karşı havalanırken, sanki çukurlu asfalttaymışçasına sallanarak kalktık gökyüzüne. Uzun bir süre de bu sallantı devam etti. Bulutların üzerinde süzülerek Hun ataların memleketi Macaristan’dan daldık, Avusturya sınırlarına. Sonra nazlı nazlı salınarak inmeyi beklerken, fazla olmasa da yine sallantılar ve alkışlar eşliğinde toprağa ayak bastık. İşte Viyana Havaalanı (Vienna International Airport)’ndayız.

Güzel bir turistik şehre, fazlaca Türk görmek beklentileri içerisinde geliyordum. Yanılmadım da. Şehre ulaşımımızı hangi yöntemle yapacağımızın konuşmalarına şahit olan soydaşlarımız hemen yaklaştılar. Yardımcı olabileceklerini söylediler. Elbette Türkiye’ye özgü manzaralara şahit olarak. İlk gelenler, araba başına 30 Euro’ya kalacağımız otele götüreceklerini söylerlerken, diğer taksici soydaşlarımız ise bir taşıtla 42 Euro’ya ulaştırabileceklerini söylediler. Birisini bırakıp, diğerleriyle gitmenin ortaya çıkaracağı tatsızlığa sebebiyet vermenin farkına varmadan, iki taksi 55 Euro’ya anlaşmıştık bile.

Türkiye’de görmeye pek alışık olmadığımız lüks taksilere biner binmez sohbet başladı. Burada doğup büyüdüğünü söylüyordu bizim taksicimiz. Türkçesi fena değildi. Ancak bazı deyimleri, tabirleri anlamadığını da söylüyordu. Hatta diğer araba “makas yapıp” taşıtların arasından hızla uzaklaşırken, makas yapmanın ne demek olduğunu da anlamamıştı.

Biz sorduk o cevap verdi. O sordu biz söyledik. Dedik ki Türkiye’ye dönmek ister misiniz? “Ben dönmek istemem. Biz orada yaşayamayız. Ancak anne ve babam dönmek istiyor. Torunlardan da ayrılamıyorlar. Sık sık gidip geliyorlar.” Her yaz kendisinin de gittiğini, ancak anavatanın burası olduğunu da ekledi.

Hem doğduğu hem de doyduğu yer orasıydı. Haklı da. Türk olduklarını ve kültürümüzü yaşatmak istediklerini de belirtti. Çocuklarının Türkçe’yi çok iyi konuşamadığını da söyledi, okullarda Türk olanlara Türkçe konuşmak isteyenlere iyi bakılmadığını da.

Viyana’da dernekler, cemiyetler, birlik beraberliği artırıcı organizasyonları da sorduk. Var olduğunu ve bunların kültürümüzü yaşatmada benliğin unutulmamasında etkili olduğunu söyledi. Ancak bu esnada bir konuya değindi ki bazılarına manidar bir cevap gibiydi. Vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın, kökeni ne olursa olsun yurt dışında Türküm diyenlerin geldiği aşamayı göstermesi bakımından gerçekten önemliydi. “Ben Kürt kökenli birisiyim. Yapılan toplantıların bazılarından gerçekten hoşlanmıyorum. Türk kültürünü yaşatalım diye gidiyorsunuz, PKK propagandası yapılıyor. PKK övülüyor. Bölücülük yapılıyor. Burada hepimiz ekmeğimizin kavgasını veriyoruz. Bunların yaşanması kötü. Kimseye de faydası yok.”

Tıkanıklık olmadan akan trafik bizi otelimize ulaştırdı ulaştırmasına da, bu kısa muhabbetin çıkarımlarına işaret fişekleri gönderelim mi, ne dersiniz?

  • Son günlerde Türkiye gündemini allak pullak eden PKK-MİT tartışmasına, halkın geldiği bölünme noktasından herkes tekrar tekrar bakmalıdır.
  • Hatta daha da geriye gidip darbe senaryolarıyla gündeme oturan iddianameleri ve PKK bağlantıları detaylarıyla incelenmelidir.
  • Peki, ister ülke içinde isterse de ülke dışındaki insanlarımız ne zamandan beri bu ayrışma noktasına itiliyorlar? Bu durum ne zaman hissedilmiştir? Ve ayrışma bombaları sadece Kürtler için mi kullanılmıştır?
  • Bizleri bu noktaya itenlerin aslında kimler olduğunu gerçek manada görebiliyor muyuz?
  • PKK konusunda bu kadar karmaşık, bulanık, muallâk bilgilerin kim, kimler ve neye hizmet için dağıtıldığı üzerinde yeterince düşünülebildi mi?
  • Üniversite mezunuyum diyenler gerçekten üniversiteli gibi mi düşünüyorlar. Düşünselerdi ırkı ne olursa olsun aynı toprak üzerinde yaşayanlar, kız alıp vermiş olanlar, bu aşamaya gelir miydi?

Ben Kürt kökenliyim diyen ama PKK’yı, ayrışmayı sevmediğini söyleyen bu taksiciye, çocuklarına ve onun durumunda olanlara yazık değil mi? Ya aslında ayrışma düşüncesi hiç olmayan bu toprağın asli unsurları ne durumda?

İyice düşünelim isterseniz…

 
Toplam blog
: 18
: 539
Kayıt tarihi
: 30.03.11
 
 

Tarım alanında mantarların da içinde bulunduğu sebze yetiştiriciliği ve tohumculuk konularında ar..