Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '07

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Viyana'da vals

Viyana'da vals
 

Yok, vallahi vals değil, iş! Ekmek davası yani. Bizim sektörde çalışanlar için zaman ve mekân biraz farklı kavramlar. Şantiye nereye kurulursa oraya gitmeleri gerekir. Haftalar, aylar ve hatta yıllar sürer kimi projeler. Üç-dört haftada bir evinize gelebilirseniz ne mutlu size. Zor meslektir sizin anlayacağınız.

Zordur mordur ama gezip görmediğiniz yer kalmaz haliyle.

Aylar var ki Viyana’dayız. Hem ekmek paramızı kazanıyoruz hem de fırsat buldukça bu güzel şehri gözlemliyoruz. Açıkça belirtmeliyim ki Berlin’den daha tarihi ama bir o kadar da pahalı bir kent. Eksileri artılarını götürüyor yani.

İki parmak kahveye sıcak sütü bocalıyor ve “Melanje” adı altında millete içiriyorlar. Bu mandıra kokulu sözde kahveye 3 Euro öderken, Osmanlı keşke şu şehri kuşatmasaydı da bu millet de kahveyle tanışmasaydı diye düşünüyorsunuz.

Ama haklarını yemeyelim; şehir içi ulaşım mükemmel. Hava kirliliği yok ve caddeler tertemiz Allah için. Bir de içme suları var ki, her derde deva. Bu suyla demlenen çayın tadına doyum olmuyor.

Her sokakta bir müze var desem abartmamış olurum. Bu güzel şehirde de Göthe lisanı konuşulduğundan hiç zorluk çekmiyoruz. Berlin’de her köşe başında olan döner büfelerinin aksine Viyana’da Schnitsel büfeleri var. Türk, Macar, Sırp ve Slovenyalılar çoğunlukta.

Yani “Viyana’nın nesi güzel?” diye soranlara “Berlin’e dönüşü” diye yanıt vermek biraz gaddarlık olur.

Ve gelelim bizim “Çılgın Türklere”…

Berlin’de, Hamburg’da, Krefeld’de, Münih’te ve bilumum Alman şehirlerinde sürdürülen yaşam Viyana’da pek farklılık göstermiyor.

Dernek adı altında faaliyet gösteren erkek erkeğe kahveleri sabahtan gece yarılarına kadar tıklım tıklım dolu ve elli bir, batak, okey tüm hızıyla sürüyor. Müşterek bahis “İdda” oynatan mekânlarda tiyo peşinde koşan vatandaşlarımızın sayıları oldukça kabarık.

Girişimci vatandaşlarımızın kurmuş olduğu işletmeler de her zaman olduğu gibi “Herkes kendi nasibini yer” anlayışında oluşturulmuş ve rekabete açık.

Dünyanın neresinde olursak olalım, birbirine benzer yaşam biçimlerini havuzlaştırmak gibi bir beceriye sahibiz. “Kültür” dedikleri de bu olsa gerek! Üzülmek mi gerekir, sevinmek mi, bilemiyor insan.

E tabii genelleme yapmamak gerekir. Anadillerini konuşamama pahasına değişik kulvarlarda koşturan insanlarımız da var.

Her neyse efendim, bunlar derin mevzuular. Kuzguna yavrusu şirin görünürmüş. Ben yine de Berlin diyorum. Hangi şehir eline su dökebilir bilmiyorum. Düzensizliğinde bile bir düzen vardır Berlin’in. Anaçtır, şefkatlidir.

Biraz uzak kalınca gözümde tütüyor.

İstanbul’u özler gibi özlüyorum.

Viyana/ Aralık 2004

Not: Viyana ile ilgili diğer yazı: Yataklı trende aşk. http://blog.milliyet.com.tr/Blogum.aspx?BlogNo=25714

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..