Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '16

 
Kategori
Siyaset
 

Vize Vermeyene Öpücük Yok!

Vize muafiyeti iktidarlar tarafından istenen sağlıklı bir istek ancak yeterli bir istek olduğunu düşünmüyorum. Onurlu her Türk vatandaşı gibi bizim yerimizin Avrupa kapılarında bekleyerek enerjisini israf eden değil, kendin gerçekleştiren ve içindeki potansiyeli Avrupa olmadan hatta Avrupa’ya rağmen bunu başarabilecek bir ülke düşlüyorum.

1947 yılından sonra 2.Dünya Savaşının galiplerinin; Türkiye’ye teknoloji odaklı olmayan ve sadece montaj sanayiye dayalı üretimi dayatan, bunun neticesinde “devrim otomobilini sözde benzin konulmadığı için çalışmadığı” masalı dayatılan, üretim yapan uçak fabrikasının siyasi karar olarak kapatılması, hastalıklı bir politikanın mı yoksa gayri milli unsurların gerçek yönetimi ele geçirdiği için mi gerçekleştirildiği konusunda da kesin karar veremiyorum. Demir ağlarının yerini otoyolların almasının, oto yollarımızda bir tane dahi Türk aracının dolaşmaması başarımızın ürünüdür. Yakın tarihi bilenler ve olaylara tanık olan hemen herkes; Batı tarafından sürekli olarak ihanete uğradığını, uğramaya devam edeceğini de göstermiştir. 1974 Kıbrıs Harekâtında Avrupa ve Amerika tarafından ambargo konulan ülke muz cumhuriyeti değil, Türkiye Cumhuriyetidir. En yakın tarihte Rusya ile savaş ihtimali ortaya çıkınca Türkiye için savaşmayacağını açıkça ilan eden Muz Birliği değil, yine aynı şekilde Avrupa Birliği adına Lüksemburg’dur. En değerli arazileri batılı şirketlere açılmış, çok değerli tarım arazileri Avrupalı üreticilere tahsis edilmiş, yerli turistin yüz dolara kaldığı beş yıldızlı tatil köyünde Avrupalı turistlerin yirmi, otuz dolara kaldığı ülke de yine çok tanıdık bir ülkedir. Bundan yirmi yıl önce kumral ve güzel bir başbakan tarafından değerli bir anlaşma olarak lanse edilen Gümrük Birliği Anlaşması ancak yıllar geçince ülkenin işadamları odasınca bizzat açıklandığı üzere bu anlaşmadan dolayı yüz milyar Euro zarar eden ülke de yine tanıdık bir ülkedir. Aldığı silahları PKK’lı teröristlere karşı kullandığında en çok yaygara koparan, sıkıştığında Ermeni soykırımını dayatan ülke Almanya değil, yıllardır Ermenilerin hamisi rolüne soyunan ve Avrupa Birliğinin diğer güçlü ülkesi Fransa da değildir. Amerika’yı ihanetlerinden dolayı saymaya gerek var mı?

Gerçekten de ben şahsen Avrupa’nın vize muafiyetinde direndiğini anlamıyorum. Nedenine gelince; Türklere vize muafiyeti verilince tüm Türkler işi gücü bırakıp Avrupa’ya akacak mı sanıyorlar? Parası olanlar, akademik kariyer sahipleri zaten Avrupa’ya gidip hayranlıkla aşağılanarak göreceklerini zaten görüyor ve ortalama bir Avrupalının Türkiye’de bıraktığının on katını bırakıp geliveriyorlar. Hatta filmlere konu sonradan görmeler Paris’ten aldıkları fularları, yedikleri gollerin imzalı toplarını sergiliyorlar da en ufak bir eleştiri karşısında coşturup, üste bir de sizi dövmedikleri kalıyor. (Bu arada bir yandan da İspanya Türkiye maçını kahrolarak izliyorum. Eleştirmem mümkün değil, alimallah zamanında futbolcuları döven Fatih Terim beni de döver! Maaşını Fransız devleti ödüyor. Adam haklı!) Sıradan vatandaş Avrupa’ya gitse iş bulamaz. Zaten parası da iki yazda bir köyüne gitmeye parası yok. Ciddi bir nüfus ise sosyal yardımlar ve yeşil kartlarla ayakta duruyor. Hem de ülkenin gerçekten en üretken kısmı.

Devletler karşılık prensibine göre yönetilir diye söyleniyor. Vize vermeyene vize vermemeyi teklif edebilmek imkânsız olsa gerek. Ne de olsa aslında ülke bilinmeyen bir tarihten bu yana aslında müstemleke.  Ancak bu kural ne hikmetse ne Avrupa’ya, ne de Amerika’ya karşı çalışıyor. Köşesine çekilen bir boksör gibi sürekli dövülen ve aşağılanan bir ülkenin vatandaşı olarak bu durum sizleri bilemem ama benim için gerçekten katlanılmaz. Asil kana ne oldu!

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..