Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '11

 
Kategori
Telekomünikasyon
 

Vodafone ve gelecek gündemi

Vodafone ve gelecek gündemi
 

Benim 2020 vizyonum, karanlıkta yürümeyi öğrenmek gerektiği.


Vodafone’un Gelecek Gündemi ya da Future Agenda çalışması, rakamlar bazında değişimleri ele alarak gelecekte nasıl bir teknoloji ortamında yaşayacağımızın ipuçlarını sağlamaya çalışıyor. Dikkat çekmek ve darmaduman olmak yerine zayıf bir fener yardımıyla da olsa önünü görerek ilerleyebilmeyi sağlamak açısından başarılı bir çalışma ancak bunun uzun vadeli bir bakış açısı sağlamayacağını baştan kabul etmek gerekli. İki sene öncesi ile bugünü karşılaştıranlar ne demek istediğimi anlayacaktır.

Dünyanın dinamik bir yapı olduğunu hiçbir zaman şu andaki kadar açıkça göremediğimizi hatırlatıp Vodafone Türkiye Ürün ve Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Phil Patel, Vodafone Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Regülasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hasan Süel ve 2020 yılında dünyanın nasıl bir yer olacağını öngörmek için İngiltere’de Vodafone Future Agenda-Gelecek Gündemde Platformu’nu kuran Tim Jones’a sorduğum soruların daha dinamik olduğunu düşündüğüm yanıtlarını aktarıyorum. Vodafone’un  kendi anlatacaklarını ortaya koymak için benden fazla kanalı olduğunu düşünürsek bu daha yerinde.

Sorduğum ilk soru, geçen aylarda açıklanan bir raporla ilgiliydi. Rapor, şiddetli rekabete bağlı karlılık düşüşü, yatırımların bu hızlı gidiş içinde doğru planlanamaması gibi bazı nedenleri arka arkaya sıralayarak telekom sektörünün sürdürülebilirliğinin tehdit altında olduğunu tespit ediyordu. Süel, “Bu, derin bir konu. Regülasyonlar ve ülkedeki mevzuatın, teknolojik gelişme ve operatörlerin vizyonu ile ne kadar paralellik taşıyor ve bu vizyonu hayata bir an evvel geçirmek için gerekli platformu sunabiliyor mu? Bu çok önemli. İkincisi, Türkiye’de çok yaşamasa da dünyada çok büyük lisans bedelleri ödendi frekanslar için ve bu frekanslara bu bedeller ödenirken çoğu kendi cebinden değil finansmanla ödedi ve bu finansmanların geri ödemelerini sağlamak için çok ciddi getiriler elde etmeleri gerekiyor. Fakat mevcut rekabet ve piyasa şartları bu iş modelinin sürdürülebilirliğini tehdit altına aldı bazı ülkelerde. Bu da bahsettiğimiz endişelere yol açıyor. Dolayısıyla olaya hem haberleşme politikası anlamında doğru yerde doğru adım atma gözüyle bakmak lazım hem de bu noktayı koyduktan sonra, doğru bir şekilde müdahale etme, düzenleme, etkin kararlar alma olarak bakmak lazım. Burada hem devletimize hem özel sektöre büyük rol düşüyor” diyor. Bundan Türkiye açısından önemli bir risk olmamasına karşın global olarak telekom şirketlerinin finansçıların eline düştüğünü anlıyoruz. Araştırma şirketlerin yüzde 44’ü şeklinde bir orandan bahsettiği için cümlenin ikinci kısmını da dikkate almak gerekiyor.

Fütürist Jones’un sözleri, değişimin öngörülemezliğini göstermek açısından anlamlı. 2023’te 50 milyar SIM karttan bahsedilirken tablet işinin telekom boyutunda tali kaldığını söyleyen Jones, bundan iki sene önce kurumsal yapıların çoğu tableti desteklemediklerini söylerken şu anda bu tablonun tersine döndüğünü ve şirketlerin bu ürünü kullandığını ifade ediyor.

Patel ise, son beş yıla akıllı telefonların damgasını vurduğunu ve bunun daha önceki 10 yıla damgasını vuran aptal telefon dönemini değiştirdiğini ifade ediyor. Bu dönemde yükselmeye başlayan uygulama dalgası, iPad ve diğer tabletlerin döneminin de en önemli unsuru ama kurumsal anlamda tablete geçiş söz konusu olduğunda bulut bilişim konusunda yapılan erişim, güvenlik ve dahası cihaz maliyetleri tartışmalarının yeniden tüketilmesi gerekiyor.

İş yerinde masanın üstünde yer alan bilgisayarların aksine tabletler söz konusu olduğunda kişisel tercihlerin daha fazla dikkate alınması gereken unsurlar olarak ortaya çıktığına işaret eden Patel, bunun bilgi teknolojisi yöneticileri (BT) için önemli bir konu oluşturduğunu söylüyor.

Patel, “Bu yüzden BT yöneticilerinin güvenlik politikasını belirleyebildiği, protokoller oluşturabildiği, script yaratabildiği ve yedeklemenin nasıl olacağını belirlediği bir çözüm sunuyoruz. Bunu sadece tabletlerle değil, Blackberry’den diğer akıllı telefonlara kadar geniş bir uç cihaz yelpazesine ve kullanıcıların keyfine kalmış uygulama tercihlerine hitap edecek şekilde geliştirdiklerini söylüyor Patel.

Patel’in, Türkiye’nin içinden geçtiği günlere ve yükselen girişimciliğe bakıldığında daha önemli olan yanıtı ise, M-PESA konusunda geliyor. Vodafone’un Kenya başta olmak üzere Afrika’da tutan bu mobil ödeme çözümü, çok gelişmiş olmayan cihazlarla da belirli ihtiyaçları karşılamanın mümkün olduğunu gösteriyor. Eski cep telefonlarına da hitap etmesin bu çözümün inovatif değerini gizlemiyor.

Patel, başlangıçta kimsenin bu işin bu kadar büyüyeceğini tahmin ettiğini düşünmediğini söylüyor. Köylerinden çalışmak için büyük şehirlere giden gençlerin geride bıraktıklarına düşük maliyetle para göndermek isteyeceği beklentisinden yola çıkılarak geliştirilen çözüm, Patel için M-PESA artık kendisini kanıtlamış ve Türkiye dahil olmak üzere Afrika dışında birçok ülkede banka ile teması olmayanlara bankacılığı götürmeyi sağlayacak bir çözüm.

Bu da aslında sözün özüdür. Geleceğin dünyasına uzanmak için şimdilik kervanı yolda düzmeyi göze almak gerekiyor. Attığınız taşın nereye düşeceğini hesaplamaya çalışırken geride kalmamanın yolu hareket etmekten geçiyor. Zaten o taş yere düştüğünde her şey bambaşka olacak.

 Not: Bu konulardan tabletlerin kurumsal alanda yarattığı etkiyi merak ediyorsanız, Fortune Türkiye dergisindeki Lacivert Elbiseli Tabletler haberim size bir fikir verebilir.  

 
Toplam blog
: 38
: 987
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1968 İstanbul doğumluyum. Hayatım boyunca elemelerden geçerek önce Kadıköy Anadolu Lisesi'ni, sonra ..