Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Volkan Demirel'in psikolojik durumu

Volkan Demirel'in psikolojik durumu
 

www.volkandemirel1.comVolkan demirelin şahsi sitesi


2002-2003 yılında Rüştü’nin Barcelona’ya transfer olmasıyla birlikte aynı tarihlerde Kartal’dan transfer edilen ve o yıl Fenerbahçe’nin şampiyonluğunda önemli bir yer tutan Volkan Demirel, Fenerbahçe’de kendini çok geliştirmiş olup şu anda da milli takımın 1. kalecisi durumundadır.

Ama son bir haftada yaşadıkları onun psikolojik durumunu fazlasıyla etkilemiş ve taraftar gözüyle baktığımızda hiçbirimiz onun içindeki yaşadıklarını düşünmeden, oynadığı maçlarda sıfır hata ile oynamasını beklemekteyiz.

Her şey Galatasaray maçının sonlarında başladı. Biz gerek sahada, gerekse televizyonda maç seyrederken, futbolcuların sadece top oynadıklarını sanırız. Aslında onlar futbol oynarken, aralarında psikolojik savaş yapmaktadırlar. İnsanların performanslarını etkileyen en önemli unsur moraldir. Durup dururken birine küfür ederseniz, aynı şekilde veya daha ağır bir şekilde cevabını alırsınız. Sahalardaki futbolcular da bunu iyi bilir. Maalesef ikili mücadele sırasında bazı futbolcular hakemin duymayacağı şekilde birbirlerinin ailelerini hedef alarak küfür ederler. Hatta küfürbaz futbolcuları basın zaman zaman deşifre de etmektedir.

Kalecilik en kritik mevkilerden biridir. Burada rakip oyuncu sizin sinirlerinizi yıpratacak şekilde, ailenize küfür ettiğinde, bunun da bir dayanma sınırı vardır. Galatasaray maçında takım tam tur atlayacakken, uzatmalarda yenilen bir gol, herkes gibi Volkan’ın da moralini bozmuş ve buna Lincoln’un ettiği küfürler de eklenince, Volkan 3 maç ceza almayı göze alarak Lincoln’e saldırmıştır.

Ankaragücü maçında kaleye geçen Serdar, gayet başarılı bir maç çıkarmış ve hatasız oynamış, buna rağmen Zico, Sevilla maçında kaleci tercihini Volkan’dan yana kullanıyordu. .

Fakat Volkan sahaya çıktığında hala Galatasaray maçının etkisi altındaydı. Karşısında oynayan futbolcuların hepsi kendisine küfür eden Lincoln gibi yabancıydı. Maçın ilk dakikalarında ise maça fazla konstrante olamadı. Bunun sonunda Volkan gibi bir kalecinin yememesi gereken 2 gol yedi. O goller, milli maçlarda ki rakiplerimiz, Yunanistan ve Norveç kalecilerinin yediği hatalı gollere benziyordu. O sıralarda bütün taraftarlar gibi ben de keşke kaleyi Serdar korusaydı diye düşünüyordum İyi bir futbolcu kötü oynama hakkını bu maçta kullanmamalıydı diye düşünenler de çoktu aramızda.

Yediği üçüncü golde bir hatası yoktu, bu arada takım da oyun disiplininden kopmamış ve yenilen gollere karşılık veriyordu. Bu sıralarda üzerinde büyük bir sorumluluk hissetti. Arkadaşlarının gayretlerine o da eşlik etmeliydi. Durum 3-2 olduğunda Volkan’da konstantrasyon had safhaya çıkmıştı.

Penaltı atışlarında bu psikolojik duygu içersinde kaleye geçti. Ne olursa olsun, bu maçı çevirmeli, takımının tur atlamasını sağlamalıydı. Her şeyden önce penaltı vuruşlarını önleyeceğine kendini inandırmıştı. Yaptığı hataları ancak bu şekilde telafi edebilirdi. Kaleye geçti ve inandığını hayata geçirdi.

Eğer Fenerbahçe dün elenseydi, bugün Volkan’ın yediği hatalı goller konuşulacaktı. Ama bugün Fenerbahçe’nin tur atlamasındaki en büyük payın Volkan’a ait olduğu konuşuluyor.

Ne demişler futbol, bilhassa kalecilik nankör meslek diye.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..