Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '07

 
Kategori
Anılar
 

Vur davulcu, düğün aşkına!

Vur davulcu, düğün aşkına!
 

- Yeğenim dedi dayım, gel hele şöyle, bişey diyecem sana.

- Buyur dayı, hayırdır, ne diyecen?

- Ulen sesini yükseltme, uzdan uzdan konuş, çocuklar duymasın, çok gizli, sen bilecen sadece, çünkü sana ihtiyacım var.

- Eeee dayı, de hele neyimiş bu top secret durum?

- Ben yarın akşama, imam nikahını kıydıracam, sonra da resmi nikah işlemlerine başlayacaz, çocukların haberi yok, sen akşamdan arabayla yolun köşesinde bekleyecen, ben gelirim, oradan da kadını almaya gidecez, bizim Hüseyinlerin evinde imam nikahı olacak. Tamam mı?

- Bakele dayı; bu kadın ailenin karşı çıktığı kadın değil mi? Hani sen ondan vazgeçmiştin! Dayı aile onayından geçmeyen işten hayır gelmez, sende bilirsin ki bereket aile ile birlikte hareket etmekle olur.

- Karıştırma oralarını şimdi, kadın beni seviyor! Sen var mısın? Yok musun? Onu söyle

- Tamam tamam! Varım. Sen benden habersiz bir iş yapma sakın.

Vs vs . bunun gibi bir iki badire daha atlattık. Tabi ben bu durumu aileyle gizli bir toplantı şeklinde paylaştım, evlilik bu, şakaya gelmez, ciddi bir müessese. Millet olmanın temelini teşkil eder. Neyse efendim yukarıdaki durumu kimsenin kalbi acımadan, gönlü kırılmadan, canı yanmadan savuşturduk.

Dayım 65 yaşlarında, altısı erkek biri kız, yedi tane evladı var, en büyüğü 42 yaşında, en küçüğü 29 yaşında çocuklarının, hepsi de evli. Eşini kaybedeli bir yıl oldu olmadı, ben evlenecem diye tutturdu. Münasip bir eş bulun bana diyor. Haliyle çocuklar açısından bu durum duygusal anlamda pek kabul görmüyor. Neden? Çünkü gelecek olan bayanı, analarının yerine koymakta biraz zorlanıyorlar. Başa gelmeden bilinmez, bu durum tartışma götürmez.

Neyse efendim bulundu münasip bir eş, dayımdan 10 yaş kadar küçük, hanım hanımcık bir bayan. Hazırlıklar falan derken, düğün günü geldi çattı. Öyle şatafatlı bir düğün olmamasında karar kılındı, arabalara bindik köy yolunu tuttuk. Bu arada söylemem gerek yok sanırım, gelin arabası benden ve tabi ki şoförleri de bendeniz oluyorum. Gelin evden çıktı, oy oyy oyy gelinliği de giyince ton ton bir gelin olmuş maşallah, dayımın kolunda evden çıkıyolar. Bu arada dayım 120 kilo falan var, gelinde yaklaşık 100 kilo kadar. Dedim bizim araba çöker töbe kaldıramayız, anaa o da ne gelinin yengesi varmış; o da bizle gidecek. Allah sizi inandırsın kilo açısından yengeleri de gelinden kalası değil, eh 75 kilo kadarda ben varım. Tevekkele deyip, Allaha sığındık bindik arabaya.

Efendim çıktık yola önde ben olmak üzere konvoy halinde gidiyoruz.

Bu arada bizim arabadaaaaaa!

Gelinin yengesi: - valla kızımız diye demiyorum, bizim kızımız hatındır, bir tanedir, ailemizin en iyi kızını aldınız, şöyle iyi, böyle iyi. Diyor da diyor. Bu arada a elinde mendil ağlıyor tabi ki sevinçten.

Gelin: - hıck hıck (ağlıyor içten içten, hem ağlarım hem giderim diyor sanırım, hıçkırıkları tercüme edebildiğim kadarıyla)

Dayım: - Yav sevimçcim neden ağlıyorsun, bak evimize gidiyoruz, yuvamıza gidiyoruz. Diyor teselli amaçlı (Dayım bu sırada pencereden dışarı bakıyor tarlalarda çalışanları görüyor; ve diyor ki; “ulen yeğenim mısırlarda iyi olmuş haaa, bu sene mahsuller bereketli olacak diyor :))

Bendeniz şoför: - içses- hasbinallah,

Bu şekilde aynı diyaloglarla gidiyoruz, yenge konuşuyor bizim kızmız şöyle böyle falan diyerek, gelin ağlıyor, dayım tarlalara bakıyor arada ağlama sevimçcim diyor. Ben “hasbinallah” çeker vaziyette.. Derkeeeeeennn?

Yücel: - Yeter Allah aşkına yaa, bu ne yaaa? Ya yengecim tamam kızımız bir tane, biliyoruz. Sevinçliyiz, mutluyuz gururluyuz. Hem bizim oğlumuzda bir tane, aslanlar gibi maşallah, aç koymaz, açıkta koymaz, içkisi yok, kumarı yok, kötü sözü yok. Allah mesud bahtiyar eyler inşallah.

Gelin:- hıck hıck (ağlama durumu hafiften)

Yücel:- ya “hatın gelin dezzem” gurban olam sende artık ağlama, ya da ağla ne bilim ben. Başka bir diyara gelin gitmiyon bak, köyün şehre yarım saat mesafede, azıcık sesli konuşsan ailenle sohbet bile edersin, kendi evinden baba evine duyulur sesin.

Böyle böyle geldik eve sonunda. Ben bıraktım gelini damadı evine, gelini indirdik vesselam. Ben biraz daha bekleyip, tam gidecekken; -yüceeeellll! Gel yeğenim imam nikahı kıyacaz, gelinin şahidi sen olacakmışın, gelin öyle istiyor.

Yücel: iyi tamam geliyorum. Sağolsun hatın gelin dezzem, bizi münasip görmüşler, yakın bulmuşlar. Geldim geldim.

Şimdi yaklaşık 6 aydır evliler ve çok mutlular. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

:) efendim herkese mutluluklar dilerim

 
Toplam blog
: 50
: 618
Kayıt tarihi
: 20.03.07
 
 

  Yıldız yüklü gecelerde Üşüyerek beklerim. Canım tellere takılır, Ellerimde yüreğim. ..