- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Vurdumduymaz penceresi...
Bazan... Bazı zamanlar.. Hatta çoğu zaman... Yaşamı sorgulamaktan... Yorgun düşen yüreğiniz...Soluklanmak ister.
Vurdumduymazlık zırhına bürünerek az biraz... Bazı gerçek vurdumduymazlar gibi... Arsız çocuk kahkahası ile hayata... Gülmek ister.
Sanır ki... Dışarıdan kimse anlamaz... Ne aymazlık. Oysa ağlayan bir dostun omuzundaki el... Acımaz... Ele verir. Gözler hele... En haini...
Bakamaz aldırmadan... Ne var sanki... İçine biraz kurnazlık koysan. Bir parça da fettanlık. Olmaz... Yapamaz.
Diline söz geçirirsin bir süre... "Hayat nasıl gidiyor" dediklerinde... "Süpppeeerrrr" diye yalan söyler... Günün moda deyişiyle. İsyankar gözler uymaz bu söyleyişe... "Hayır" diye haykırır gözbebeklerin.
Elin... Ah o elin... Söylediğin yalanı... Ağzını kapatarak... Söylediğine pişman eder. Ve bir anda kendinize getirir sizi... Srebrenica katliamında vurulan... Dört yaşındaki bir çocuğun... Ölmeden önce... Annesine söyledikleri; "Çocukları, küçük kurşunla öldürürler, değil mi anne?"
Siz... Sizsinizdir yine... Başkası olamazsınız... Hayata vurdumduymazların penceresinden... Bakamazsınız.