Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Vurulduk Ey Halkım, Unutma Bizi *

Vurulduk Ey Halkım, Unutma Bizi *
 

On altı yıl geçti o hain saldırının üzerinden. O zaman da kötü günler yaşıyorduk. Cumhuriyete gönül veren aydınlarımız tek tek öldürülüyordu... Bugün ise her şey bıraktığından daha kötü.Artık laik, Atatürkçü, cumhuriyete bağlı herkesi uluorta öldürmekten vazgeçtiler. Şimdilerde "Ergenekoncu" diyerek içeri atıyorlar. İnsanlar orada yavaş yavaş ölüyor!..

Sen bunların olacağını hep biliyordun. Elinde dosyaların, araştırmaların vardı. Üstüne gidiyordun yolsuzlukların, karanlıkların. Son dosyalarından biri MKE de seri numaraları silinmiş 100000 adet silahla ilgiliydi. Bugün hala akıbetleri meçhul. Tıpkı senin katilinin faili gibi...

Seni birkaç satırla anlatmak elbet mümkün değil. Onun için bir çoğumuzun ezbere bildiği bir tür manifesto niteliğindeki yazını anımsamak ve anımsatmak istiyorum. "Seni" en güzel "sen" anlatıyorsun çünkü...

"Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık. Babamız sırtında yük taşıyarak getirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken, bizler mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı.İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık, kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı.Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Fidan gibi genç kızlardık, hayat şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı, bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...

(...)

Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler sizin için öldük. Adana'da paramparça ellerinizle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Bağımsızlık Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerika üstleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

(...)

Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar ağabeyimiz, babamız yaşındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözü önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, Batı uygarlığı adına bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

(...)

*Uğur Mumcu / "Sesleniş" adlı köşe yazısından Cumhuriyet Gazetesi 25.8.1975
ANISINA SAYGIYLA...
 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..