Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Vuslat Doğan Sabancı: Gücümüzün farkında mıyız?

Vuslat Doğan Sabancı: Gücümüzün farkında mıyız?
 

Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı


Bugün Türk kadınının gücü konusunda güzel bir haber okudum. Onların ekonomik hayata katılımları ve Van Depremi kapsamında bazı gelişmeleri de kapsayan bu ‘iyi haber’ beni ziyadesiyle mutlu kılmıştır. Ülkemizdeki kimi olumlu durumları da yansıtan pek çok haber arasında bir tek bu haberin ‘güzel bir haber’ olduğunu düşündüm.


Biliyoruz ki ülkemizde bazan ‘iyi şeyler’ de oluyor. Bana göre eğer ‘iyiler’ bu kadar çok olmasa ‘kimi kötü kişiler ile onların gizli ya da açık çalışan örgütleri’ bu ülkeyi bir anda cehenneme çevirmekten kaçınmayacaklardır. Bu konuda ‘iyi insanlarımız’ ile ‘görev bilinci ile çalışan bütün yetkilileri’ kutlamak gerekir.

 

Vuslat Doğan Sabancı: Kadına yönelik şiddet bir sonuçtur

 

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) Kasım ayı konuğu Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı ‘Türkiye’de ve dünyada yıllardır önemli bir kadın mücadelesinin verildiğini belirterek, kadına yönelik şiddetin bir sonuç olduğunu ve birçok farklı sorunun üst üste binmesiyle kadına yönelik şiddetin doğduğu’ yorumunu yapmış.

 

Kadınlara yönelik ‘mikrokredi’ nasıl uygulanıyor

 

Sayın Sabancı, ülkemizde yaşanan ilişkiler bağlamında, bu sorunlardan bir tanesinin kadının toplumdaki ve ailedeki durumu, duruşu ve rolü olduğuna işaret ederek: Burada da maalesef para düdüğü çalıyor. Kadın güçlü oldukça, para kazanır, ekonomiye katkıda bulunur oldukça ailede, sosyal hayatta daha farklı bir yere sahip oluyor, tespitinde bulunmuş. Yoksul kadınlara yılda 500-1000 TL arasında verilen mikrokrediden de söz ederek ‘Bu kredi ile çalışıyorlar, haftalık geri ödemeler yapıyorlar. Bu, haftalık geri ödemeler için de bir çarkı çevirmeleri lazım. Çoğu evde bir şey yapıyor’ açıklamasında bulunmuş.


Her şeyin başı eğitim

 

Söz konusu ‘güzel haber’ için bir yorum yazan Neşe Eren’e göre: ‘Vuslat Hanım dediğiniz doğru kadınlar ekonomiye yardım ediyor ama erkek kaba güç kullanıyor. Bence sizin dediğinizi yapabilmek için erkek çocuklarımızı küçük yaşta eğitmek gerekli, yani eğitim, eğitim yine eğitim.’

Doğru söze ne denir, değil mi? Ancak bu çağda bile öğrencileri hayata hazırlamak bakımından ‘tutarlı ve çağdaş bir eğitim’ uygulaması yapılmadığı da acı gerçeklerimiz arasında değil midir?

 

Vuslat Doğan Sabancı: İpler bizim elimizde

 

Türkiye’de ve dünyada önemli bir kadın mücadelesinin verildiğini vurgulayan Vuslat Sabancı: Bu mücadelenin özü nedir, sorusuna verdiği cevapta: Bu mücadelenin özü kadınların eşit haklara sahip olduğunu, erkeklerin kabul etmesi ve çaba harcamasıdır. Biz her alanda eşit haklara sahibiz demesidir. Aslında biz hep talep eden taraftayız, yorumunda bulunmuş.


Vuslat Sabancı: Aslında ipler bizim elimizde. Dünya ekonomisinin çarkı, tüketimin çarkı kadınların elinde. Biz tüketmediğimizde ekonomi de geriliyor. Sokağa çıkan, dükkana giden 3 kişiden 2’si kadın. Bu gücümüzün farkında mıyız, diye sormuş.

 

Vuslat Doğan Sabancı: Van’da 500 evlik bir mahalle kurduk

 

‘Gelin safları değiştirelim, masanın öteki tarafına gidelim. Nasıl? Bize gelirler ve ’Ne istiyorsunuz?’ diye sorarlar. Bunu yaratmaya çalışalım. Hepimiz birer tüketiciyiz. Aslında bundan fazlası, biz daha çok tüketen yarıdayız. Aslında ipler bizim elimizde. Dünya ekonomisinin çarkı, tüketimin çarkı kadınların elinde. Biz tüketmediğimizde ekonomi de geriliyor. Sokağa çıkan, dükkana giden 3 kişiden 2’si kadın’ tespitinde bulunan Vuslat D. Sabancı: Bu gücümüzün farkında mıyız? Bu gücümüzü, tercihlerimizi toplu halde birlikte, ortaklaşa belirlemeye başladığımızda ne kadar etkin kullanabileceğimizi görebiliyor muyuz, diyerek Van Depremi’nin ikinci günü başlattıkları bir kampanya ile Hürriyet Mahallesi adını verdikleri 500 evlik bir mahalle kurduk. Bu aslında ana görevi değil, sadece sosyal sorumluluk olarak üstlendiği bir şeydi. Ama takip etmeye çalışıyoruz, açıklamasını yapmış.

 

Başta Sayın Sabancı olmak üzere özellikle Vanlılar için girişilen bu sorumluluk projesinin toplum dayanışması için ne kadar önemli olduğunu görmeliyiz. Görülüyor ki kimi ‘holdingler’ elleri kolları bağlı dururken kimi holdingler ile yardım sever Sivil Toplum Kuruluşları boş durmamış. Kitle iletişim haberlerinde de karşılaşmadığım bu çabalar öncelikle ailelerin bir arada tutulması ve kadınların sorunlarının da çözümü için birer çıkış yolu aranıyor olması bakımından her türlü övgüye değer bir dayanışma örneğidir bence. On gün önce çadırlardaki aileler ile Van’da görevli öğretmenler için, şiddetli soğuklara rağmen kimi geçici çözümler bulunmaya çalışılması gerçekten o çevrede her şeyin zamanında çözülemediğini de gösteriyor.Van yerle bir olmamış olsa bile konutları yıkılan binlerce kişilerin açıkta kalmamaları ve eğitimin sürdürülebilmesi için ne kadar çok çalışılsa azdır.

 

Kadınların siyasi ve ekonomik hakları ne olacak?

 

Bir toplum bilimci olarak Sayın Vuslat Sabancı’nın yorumlarını ve çözüm önerilerini doğru buluyorum. Çok doğru sözler söylemiş. Bilindiği gibi bugün AB üyeliği adaylığımız sürecinde bile altı çizilen bir durumumuz var: Gazi Mustafa Kemal Atatürk Avrupa’da bile çoğu ülkelerde seçme ve seçilme hakkı tanınmadığı bir aşamada Türk kadınlarına bu hakkın tanınması için, önce belediye seçimlerine katılmak hakkı tanınmış (1930) sonra ise 1933 ve 1934 yıllarındaki kanunlar yolu ile kadınların seçme ve seçilme hakları genişletiliyor. Bugün görülüyor ki Batı, kedisindeki nice açamzları bir yana bırakarak kadın haklarının genişletilmesi yanında kadınların ekonomik özgürlükleri ve ekonomiye katılımları konusunda gerektiği gibi çalışılmadığı için bizi sık sık eleştiriyor. Haksız da değiller bence.


İçinde sürüklenmekte olduğumuz demokrasi içerisinde kadınların siyasi bir güç olduğu daha bir anlaşılmıştır. Siyaset erkekler kadar kadınları kazanmak için de yapılıyor. Oysa onların siyasi katılımcılıkları ile ekonomik hayata katılmaları konusu hep göz ardı edilmiştir. Yürürlükteki yasalarda hiç bir ayrım yazılmamış olsa bile bugün uygulamalardan kaynaklanan siyasetteki ‘erkek egemen’ dayatmalardan dolayı haklı olarak kadınların siyasi ve ekonomik hakları ne olacak, diye sormaktayız.


İngiliz atasözü Küçük Güzeldir kalkınmak için bir araç olarak kullanılabilir mi?


Son yıllardaki geçim sıkıntıları yüzünden özellikle kadınların da ekonomik hayata katılabilmeleri konusunda bir çaba harcanmaya başlandığını görüyoruz. Kadınlar artık her yerde, diyemesek de kadın girişimcilerimizin sayısında büyük bir artış var gözlemerime göre. İngilterenin geçen yüzyılın başında Hindistan’da uygulamaya koyduğu bu başarılı ‘mikro kredi’ açılımını biz yenice uygulamak istiyoruz. Bu konuda 1980’de okumuş olduğum ekonomist Ernest Friedrich Schumaher (1911-1977)’in Küçük Güzeldir (bir İngiliz atasözüdür) adlı kitabı ne yazık ki bizde örnek olarak ele alınmaz. 1973’te yayınlanan bu kitap 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ‘en etkili 100 kitaptan biri’ olarak biliniyor.


1979’da dilimize çevrilen bu eserin ne yazık ki devlet ve siyaset katlarında pek etkisi olmamıştır, kendi bilgilerime göre. Özellikle aile işletmeleri ile küçük işletmelerin öneminin anlatan bu eser ile verilmek istenen ana düşünceler Hindistan’da uygulanmış olsa bile bizdeki bilim uzmanlarınca gerektiği gibi anlaşılamamıştır. Bana göre ülkemizde yüz yıllardan beri gelen kimi çalışma alanları ile bugün kimi büyük aile şirketlerinin de özünde ‘küçükten başlamak yolu ile’ gelişmek ve para kazanmak gerçeği vardır.


İşte kültürümüzde yıllardan beri var olan bu düşünce ve uygulama biçimleri doğrultusunda ne yazık ki ancak bir arpa boyu yol alınabilmiştir. Bu konudaki en büyük engel ülkemizdeki siyasi örgütlenmedir kim ne derse desin. Bu konulardaki araştırmalarımın bir bölümünü Altın Bilezik ve Diploma (1983) adlı dizilerde anlatmaya çalıştım. Ayrıca Alın Teri Göz Nuru ve Töremiz Dilimiz (1990) adlı belgesel dizilerimde de bu tür konulara yer vermeye çalıştık arkadaşlarımla.


Kadınların meslek sahibi olmaları için her şey var mı Türkiye’de?


Dün olduğu gibi bugün de Sanat Okulları’ndan sonra Halk Eğitim Merkezleri ile Çıraklık Eğitim Merkezleri genç yaşlı herkese çok değişik meslek öğretebiliyor. Ne ki sıra ‘iş kurmak’ aşamasına gelindiğinide ortada ne bir bakanlık ne de bir banka var! Banka kredisi var; tapusu olana var! Bu açmazlardan kurtulmalıyız. Bu konuda ‘prof’ ünvanlı bir milletvekilimiz 2005 yılında bir şeyler yapmak istedi. Sanırım siyasi olarak engellendiği için söz konusu ‘mikro krediler yolu ile iş kurmak’ projesi uygulamaya geçirilememiştir. Son yıllarda gerekli şartları yerine getiren istek sahiplerine verilmeye başlanan ‘mikrokrediler’ alanının uzmanı o kardeşimizin bir isteği olsa bile ne yazık ki söz konusu kredilerin kullanımı konsunda ülke çapında bir projemiz bulunmuyor. Kim bilir belki içimzde zenginlikler yaygınlaşlamasın, herkes kendi başına buyruk olmasın, bana muhtaç olsun diye düşünenler de vardır aramızda.


Bence şunu bilmelidir ki kendisine uzatılan her imkanın arkasında oy istemek gibi bir yüzsüzlük bulunmaktadır. Bu da kişilerde itici bir tavır yaratıyor. Oysa kişilere kendisi olarak yaklaşmalıyız. Siyasiler bu tür işleri ne kadar acıdır ki bir süre sonra ‘particilik’ propagandasına dönüştürdükleri için katılım isteklerinin büyük bir bölümünü olduğu yerde boğuyorlar. Çok iyi biliniyor ki ülkemizin çalışkan ve dürüst kadınları el emeği göz nuru ile çok büyük işler başarabilirler. Böylece kendilerine ‘akıllılık’ ve ‘büyüklük’ taslayan erkeklerin her türlü baskılarından da kurtulurlar. Onların ellerine bakacaklarına kendi emeklerinin karşılığını alarak hayatlarına daha güzel bir yön verebilirler.


Ne yazık ki ülkemizde özellikle Doğu’da değer verilmeyen bir kitle olarak öncelikle kadınlarımız ile kızlarının yardımlarına koşulmalıdır. Oysa milyonlarca işsizler arasında sayılmasalar bile, hiç bir kazançları bulunmatyan yine milyonlarca kadınların meslek sahibi olmaları ve gerekli krediler için her şey var Türkiye’de. Bugün okumakta olan pek çok kızımız ile meslek kurslarına giden kadınlarımız uygun bir yerde bir kaç yıl çalıştıktan sonra ‘kendi işini kurmak’ eğilimi taşıyor.


Öncelikle Türk kadınlarının üretim ve harcama mutluluğu için bu önemli çıkışı yapan Vuslat Doğan Sabancı’yı kutluyorum. Çok geç kalınmış olsa bile, tez elden bu konularda yeni uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Böylece kadınlarımızın sağlıklı kişiliklere kavuşmaları ve erkekler karşısında ezilmemeleri için benzer projelere ihtiyaç vardır. Ülkemiz şartlarına göre düşündüğümüzde Vuslatlar her yerde olmalıdır.


Yararlanılan haber kaynağı: Vuslat Doğan Sabancı'dan kadına şiddete karşı ilginç öneri

Dilhun GENÇDAL - Murat DELİKLİTAŞ / İSTANBUL, (DHA)

24 Kasım 2011

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19318458.asp

 

 

 

 


 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..