Wag The Dog (Başkanın Adamları) Adlı Filme Sosyo-Psikolojik ve Kültürel Yönden Bir Bakış

BAŞKANIN ADAMLARI: Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyecek bir film olma özelliğini korumaktadır. İktidarın, medyayı kullanarak gündemi saptırması; Yaşanılan her dönem içinde, farklı zaman ve koşulllarda, karşımıza çıkmaya devam edecektir. Burada özet olarak; Televizyon kanalları, gazeteler, parası ödenerek satın alınacak kara propagandalar ve kampanyalardan ayrı olarak, insanlar; her çağda oluşturulan yapay gündemlerle, bir biçim de, yönlendirilmeye devam edileceklerdir zannımca.

KISACA FİLMİN KONUSU ŞÖYLE ÖZETLENEBİLİR: Ülke genelinde ki, seçimlere çok az bir süre kalmıştır. Başkan ve rakipleri olan diğerleri, ABD’deki, Başkanlık seçimleri öncesinde, karşılıklı olarak birbirlerinin açığını yakalamaya çalışmaktadırlar. Tam ABD bu seçime hazırlanırken, beyaz saray’da açığa çıkan, büyük bir skandalla ortalık karışır. Beyaz sarayı ziyaret eden kızlardan biri, başkanın kendisine cinsel tacizde bulunduğunu iddia edince, işler karışır. Bu anda, Başkanın seçimler de rakip olarak yarışacağı yeni başkan adayları, bu yeni duruma çok sevinirlerken; Başkan içine düştüğü, bu sansasyonel durumdan kurtulabilmek için, bir çıkış yolu aramaktadır. Geçekten de Film, bir spin doktor olarak isimlendirebileceğimiz Devlet Başkanı danışmanının, Başkanın cinsel taciz skandalını örtbas etmek için, nasıl kurmaca bir savaş tertiplediğini ve medyayı bu amaca hizmet etmesi için nasıl kullandığını anlatıyor.

‘’Bir köpek kuyruğunu neden sallar,
Çünkü köpek kuyruğundan daha akıllıdır.
Eğer kuyruk daha akıllı olsaydı,
“Kuyruk köpeği sallardı’’.

Bizleri, Film başlangıcında ilk olarak karşılayan, bu cümleler aslında; İktidar ve güç ilişkisinin, akıllı olabildiği için, yönetme yetkesine sahip bulunduğunu; buna karşılık yönetilenin, yani halk olarak nitelenen kesimin ise gücü elinde bulunduranlar kadar akıllı, olgun ve müstesna olamadıkları için; düşünce ve duygusal yönelimlerinin adeta bir yap-boz tahtası örneği gibi dağıtılarak ve sonra da, istenilen yönde toplanarak, birleştirildiğini gösteriyor. Yukarıda yer alan cümlelerden yola çıkılarak, tıpkı ‘’Çabuk hırsız ev sahibini şaşırtır’’ atasözünde olduğu gibi, post modern toplumlarda, demokrasi kavramının, algı yönetiminde bulunanlar için, içinin boşaltılarak, önemli bulunarak, nasıl da? ‘sahte’ olanın üstünü cilalayarak, örtme anlamı kazandığını gösteriyor.

Filmin bütününde geliştirilen kurgusal savaş, kahraman yaratma ve görsel ögelerle durumu destekleme 1930’lardan kalan bir plağın meclis kütüphanesi’nden çıkarılması olarak karşımıza çıkan siyasi manipilasyonlar, basının da tek taraflı kullanımı ile geniş insan kitlelerini bir tür psikolojik, baskı altına almayı, manipüle etmeyi ve doğrudan doğruya kandırmayı amaçlamıştır. Bu noktada basın ve halk, başkanın danışmanı tarafından, anlayışları sömürülecek konu ve insanlar olarak tanımlanır. Beyaz saray ‘da meydana gelen skandal olay karşısında, halkın verdiği olumsuz tepkiler üzerine, halkla ilişkiler yöntem ve teknikleri geliştirilmiş ve kaynak kişinin, yani başkanın; Kişisel hakları ön planda tutulduğu için, Film süresince kitlelerin manipüle edilmesinin, gerekliliği ortaya konulmuştur.

Film boyunca, danışman tarafından, olayların gidişatına uygun olarak hazırlanan, basın bültenleri ve propaganda teknikleri, kendi doğasına da, uygun bir şekilde, bilgilendirmek amaçlı olarak verilmek üzere oluşturulmuş olduğu, fikri ile verilmiş bulunsa da; Filmin bütününde  verilmek istenen, ana fikir olarak danışman, medyanın zayıflıklarından yararlanarak ve bir mesajın olgusal derinliğine aldırış etmeden, etiksel ve ahlaksak kaygıları da, göz ardı ederek ve politikacının çıkarlarının toplumun çıkarlarının önünde bulunduğuna inanarak, politikacının içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarılması için; en iyi sonuçları elde etmek maksadıyla, medya araçlarıyla halka yönlendirilen subliminal mesajları, istediği gibi eğip bükerek ve şekillendirerek yaymaktadır.