- Kategori
- Gündelik Yaşam
Walkman zamanları
Eskiden teknoloji harikası olduğunu düşündüğüm koca koca walkmanler vardı ya , özlüyorum onları. Şarjlı pil mi ? O da neydi ki o zamanlarda! Vardı da benim haberim yoktu belki de ve iyiki de.. Bir albümü almaya karar vermek çok ciddi bir işti o zamanlarda benim için. İndir bakalım indirebiliyorsan internetten. Yoktu öyle bir seçim bolluğu. Özenle biriktirdiğim paralarımla alırdım o albümleri . Albümdeki her şarkının sözlerini teker teker okurdum. Söz ve müzik kime ait , albüm fotoğrafları nasıl olmuş , albüm kapağı nasıl hepsini teker teker incelerdim. Bunlar heyecan yaratan ve başında saatler harcanası şeylerdi benim için. Bu derin inceleme faslı bittikten sonra en güzel kısma gelirdim. DARARARAAMM !! İşte karşımda dinlemek için sabırsızlandığım albüm ve bir adet walkman. Tuşlara basılır , kapak açılır ve kaset içine özenle yerleştirilir. Kısa süren bir boşluk sesinden sonra ( evet boşluk sesi dedim , öyle bi ses var. Resmen dinlersin , haz alırsın) ilk şarkı başlar. İlk şarkısını beğenmediğim albümler olurdu bazen ama yine de kendimi dinlemeye ikna ederdim. Zaten her sevmediğin şarkıyı sona sarmaya çalışsan piller biterdi. Bu yüzden her şarkıyı teker teker dinledikten sonra rafa kaldırırdım.
Ve albümü her tekrar dinleyişimde, kasedi ileriye saramamaktan kaynaklanan teknik sorunlar nedeniyle sevilmeyen şarkı sayısında ciddi bir azalma görülürdü. Yavaş yavaş benimsenirdi şarkılar. Her şarkının üstüne anılar , düşünceler, hayaller eklenirdi. Öyle zamanlardı işte walkman zamanları... Müziğe daha içten , daha eleştirel , daha seçici bakıldığına inanırım o dönemlerde.
Şimdi seçenekler çok fazla. Neredeyse herkesin istediği şarkıyı internetten indirebilme şansı var. Malum, piyasada bir sürü şarkı olunca bir şarkıya tahammül sınırı da gitgide azalıyor. Beş dakikalık bir şarkıyı daha ilk dakikasını dinler dinlemez kapatabiliyoruz. Müziğe ulaşmak ne kadar kolaysa, çabuk tüketilmesi ve unutulması da o kadar kolay oluyor...