Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '14

 
Kategori
Teknoloji
 

WhatsApp tripleri

WhatsApp tripleri
 

İlk yazım haydi vatana millete hayırlı uğurlu olsun.

Çok ihmal ediyoruz bazı şeyleri. Arkadaşlarımızı, ailemizi, dostlarımızı ve bazen sevgililerimizi... Hayır nedenini de biliyoruz aslında. Hepimizin bir uydurması var, neymiş efendim çok yoğundum! Bence değil. Bu durum sosyal medya çıktı çıkalı oldu. Çok yoğundun ne yaptın? Bütün gün iş mi yapıyorsun? İşte verimlilik ölçmeye kalksam yemin ederim hepinizin verimliliği %23'ü geçmez. Ama gelip sorsam birinize, bugün twitterda ne tred topic oldu, hemen başlarsınız saymaya, değil mi?

Twitter, facebook, instagram, foursquare, whatsApp... bunlar bizi bağımlı hale getirdi. Hadi hepiniz itiraf edin. 

Dikkat ediyorum, herkesin elinde koca koca tuğla büyüklüğünde akıllı telefonlar. Hepimizin hattı artık internetli. Arkadaşlarla yemek yemeye gidiyoruz, çat birisi fotoğraf çekiyor. İster istemez şaşkınlıkla, ne yapacağını bilemeyen bir gülümsemeyle telefona bakıyorsun. Ardından 2 saniye bile geçmeden arkadaşın filanca restorandayız diye check in yapmış, like yapılmasını bekliyor. Fotoğrafın bir de beğenilmediği durumlar vardır. Hani şu illaki sanatsal çekim yapmak isteyen arkadaşlarımız. "Bi dur Necla, dondurma tabağının kenarındaki çizgili çikolata şeyisi çıkmamış ya!" der ve belki 15 kere o tabağın fotoğrafını çeker. Bu da yetmiyormuş gibi, 25 dakika fotoğrafı en güzel gösteren efekti ayarlamaya çalışırlar. "Efendim alaca karanlık mı seçsem, sepya mı yapsam, merlot mu, yoksa Londra çayı mı?" 

Efendimmm, sosyal medya o kadar kalbimizin ortasına yerleşmiş durumdaki, bazılarımız merak ettiğimiz kişilerin nerede olduklarını Foursquare'de check in yapmasa öldü zannedeceğiz. "Amann, Ümmügülsüm 2 saattir yok ortalıkta! Ne faceye girmiş, ne twit atmış, ne de WhatsApp'ta son görülmesi var. Ne oldu bu kıza ya? Bir yerde öldü kaldı da benim mi haberim yok?" diye endişelenmeye başlarız.

Bazılarımız da akıllı telefon ve sosyal medya hastalığımızı "Aslında bağımlı değilim" havasında takılarak karşısındakini saf yerine koymaya çabalar. "Yoookk beee, ne İnstagram'ı yaaa! Ben gazete okuyorum be! Valla bak. Al, al istersen bak. Seçimlerde kim kazanır anketi yapılmış onu okuyorum." Yalan! Küllüyen yalan! Yok öyle bir şey. Ne seçimi, ne anketi. Kız gitmiş Retrica'da fotoğrafını düzeltiyor aslında.

Gelelim konumuzun aslına. Yani WhatsApp hastalığına. Niye yalan söyliyeyim, bir ara bende de vardı o hastalıktan. Şimdilerde bu hastalığın pençesinden kurtulmaya çalışıyorum. İnşallah yakında düzelirim.

WhatsApp mesajlaşma konusunda gerçekten bir devrim. Eskiden neydi o öyle? Bir fotoğraf göndermeye kalktığımızda telefon operatörümüz en kaymaklı kadayıfından, ya da kol böreğinden bize faturada geçirirdi. Biz de bir fotoğraf göndermenin narına bir ay boyunca yanar yanar dururduk. "Ehh be Kezban, ne vardı düğünde çektirdiğim fotoğrafı görmek istemeseydin! Oldu mu bu şimdi? Al kol gibi fatura geldi" der, hayıflanırdık.

Şimdi öyle mi? Sağolsun WhatsApp geldi, bu adaletsizliğe bir son verdi. Fotoğraflar, videolar, ses kaydı,yazışma... ohooo her şeyi bünyesinde barındırıyor. Üstelik çok cüzi miktara. Şimdi bu WhatsApp'ın bazı uygulamaları gerçekten muhteşem! Mesela "Son Görülme Saati". Bu uygulama hemen hemen hepimizin çılgınca baktığı şey oldu çıktı. Bazı arkadaşlarımdan bahsedeceğim (isim vermeden) çok komik şeyler olabiliyor. Eminim herkeste bunlar oluyordur.

Bir arkadaşımın sevgilisi vardı. WhatsApp'tan sürekli yazışıyorlar. Kızın elinden telefon kesinlikle masanın üzerine konmuyor, o kadar haşır neşir. Bazen çaktırmadan bakıyorum, yazışmıyor ama WhatsApp açık vaziyette bekliyor. Merak ettim sordum, "Ya sen çocukla yazışmadığın halde ne diye WhatsApp'ı açık tutuyorsun?" Bana verdiği yanıta bakın, "Nasıl ya! Baksana, onunki çevirmiçi, kiminle yazışıyor bu?"

Ne yani, o çevrimiçi diye birisiyle mi yazışıyor? Sen de çevrimiçisin ama yazışmıyorsun! Belki de bu iki saftirik durup birbirlerine bakıyordur dakikalarca, "Acaba bu kiminle yazışıyor bunca dakikadır?" diye söylenip duruyordur! İki tane saftirik böyle böyle birbirleriyle kavga ettiler. Vay efendim kiminle yazışıyorsun sen bu kadar, tanıyor muyum ben o kişiyi, en son seninle 12.57'de yazışmıştık. Ben kapattım, sen kapatmamışsın. Belki de benden sonra kaç kişiyle yazıştın. Nerden çıkarıyorsun, ne yazışması diye sorulunca da "Bak bak, son görülme saatin 15.25! diye de lafı çakıyor ağzına :) Bilmem anlatabildim mi?

Bir arkadaşımdan daha örnek vereyim.

Arkadaşın teknoloji biligisi sıfır. Yani şöyle söyliyeyim, bizim klasik Türklerin teknoloji öğrenme stiliyle hareket ediyor. Kısacası deneme-yanılma yöntemi. Çocuk WhatsApp'ı çözmeye çalışırken sen git ayarlardan gizlilik kısmına gir. Son görülme saati kısmını gizli yap! Abovvvv neler olmadı ki! Resmen üçüncü dünya savaşı çıktı diyebilirim. Bu arkadaşım, (demiştim, deneme-yanılma yöntemiyle teknolojiyi çözüyor) sevdiği kızı git engelle! Film burada koptu zaten! Anlatmaya da anlatamıyor zavallı. Benim özürlülüğüm, ben ettim sen etme de diyemiyor. Gitti gül gibi ilişki :) 

Bir de şöyle bir problem var.

Kız yazıyor, yazıyor, yazıyor. Çift çeltik işareti çıkıyor ama erkek arkadaşı ona bir türlü cevap vermiyor. Aradan 15 dakika geçtikten sonra, "Sevgilim ya, yeni gördüm" diye cevap geliyor. Allahhhhh, şimdi yer misin yemez misin? Oğlum, bu senin bildiğin mesaj yaz iletildi cevabını al tarzı bir sistem değil. Sen gördüğünde o nalet ekranda iki çizgi çıkıyor. Bu da senin o mesajı gördüğün anlamına geliyor, saftirik! Sen bu kıza ne anlatıyorsun?

Resmen ve alenen kıskançlık, kavga, ayrılık sebebi oldu bu WhatsApp.

Arkadaşlar, ya bu deveyi güdersiniz, ya da gider Nokia 5110 tuşlu, polofonik bir telefon alırsınız. Yoksa bu teknoloji illetiyle başa çıkabilmeniz zor, zorr!

Kimseyi artık yok ben duymadın, ben görmedim diye kandıramıyorsunuz. Ha, teknoloji özürlüsüyseniz, artık siz de kurunun yanında yanıp gidiyorsunuz. Üzgünüm :)

Burdan bazı arkadaşlara seslenmek istiyorum. Bırakın inadı, yazıktır günahtır. Adam yanlışlıkla bazı özelliklerle oynamışsa bunun sonucu ayrılık olmamalı. Teknolojiye ilişkinizi kurban vermeyin. Bazın sosyal alemi, herkes aşk acısı çekiyor. Herkes ayrılığın kitabını yazıyor. Twitterda yalnızlar ülkesi kurulsa, yemin ediyorum ABD kadar nüfusa sahip olurdu. Bırakın teknolojiye bu kadar kafayı takmayı. Yanyana geldiğinizde ikinizde elinizdeki aleti usulca masanın üzerine bırakın ve seslerini kısın. Ve mümkünse, internetinizi de kapatın. Çünkü bu zamanlar bir daha ele geçmez. Kavgayla dövüşle, kıskançlıklarla gerçek aşkınızdan olmayın. Sanal aşklar size acı vermiyor, onlar gelip geçici. Gerçeğine sarılın.

Ne varsa gerçeğinde var...

 
Toplam blog
: 28
: 2562
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazar, çizer  ..