Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '22

 
Kategori
Edebiyat
 

WILLIAM yaşadı mı yaşamadı mı

TABLOLARIN yorgun gölgeleri miskince ağırlaşarak tek tek koptu ve “onlar”ın beşini de terketti. Parlak yaşamı sonrasında, yine altın yaldızlı çerçevelere hapsolmuş “o adam”a ait olduğu sanılan portreler, birbirlerinden farklı görünüyorlardı; tuhaf! Akşam sonlanıp zaman geceye kur yaparken, sert yürekli tarihsel loşluk, bir mum aleviyle uyandı ve resimler kendi ışıklarının arayışına girdiler. Bir köşeye “karanlık drama şairi”nin çeşitli ressamlarca yapılan dört portresi, bir de büst / portresi yerleştirilmişti. Belirsizliğin ellerinden tutup onu dansa kaldırmak gibi bir şeydi “bu adam”ı keşfetmek. Kimdi ya da bunlardan hangisiydi? Soru soran bir ses duyulmuştu bölümün kapısında… İlk koruma: - “Lambayı yakalım mı?” İkinci koruma - “Hayır” dedi. Bu arada çerçeve içine sıkışmış beş “William” kıpırdadılar mı ne! “17’nci Oxford Kontu”nun portresinde bir irkilme, bir soğukkanlılık yitirilişi hissedilirken birinci koruma: - “Aydınlatma gerek!” deyip elindeki feneri çaktı ve ışık “Edward de Vere”in yüzünde donup kaldı. - “Shakespeare bu mu yoksa?...” Mark: - “Onu da nasıl uydurdun?”

“Hem çekmişsin kılıcını, hem söz ediyorsun barıştan…”

GERÇEKTEN DE böyle düşünen araştırmacı sayısı genişti. Arkadaşı ona William’ın başkası tarafından kullanılan bir tür maske olduğunu ve bunu kendi yüzüne tutanın da “Oxford Kontu Vere” olduğunu söyledi. Bu öyle popülist bir uydurma değildi! Nedir? 1920’de Thomas Looney adında bir yazar “Kimliği Ortaya Çıkarılan Shakespeare” isimli kitabında bu edebi kimliği “17’inci Oxford Kontu Edward de Vere”e fatura etmiştir. Hatta kitabı 1923’te Freud de okuyarak o başdöndürücü tezi destekler ve bunun gerçeklik olasılığından uzun boyutlarda sözeder. Müze görevlilerinden Mark, Shakespeare’e duyduğu saygıyı yitirecek gibi oldu. Arkadaşı -“Hey Mark! Shakes’in aslında Francis Bacon’dan başkası olamayacağını söyleyenler de var” Bu tezi destekleyenlerden birisi de Nietzsche! Ayrıca“Shakespeare olmaya aday” gösterilen bir isim daha var. Shakespeare’in tüm yapıtlarını yarattığı iddia edilen İngiliz yazar Christopher Marlow. İşin matrağı; müze bekçileri, “William”ın aslında “Kontes Mary Sidney”in ruhu içinde gizlenme savını da bilmiyorlardı. İddiacılar iki tarafa ayrılmakta:

“Cehennem boş, tüm şeytanlar burada…”

GRUP 1 / ‘Stratfordçular’ (Shakespeare’i doğduğu yerin ismiyle anarak onun kesin varlığına inananlar) Grup 2 / ‘Anti Stratfordçular’ (Hiç yaşamadığını, başkalarının yaratıp ardına gizlendikleri sanal bir kişilik olduğunu kanıtlamaya çabalayanlar.) Mark ve James; sanattan uzun boylu beklentileri olan iki müze bekçisi arkadaş, gizemli gecenin paslı tadını algılamayı sürdürüyorlardı. –“Sanırım bu ‘Anti Stratfortçular’ın hayal güçleri yorulmak nedir bilmiyor.” dedi Mark! “Charles Dickens” da çekincelerini şöyle dışa vurmuştur: - “ Her gün, Shakespeare’in kimliği ile ilgili yeni bir şey keşfedilmesinden korkuyorum.” James sorularla söylendi: -“O gerçekten yaşadı mı? Bir eldiven yapımcısının oğlu muydu? Deri eldiven konusunu çok işler. Baba oğulun tefeciliğe karışmaları, Stratford’çuların kronolojik saptamaları.” Mark da buna bir tarihsel veri ekledi: -“Dokuz yaşında yitirdiği oğlu Hammet da, Hamlet’a isim yönünden esin kaynağı olmuştur; kimbilir?” 

“Hiç görmedim, kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının…”

TÜM tablolar sanki onlara seslenmeye başlamıştı: -“Ben Will’in akrabası Sanders’ın yaptığı portreyim ve tek otantik olanıyım.” –“Hey! Ben Dreoust portresi! En haksızlık gören tablo olsam da gerçek “Shakespeare” im.” –“Taşralı tüccar, domuz kasabı? Bana bunu diyenler üstada saldırmış oluyor.” Bu sözler ise büst / portreden yükseldi. Sonra Chandos portresi ikna şansını denedi. –“Sizler hala kulak küpemden rahatsız olup tipimin bir İtalyan ya da bir Yahudi’yi andırdığından söz etseniz de gerçek “William” benim!” Ve son olarak, beşinci çerçevedeki Kont Edward Vere’in resmi ise kendinden emin; onları süzüyor, bağırıp çağırmıyordu. Ve iki müze bekçisinden James, elinde “2005” baskılı bir kitap tutuyordu. “Bir Başka Adla Shakespeare” / Yazan: Mark Anderson. Ve başlığının altına “ŞOK” bir spot düşülmüştü: “Oxford Kontu Edward Vere’in yaşamı. Sheakspeare olarak bildiğimiz adam!” Ancak sıkı bir “William” inananı olarak Mark da cebinden bir kağıt çıkararak üzerindeki yazıyı okudu: “Bu da bir kitap.” “Stephanie Nolen”ın (2002) “Shakespeare’in Yüzü!”

BÜTÜN BUNLAR DA NEREDEN ÇIKTI ŞİMDİ!

BURAYA dek sözü edilen, sonra yıllarca büyüyen ve yarın daha da derinleşecek olan; o ‘karanlık drama şairi’nin içine atıldığı kuşku okyanusu neden yaratılmıştı. “Olmak ya da Olmamak” bilinmeyenini tetikleyenler: Çelişkili tarihsel veriler, birbirini yalanlayan ansiklopedik bilgiler, yeteneksiz ya da dikkatsiz ressamların fırça darbelerinin yetersizlikleri, çeşitli sanat koruyucularının bencillikleri… “İşte Bütün Mesele de Bu ya!...”

BİLGİ:Kaynak Araştırma: 1 / “Shakespeare: Bir Yaşam” 2 / “Bir Başka Adla Shakespeare”

3 / Shakespeare’in Yüzü (Öyküsel kurmaca: Levent Üsküdarlı)

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..