Ya bir de vatandaşın ağzı sizin gibi bozulursa...

"...Nerede yattığının farkında mısın sen?"

"...Her zaman söylüyorum maalesef kılavuzu karga olanın..."

"...Sen kimsin, kime ültimatom çekiyorsun ya."

"...Bizim meshebimiz bu kadar geniş değil."

"...Çık TV’ye de ki, ben şerefsizim"

Bu 'özlü' sözlerin yaratıcısını herkes biliyor.
Unutanlar için bir hatırlatma;
Hani bir ara vatandaşın birine de, 'ananı da al git' demişti.

Balık hafızalı olduğumuz için hemen her şeyi unutuyoruz.
Çirkin söz sahipleri de kurdukları bu cümlelerle kendileri için, 'ne de güzel konuşuyorum' diyor.
Bizlerde bunları kahraman ilan edip, iki güzel söz veya iki kürek herhangi bir şey karşılığında önce alkış sonra 'oy' ile mükafatlandırıveriyoruz.
En sonrası da malumunuz, oluyor...

Bu sözlerin devamı gelecektir demaye fırsat kalmadan şimdi de SP Genel Başkanı Kurtulmuş, "Halkbankası'na, Vakıfbank'a, Ziraat'a fırça atarsınız da, hadi 'sıkıyorsa' HSBC'ye Citybank'a, Deutschebank'a fırça at" dedi.
Der mi der, dedi de...
"Üzüm üzüme baka baka kararırmış"

Bu tarz hitap şekli neyin sıkıntısıdır, birikim midir, yoksa alışkanlık mıdır?
Kim kime böyle bir hak veriyor, kim kendisinde bu hakkın var olduğunu zannediyor?
Hakaret hak olur mu?

Siyasetin neresinde olursanız olun, bırakın siyaseti hayatın neresinde olursanız olun bu tarz, bu üslup hiç ama hiç kimseye yakışmıyor.
Bunu buradan bizim mi söylememiz gerekiyor, bilemiyorum.

Siz kendinize bu söylemleri yakıştırabiliyorsanız,
'mesele yok' diyemiyeceğim.
Dikkat! diyeceğim,
ya bir de vatandaşın ağzı sizin gibi bozulursa...