Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '20

 
Kategori
Blog
 

Ya Firavun Covid19 Olsaydı?

Barış ve sevgi güdüsü var olan insanoğlu, çatışma ve nefrete meyilli olmayı üstünlük olarak görüyor. Yalan mı?

Bu konudaki gözlemlerimin her seferinde beni yanıltmasını çok istemişimdir.

Kişiler için sebep ve sonuç ilişkilerini sorgulayıp "demek ki onun için makul sebepler var" demişimdir. Ama elbette ki olay bu kadar basit değil. Basit olsaydı bazısının sonu ‘log’ ile biten uzmanlık alanları olmazdı. Psikolog, sosyolog vb.

Tek bir bireyin serüveninin A dan Z ye analiz edilip, sebep-sonuç ilişkilerinin ortaya dökülmesi gerekmektedir. Bu aşamadan sonraki toplama sürecinde ise insanın çığlık atası geliyor ve işte o noktada kesin olarak uzmanlara ihtiyaç duyuluyor.

Üstelik A dan Z ye dediğim serüvende anne karnındaki beslenme düzeyinizin etkisini bile uzmanlar hepimize bir güzel kapak yapıyor. Daha bunun bebekliği, anaokulu, dayakları, istismarı, şımartılması, dövülmesi, baş üstünde dolaştırılması var. Daha başlamadık ama emin olun, bu kadarı bile şimdiden sekiz cilt oluşturdu bile.

Sonra diyoruz ki bu adam- bu kadın neden mutsuz? Bu sorunun cevabını bilmek istediğinizden emin misiniz? Ben korktum şu an. Ya da şöyle sormak daha iyi olur, ne sorduğunuzun farkında mısınız?

Velhasıl kelam ‘ben’ deniliyorsa yerin altında 48 kat daha var demektir. Sonuç ise; bireysel olarak makul gördüğümüz sebeplerin çoğunun ağırlığı domino etkisi yaratıp toplumsal tahribata yol açmaktadır. Anne, baba, kardeş, hala, dayı, amca, kuzenler, yeğenler, arkadaşlar, falanlar, filanlar derken domino taşları tıkır tıkır tıkır endamlarını yitirip düşmektedirler.

Her şeyin bizim elimizde olduğu duygusu ve "ben" egolarımız eninde sonunda bir gün patlamasına patlıyor. Buyurun buradan yakabilirsiniz, Covid19.

Patlamadan ve devrilmeden önce bu işin Kdv si olan: Başarılı olduğunda "ben kazandım", ölümü tadarken "neden ben" isyanının içinden çıkamadığımız da başka bir konu tabi ki.

"Benim sınırım, benim çizgim, benim isteğim, benim savaşım, benim hedefim, benim doğrum, benim inadım... İnsanoğlu "ben" dolu bir listeye sahiptir. Her şey basit bir matematikten ibaretken can çekişen hayat serüvenleriyle baş başa kalabiliyoruz.

Ben kavramı; özgüven, haklar vb. mevzular sebebiyle elbette ki çok önemlidir ama ‘biz’ kavramına geçiş yapmayı da ihmal etmemelidir. İhmal ettiğimiz noktada; çatışma ve nefrete meyilli olmayı üstünlük olarak görüyoruz. İnanın bu cümleyi kurmak bile rahatsız edici.

Hayatta bazen ilk olarak sonuçlara bakmak gerekebilir. Ölüyoruz işte. Firavun da bir hücre yığını değil miydi, peki şu an nerede?

Benimle, onunla ve kendinle kavgaların bitmeyecek ama nefret ve savaş mevzusunu balkondan halı silkeler gibi silkelesek de, dökülüp gitse keşke diyorum. Bakmayın benimkisi bahar temizliği maksat çamaşır suyuna yatırmadan, içimiz açılsın yeter ki…

Silkelemeyi unutmayın he mi : )

 

Sevgilerimle…

 
Toplam blog
: 15
: 106
Kayıt tarihi
: 14.04.20
 
 

Serpil Çavuşoğlu 1973 İstanbul doğumluyum. Hayatın her alanında gönüllü olarak faaliyet göstermek..