Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '07

 
Kategori
Sanat Tarihi
 

Ya ölmeselerdi?

Ya ölmeselerdi?
 

1810. Robert Schumann doğuyor. En büyük arzusu piyano virtüozu olmaktır. Ancak, bir parmağının sakatlanması sonucu bu arzusuna ulaşamamıştır Robert Schumann. Fakat, o bu talihsizliğini gene de hayran olduğu piyano üzerinde değerlendirmiş ve piyano için çok değerli eserler yazmaya başlamıştır. Ruh yapısındaki romantik duygular eserlerine de tam anlamıyla yansımıştır.

Robert Schumann, 1856 yılında kendisini Ren nehrine atarak canına kıymak istemiştir. Fakat bu intihar girişimden kurtarılan Schumann, bu olaydan kısa bir zaman sonra ölmüştür.

Robert Schumann, öldüğünde kırk altı yaşındaydı.

1839. Modest Mussorgsky doğuyor. Rus müziğinin en büyüklerinden biri oluyor. Zekâ yapısının üstünlüğü "dâhi"lik ile açıklanıyor.

Mussorgsky, 1881 yılında Petersborg'da ölmüştü. Bu büyük müzik adamının, bu dâhi insanın ölüm yaşı: Kırk iki'dir.

Rus müziğinin bir diğer dâhisi Peter İlyiç Çaykovski. 1840 yılında doğmuştur. Kısa zamanda ünlenip büyük eserler vererek sanat tarihine unutulmaz adını yazdırmıştır.

Çaykovski (Tchaıkovsky) bir yaratıcı için en verimli yaş denebilecek bir yaşta, elli üç yaşında ve vebadan ölüyor.

Rus edebyatının şiir alanındaki büyük ustası Vladimir Mayakovski 1893 yılında doğmuştur. Fütürizm akımını benimsemiş bir şairdir. Şiire taze kan getirmiş, şiiri o güne kadar gelmiş kalıplarından söküp atmış, serbest nazım yaygınlaşmasında büyük etkisi olmuştur. Bu tutumuyla dünyada ünlenirken, kendinden sonra gelen gençleri etkilemiştir.

Mayakovski umutsuz bir aşka tutulup intihar ettiğinde yıl 1930'du ve büyük şair otuz yedi yaşındaydı.

Rus edebiyatının ilk büyük roman, öykü, tiyatro yazarı dendiğinde akla gelen Nikolay Vasilyeviç Gogol'dur. Realist bir sanatçı olan Gogol da kendisinden sonra gelen tüm sanatçıları etkilemiştir.

Gogol, 1852 yılında ve sinir hastalığından ölmüştür. Öldüğünde kırk üç yaşındaydı.

Aleksandr Puşkin 1799 yılında doğmuştur. Rus edebiyatının en büyük temsilcilerinden sayılmış ve edebiyatın her türünde eserleri ile dünyaca tanınmıştır.

Aleksandr Puşkin öldüğünde yıl 1837 idi ve yazar otuz sekiz yaşındaydı. Ölüm sebebi ise, bir Fransızla yaptığı düelloydu.

Amerikan edebiyatının değişik bir simgesi olan Jack London 1876 yılında serseri bir bakkal olan babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Yaşamı önce yoksulluklar, sonra da bolluklar içinde geçmiştir. Yaşam deneyimlerinden yararlanıp başından geçen olayları yazıya dökmüştür.

1916 yılında intihar eden London kırk yaşındaydı.

Osmanlı'nın çöküş yıllarında, 1881'de Selânik'te Mustafa Kemal dünyaya gelmiştir. Önce Mustafa olan adına öğretmeni tarafından Kemal adı da eklenmiştir. Çökmüş bir imparatorluğundan küllerinden yepyeni çağdaş bir ülke olan Türkiye'yi kurmuştur. Emperyailst güçlere karşı, halkının gücüne güvenerek kazandığı Ulusal Kurtuluş Savaşı, bugün bile mazlum ülkelere örnek olmakta ve onların kurtuluşuna da öncülük etmektedir. Mustafa Kemal, dünya üzerinde ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatan kişi olarak tarihe geçmiştir. Bunun yanında "Söylev" adlı eseri, "Onuncu Yıl Söylevi" ve "Gençliğe Sesleniş"i hem edebi bakımdan, hem de olağanüsütü değişik tarzıyla, alışılagelmiş tarih biliminin kalıpları dışında, tarih bilgisi olarak unutulmazlar arasına girmiştir.

1938 yılının 10 Kasım'ında dünyadan ayrılan Mustafa Kemal, elli yedi yaşındaydı.

Besteciler, edebiyatçılar ve bir büyük devlet adamı. Alanlarında çığır açmış sadece bir kaç isim. Fakat yaşamla ilgilenen herhangi birisinin mutlaka duymuş olduğu birkaç isim. Yaratıcılık güdülerini alabildiğince kullanmış, kendinden sonra gelen insanları dahi aşmış, onlara yol göstermiş, bir kaç isim. Kimisi içinde yaşadıkları çarpık düzenlerde, insanlığın içinde bulunduğu karamsar ortamlardam sıyrılarak sessiz, sakin yaşamış; kimisi hareketli bir yaşamı seçip dolaşıp durmuş; kimisi ulusunun kurtuluşu için ömrünü feda etmiştir. Yaratıcılık güdülerinin rahatsız edici iç devinimi sonucu kimisi intihar etmiş, kimisi sinir hastalığına tutulmuş, kimisi de umarsız hastalıklara yakalanıp bu dünyadan ayrılmıştır.

Evet, bu isimlerin ortak yönü genç yaşta ölüp gitmeleridir. Yaratmak istediklerini genç yaşlarında yaratıp, sanki "Görevimiz bitti" dercesine ölüp gitmeleridir.

Düşünüyorum da acaba yaşasalardı bunca birikimlerini, bilgilerini daha nasıl ve hangi üstün eserlerinde insanlığa sunacaklardı?

Biz sevinmeliyiz ki, bu dahilerden sonra onları dinledik, okuduk.

Fakat ya genç yaşlarında ölmeselerdi?

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..