Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
Sinema
 

Ya sonra, İncir Reçeli ve Cennetimden bakarken

Ya sonra, İncir Reçeli ve Cennetimden bakarken
 

Üç gün sonra tam iki ay sürecek bir tatil dönemine gireceğim için acayip mutlu olsam da tatilden önceki son günlerimi hadi off bitsin de gidelim modunda geçiriyorum ve geçirirken de yapacak bir şey olmadığı için sürekli film izliyorum, Ömür Gedik olma yolunda ilerliyorum diyebilirim:) Neyse o kadar çok film izleyip de bunları paylaşmamak olmaz değil mi? Hadi buyrun: 

1) Ya Sonra ve İncir Reçeli: Aşk Tesadüfleri Sever filmiyle hemen hemen aynı zamanlarda vizyona giren ama onun yakaladığı izleyici başarısını yakalamayan iki film Ya Sonra ve İncir Reçeli Şahsen, Aşk Tesadüfleri Sever filmini sinemada izlemeyi tercih etmiş ve Özcan Deniz'in yönetmenliğini yaptığı Ya Sonra filmine ayy hayatta izlenmez bu film gözüyle bakmıştım. Sonuç Aşk Tesadüfleri Sever'in bir o kadar sıradan ve samimiyetsiz olduğunu düşünürken sonradan DVDden izlediğim Ya Sonra filmini ona nazaran çok daha doğal ve eğlenceli buldum. Tamam Özcan Deniz bir şahaser yaratmamış biraz Amerikan filmlerinden biraz eski Türk filmlerinden araklama yapmış ama evli bir çiftin sorunlarını güzel işlemiş 1, Didem rolündeki Deniz Çakır oldukça başarılıydı 2 ve film izlerken bol bol kahkaha attım 3. 

Gelelim İncir Reçeli'ne , aslında vizyona ilk girdiğinde gözden kaçmış bir film ancak son zamanlarda twitterda beğeniyle bahsedilmeye başlayınca dvdlerinde patlama yaşandı ve filmin yönetmeni ve yapımcısı Aytaç Ağırlar İncir Reçelini yeniden vizyona sokmaya karar verdi. İncir Reçeli sıradanın dışına çıkabilen eğlenceli, yalın ve oldukça acıklı bir aşk hikayesini anlatsa da, senaryosu başarılı kurgusu ve Sezai Paracıkoğlu'nun oyunculuğuyla hah işte dedirterek başlasa da ilerleyen dakikalarda farklı olmak ve seyirciyi şaşırtmak adına öyle bıçaksırtı bir konuyu ele alıyor ki o konuyla ilgili eskimiş, geçersiz, yalan yanlış bilgilerle tabiri caizse AKIŞI berbat ediyor. Eğer film için daha özenli bir çalışma yapılsaydı ve senaryo ele aldığı konuyla ilgili duygu sömürüsü amacından çıkıp biraz daha gerçekçi olabilseydi bu yıl vizyona girmiş diğer aşk filmlerinden gömlek gömlek üstün olacaktı ama ne yazıkki özellikle filmin sonunda öyle zorlama bir duygusallık hakim oluyor ki filmin tüm iyi yanlarına gölge düşürüyor yani tipik ağlatma acıklı son taktiği filmin tüm profesyonelliğini yerle bir ediyor ve hiç de sıradan başlamayan film resmen bir sıradanlık abidesine dönüşerek sona eriyor. Ama sırf aşk filmi seyretmek ve şu replik için izlenilebilir: 

- Bedenin bu kadar ucuz muydu bilemedim. - Asıl ucuz olan ne biliyor musun, beş kuruş vermeden savurduğumuz yargılarımız 

2) Cennetimden Bakarken ( The Lovely Bones) Aynı adlı kitaptan uyarlanarak çekilen filmin yönetmen koltuğunda Yüzüklerin Efendisi filminin paraların efendisi yönetmeni Peter Jackson oturmakta. Orjinal adı sevimli kemikler gibi bir şey olsa da dilimize Cennetimden Bakarken olarak çevrilmesinin nedeni filmin kahramanı 14 yaşındaki Suzinin öldükten sonra katilini, ailesini, okul akadaşlarını cenneten seyrediyor olması...Cennetimden Bakarken hem son derece dramatik hem de içinde gerilim ve fantastik unsurları barındırdığı için katil-kurban hikayeli filmlerden oldukça farklı çünkü film katilin ya da etrafındakilerin değil bizzat kurbanın sesiyle onun bakış açısıyla ilerliyor ve insanı son derece etkiliyor bu durum, yani ben etkilendim en azından:) Film öldürülen birinin hayatının nasıl çalındığını ailesinin hissettiklerini yaşanılan acıyı, sonra insanın o acıya alışmasını oldukça dokunaklı biçimde işlerken katilin profili cinayetleri planlaması ve ayrıntılarıyla gerilimi uç noktalarda yaşatıyor. Film sonunun biraz havada kalması dışında oyuncularıyla, yaratıcı cennet betimlemeleri kurbanın cennetteki yaşamı ve gerçek yaşamı arasındaki bağlantıyı iyi yakalaması gerilimli sahneleri ve özellikle geçtiği dönem yani 70li yılların renklerinin sahiciliğiyle oldukça başarılı. 

Sonuç olarak bu filmleri karşılaştıracak ve Türk filmleriyle ilgili bir çıkarım yapacak olursak son dönemde başarılı filmlere imza atsak da sinemamız neden adından söz ettiremiyor? Sebebi sanırım hep o doğallıktan, gerçeklikten uzaklaşmamız, filmlerimizin zorlama hali. Ben bu durumun olaylara bakış açımızla ilgili olduğunu düşünüyorum. Mesela Cennetimden Bakarken filmi pedofoli gibi 14 yaşında bir kızın cinayete kurban edilmesi gibi oldukça acıklı ve duygu sömürsüne müsait bir konuyu işlerken eksenini kaydırıp duygusallığını insanı rahatsız ettirmeden farklı bakış açıları da sunarak ve izleyiciyi tek bir duyguda değil sahici onlarca duyguda gezdirerek ele alıyor. Sanırım bizim sinemamızın eksiği bu 

İYİ SEYİRLER 

 
Toplam blog
: 61
: 1429
Kayıt tarihi
: 30.03.11
 
 

Buraya  cancanlı şeyler yazmayı çok isterdim ama ortalama bir memur maaşıyla geçinen evli ve çocu..