Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

YABAN KANUNU

YABAN KANUNU
 

Foto:Engin Özdemir2006



”Referandumda, Evet’mi - Hayır’mı oy kullanacaksın” diye bana da soruyorlar. Cevabım Dünyanın Durumu 2010’dan yaptığım alıntı ile aşağıda…


/… Bütün kanun sistemlerinin doğayı "mal" olarak tanımladığı, "doğal kaynakların" devlet izniyle sömürebilir görüldüğü ve devletin en büyük hedefinin giderek artan bir "gayri safi yurtiçi hasıla" peşinde koşmak olduğu bir Dünya'da," Yaban Kanunu" na ihtiyacımız var.

Çağdaş sanayileşmiş ülkelerin tehdit eden " çevre krizlerinin" neredeyse tamamının sebebi, ekolojik açıdan sürdürülemez ve zararlı insan pratikleridir.
Evrimsel açıdan - ve etik, ruhani ve pragmatik açılardan- bakıldığında bu pratikler, torunlarımızın sağ kalıp çoğalma şanslarını azalttıklarından, türümüzün çıkarlarına aykırıdırlar. Bu pratiklerin çoğuna göz yumulması, hatta teşvik edilmeleri, günümüzdeki yönetim sistemlerinin kusurlu olduğunun göstergesidir.

Hukuk sistemlerinin dünya topluluklarını korumamasının sebeplerinden biri, Dünya'nın ana rolünün insanların tüketeceği " doğal kaynaklar" sunmak olduğu yönündeki temel bir inancı yansıtmasıdır. Oysa, insanoğlu sadece, sistemde birlikte evrimleşmiş pek çok canlı türünden bir tanesidir.

Kanunlar, toprağı, suyu, diğer canlı türlerini hatta genetik materyalleri ve bilgiyi bile" mülkiyet" olarak tanımlıyorlar, bu da sahiple (mülkiyet hakkına sahip tüzel kişilik) mülkiyet ( kanunen, kendi hakkına sahip olamayacak "şey") arasındaki sömürü ilişkisini güçlendiriyor.

Günümüzde, hukuktaki en heyecan verici gelişmelerden biri, çeşitli kıtalarda hukuk sistemlerinde temel bir değişim gerçekleştirecek inisiyatiflerin başlamış olmasıdır.
"Dünya Hukuku" denen bu felsefeye göre, insan toplulukları ancak, kendilerini daha geniş bir Dünya topluluğunun parçası olarak düzenlerlerse ve bunu evrenin işleyiş tarzını belirleyen temel kanunlara veya ilkelere ters düşmeden yaparlarsa, varlıklarını sürdürebilir ve gelişebilirler.

Şimdiki hukukta, insanların, özellikle de şirketlerin hakları, diğer tüm canlıların haklarını otomatikman çiğnemektedir. Bunun bir anlamı da şudur; bir tilkinin bir tavşanı yemesi tavşanın yaşama hakkının ihlali gibi görülse de, evreni yöneten kanunların ihlali değildir.

Yeni bir hukuk geliştirmesine dair en net çağrı, ünlü kültür tarihçisi, din alimi ve filozofu Thomas Berry' den gelmiştir. Berry, ABD gibi ülkelerin hukuk sistemlerinin Dünya'nın sömürülmesini ve mahvedilmesini meşru kıldığını ve kolaylaştırdığını savunuyor; " Dünya topluluğunun sadece insani ögelerin değil, coğrafi ve biyolojik ögelerinin de yasal haklarını gözetecek bir hukuka ihtiyacımız var.” diyor.Bu anlamda, sadece insanları kapsayan bir hukuk sistemi gerçekçi değil; tüm canlı türlerinin doğal yaşam ortamlarına, "kutsal ve ihlal edilemez" olarak yasal statü kazandırılmalıdır.

2002'deki Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi öncesinde yayınlanan Manifestoda geçen Yaban Kanunu terimi, insanlarla Dünya topluluğunun diğer üyeler arasında sömürücü değil, karşılıklı destekleyici ilişkiler kurulmasını destekleyerek, dünya hukukuna netlik ve etki kazandıran kanunlara ilişkindir.

İnsanoğlunun uzun vadeli var oluşunun, Dünya'nın aleyhine bir şekilde gerçekleşemeyeceği fikri, pek çok kadim geleneğin öğretilerinde ve dinlerde hem de ekolojinin bulgularında yer alıyor.

Günümüzün tüketicilik dünyasında, Yaban Kanunun benimsenmesini sağlamak kolay değil, özellikle sömürücü statükoyu korumaya çalışan şirket ve çıkar sahibi kişiler varken./


Benim oyum mu..?

Çekinserim..!

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..