- Kategori
- Deneme
Yaban kazları
Bazı dağlar yüksek, o dağlara çıkamazsınız ve maalesef alçak dağlarınızda kartallar uçmaz. Kartalların uçmadığı dağlar işe yaramaz ama uçtuğu dağlar da yüksek, siz çıkamazsınız. Hayal kurmayın o zaman, çakıl taşlarıyla oynayın!
Yani tablo bu ama birilerine imkânsız değilse size niye imkânsız; Ay’a çıkmanız için Neil Armstrong olmanız gerekmesin, böyle şeyleri yapmak sadece istemek ve çalışmakla ilgili olsun.
Bazı insanların konularında aynı kulvardaki diğerlerinden beş kat on kat daha yetenekli olduğuna inanmıyorum; bence düşük olan o kulvarın adamı değildir. Belki birini geçemezsiniz ama en kötünüzün isteyerek/inanarak/ve çalışarak finallere katılacak dereceyi yapacağından eminim. Finallere bir şey diyemem. Orada kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz ama yarışma hakkı dahi kazanamayanlar bu hayatın insanı olamazlar.
Yaratıcınız size gittiğiniz dünyada hiçbir şey yapmadan yaşayabileceğinizi söylemiş olamaz. Biz yaban kazları yaralı askerleri ümitsiz vaka ise bizi yavaşlatmasın diye yolda bırakır gideriz.
Bizden geride kalamazsınız; çünkü biz hayatız ve hayatın gerisi yoktur. Çantamızı, yükümüzü, eşyamızı taşırız ama biz insanı sırtımızda taşımayız; kaldınsa kaldın demektir, öldünse öldün… Çünkü sana ayıracak zamanı kendi sınırlı zamanımızdan harcayacağız ve zamanımız biterse yaban kazları bizi de yolda bırakacak.
Peki, yaşadığımız hayatta böyle mi oluyor? Olmuyor tabii ki de ama yaşadığımız hayatta yaban kazları yok ki… Neil Armstrong sırtına birinizi alsaydı Ay’a gidebilir miydi? Ya sizler ne kadar utanmaz, yüzsüz, arsız insanlarsınız! Ayakları kopmuşa bile ayak bağısınız! Hayatın çöplüklerinde asalakça gevşeyen şiş göbek bedenlerinize bakmadan zafer ülkesine kral olmayı hayal ediyorsunuz! Ya çabanızı büyütün, ya da hayallerinizi küçültün!