Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '08

 
Kategori
Dilbilim
 

Yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulma savaşları...

Yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulma savaşları...
 

Resim net'ten alıntıdır...


Yazıma ,Türkçemizin ne denli canlı ve renkli bir dil olduğunu anlatan bir fıkrayla başlamak istiyorum...

Nasrettin Hoca, bir gün ev taşıyacakmış. Bir araba aramış, bulmuş ve pazarlığa başlamış.

Arabacı tüm eşyanın nakli için on lira istemiş. Hoca bu fiyatı çok bularak, “Çok istedin evlâdım, bu kadarcık eşya için o kadar para istenir mi ?..” deyince arabacı,

“ Bu kadarcık demeyin Hocam, eşya az değil. Bakınız soba var moba var, dolap var molap var, sandalye var mandalye var...”

diye saymaya başlayınca, Hoca “peki” demiş ve razı olmuş.

Eşya yerini bulunca, Hoca tutmuş beş lira vermiş... Arabacı sormuş, “Hocam paranın yarısını niye kestiniz ?..”

Hoca cevabı vermiş, “Evladım sen de eşyanın ancak yarısını getirdin!.. Sandalye geldi, mandalye nerde ?.. Soba geldi, moba nerde ?.. “

Bu fıkrada yaşanan dil cambazlığını ve renk cümbüşünü, dünyanın hiç bir dilinde görmemiz,yaşamamız mümkün değildir.



Konfüçyüs'e sordular: "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?"

Büyük filozof, şöyle cevap verdi:

Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz.

Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir !”

Ana sütümüz gibi helâl; berrak ırmaklar kadar akıcı olan güzel Türkçemiz, asırlardır değişik çiçek bahçelerinden beslenerek uçup gelen arılar gibi şen şakrak söylenip geliyor.

Şiirlerde, şarkılarda, öykülerde destanlaşıyor...Ozanların sazında;bestecilerin gönlünde, gergef gergef işlenip yeni kuşaklara doğru akıp gidiyor...

Dil yaşayan bir varlık gibidir...Sevgi ister...İlgi ister...Sevgiyi de sadece söylemek yetmez; göstermek gerek...

Dilimize sahip çıkalım...Yabancı sözcükler yerine güzel karşılıkları olan Türkçe sözcüklerimizi kullanalım...

Radyo ve televizyon kanallarında; yazılı, sesli ve görüntülü reklamlarda; basında ve günlük yaşamda Türkçe sözcükler yerine Batı dillerinden sözcüklerin yeğlenmesi, son yılların en önemli dil sorunlarındandır.

Çoğu sözcüğün yaşayan Türkçede bir karşılığı olduğu ve üretilebileceği halde, özellikle İngilizcesinin kullanılması, Batı tarzı yaşam özentisinin bir uzantısıdır.

Son günlerde, özellikle özel TV kanallarında, bilinçsiz konuşmacılar ve sunucular tarafından sıkça kullanılmaya başlayan ve Türkçemizin özleşme ,arılaşma çabalarına ket vuran ''özentili söylemler ''çocuklarımızı ve gençlerimizi olumsuz yönde etkilemektedir...

Günlük yaşantımıza girmiş bazı sözcüklerin Türkçe karşılıkları aşağıda sıralanmıştır.

absürd = saçma

adisyon = hesap

aircondition = havalandırma aracı

agresif = sinirli

aksiyon = eylem

aktif = etkin

aktivite = etkinlik

anons = duyuru

angaje = dolu

artist = sanatçı

asist = yardım (asist etmek = yardım etmek)

background = alt yapı, arka plan

badygard (bodyguard) = koruma

bestseller = çok satar

bilboard = duyuru tahtası, duyuru panosu

branş = dal, alan

brifing = bilgilendirme

catering = ikram

center = merkez

check etmek = denetlemek, yoklamak

contekst = bağlam

corner = köşe

damping = indirim

deadline = süre sonu

deep freez = derin dondurucu

defans = savunma

dejenere = bozulmuş

dejenerasyon = bozulma

deklarasyon = bildiri

departman = bölüm

depresyon = bunalım, çöküntü

detay = ayrıntı

dizayn = tasarım ( dizayn etmek = tasarlamak, düzenlemek)

dizaynır = tasarımcı

doküman = belge

efor = çaba

ekarte etmek = elemek

ekipman = donanım

ekonomik class = hesaplı sınıf

eksper = uzman

ekstre = hesap özeti

e-mail = e-posta,ileti (elektronik posta), elmek (elektronik mektup)

empoze etmek = dayatmak

enformasyon = danışma

entegrasyon = uyum

enteresan = ilginç

faks = belgegeçer

faul = yanlış, hata

fastfood = ayaküstü

festival = şenlik

filtre = süzgeç

finiş = bitiş, varış

first class = birinci sınıf

fitnes =sağlıklı yaşam

flaş = çarpıcı

format = biçim

full = dolu, tam

full time = tam zamanlı

global = küresel

hit = gözde

illegal = yasadışı

imaj = görüntü

indeks = dizin

inisiyatif = üstünlük, öncelik

izolasyon = yalıtım

jenerasyon = kuşak, nesil

jogging = koşu

kampus = yerleşke

kaos = karışıklık

karambol = karmaşa

koç (coach) = çalıştırıcı

komünikasyon = iletişim

komisyon = kurul

konfirmasyon = doğrulama

kongre = kurultay

konsantrasyon = yoğunlaşma

konsept = kavram

kontrast = karşıt

kreasyon = yaratım

kreatör = yaratıcı

kriter = ölçüt

lanse etmek = öne sürmek, sunmak

legal = yasal

life style = yaşam biçimi

likit = akışkan, sıvı

literatür = yazın, edebiyat

maç = karşılaşma

makro = geniş

maksimum = en çok

marj = pay

marjinal = sıradışı

mega = büyük, dev, muazzam

metot = yöntem

metropol = anakent

motivasyon = isteklendirme, güdüleme

minimum = en az

natürel = doğal

network = bilişim ağı

no-frost = karlanmaz

nominal = saymaca

non-stop = durmaksızın, duraksız

nostalji = geçmişe özlem

objektif = nesnel

ordövr = ön yemek

over night = gecelik

panorama = görünüm

paradoks = çelişki

parametre = değişken

partner = eş

part time = yarı zamanlı

pasif = edilgen

patent = buluş
........

Kaynak:TDK

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..