Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yabancı Gelin

Yabancı Gelin
 

*


<ı>… Azgelişmiş ülkelerin insanları, gelişmiş ülkelerde yaşadıktan sonra, hele hele oraya ait oldukları halde, kendi aralarına katılanları sevmeyi sever.

<ı>Din değiştirip Müslüman olmuş Hıristiyanlara, Türkiye’ye yerleşen yabancılara, her sene sektirmeden tatillerini burada geçiren turistlere ve bilhassa, Türklerle evlenip, çocuklarına Türkçe isimler koymayı kabullenmiş Batılı gelinlere vakfedilmiş ayrıcalıklı sevgiden bol bol nasiplenmişti.

<ı>Bit Palas / Elif Şafak

Evet utanarak söylüyorum ki bizde böyle bir hastalık vardır. Bunun sosyolojik nedenleri üzerine de kafa yoruyorum dünden beri. Oysa sosyolog değilim. Olsaydım çözer miydim, çözebilir miydim, onu da bilmiyorum.

Burası öyle çelişkilerle dolu acayip bir memleket ki, sürekli kafa karışıklığı yaşıyorum.

Bu kadar yabancı gelin, hatun meraklısı olmamızın altında yatan sebebin de Türklüğümüzü dünyanın yedi kıtasına yayma, tohumları serpme hevesinden de kaynaklanıyor, olabilir. Ondandır bu kadar “yabancı gelinlere” olan sonsuz sevgimiz, ilgimiz de diye düşünmüyor değilim. Daha da kökenine indiğimde Osmanlı’nın sürekli Rus, Rum, İtalyan, bilumum ecnebi hatunla evlenmesinden kaynaklı, genetik kodlarımıza işlemiş bi olgu olabileceğini de düşünüyorum.

Medeni ülkesini terk edip, bizi kabul etmiş, haa bi de Müslüman olmuşsa işte bu noktada “bir Türk dünyaya bedel olabilir.”

Kaynana hanım normalde oğlu Türk kızı ile evlenmişse ve yurdum kaynana özelliklerini taşıyorsa; Türk kızı ne kadar fedakârlık, aileyle bütünleşme isteği içinde olursa olsun, yurdum kaynanasına yaranamaz. Kaynana hanım Türk gelin fedakârlıkta bulundukça “inceden inceden vur abalıya entrikalarını sürdürür.”

Fakat yurdum kaynanası Frenk diyarınlarından bi geline sahip olduysa, bu gelin hem Müslüman olup, bir de oğlan çocuğu dünyaya getirdiyse, breh breh brehhh. 23.865 breh daha diyelim de, yurdum kaynanasının hakkını yemeyelim.

Hele ki bu Frenk gelin kırık bir Türkçe ile konuşmaya başlarsa, seyreyleyin mutluluğu. Öyle bir mutluluk ki; söylediği her kırık cümle ayakta saygı sevgi ile alkışlanır, o da kesmezse kırkı çıkan bebeklere yapıldığı gibi nerdeyse “diş buğdayı” yapılır.

Er kişilerin Frenk ya da Rus kızları ile evlenen ya da düşkün olanları daha ziyade; burun ile dudak arasında kalan kıl çizgisi aşağıya, yerçekimine doğru sapma eğrisi göstermiş Türk yiğidosudur. Dünya hatundaşlarını Türk yapma arzusuyla dopdoludur!!!

Şimdi bu Frenk ya da Rus kızlarının özellikleri şöyle imiş; çok kültürlü, kaprissiz, ince uzun bacaklı, elbette sarışın, kadınlığın 1001 kuralını bilip ve onu uygulayan doğaüstü yaratıklarmış.

Eeee bizim “Türk kızları tedavülden kalksın” diyen yiğidolarımız da; çok kültürlü, çok yakışıklı, fit, okur yazar, ağzında televizyonun uzaktan kumandası ile tv izlemeyen, bakımlı, saç sakal traşını muntazaman yapan, tırnaklarını kesen, her gün duş alan bakımlı erkeklerdir!!!

Haklısınız yiğidolarım size böylesi yakışır. Türk kızı da neymiş. Size hatta Elf diyarından kızlar yakışır.

Ben bu “Türk kızları tedavülden kalksın diyen yiğidolara” bi soru sormak istiyorum; sizin kafanız neden bu kadar betonerme karkas?

Şimdi yiğidoları bırakıp Türk kızlarının Frenk adamlarıyla evlenme hadisesi vardır ki; bu aileler tarafından şiddetle kınanır, gâvur damat istenmez. Çünkü bu dünyadan bir Türk kızı tedavülden kalkarak Hıristiyan olacaktır. En azından 2 de çocukları olacağını varsayarlarsa 3 Türk kayıp! O zaman Frenk damat istenmez. Haa şöyle böyle istendiği durumlar da olabilir. Ne zaman? Frenk damat Müslümanlığı seçip, sünnet olursa. O zaman onay alır biraz, kırık Türkçesine sempati ile yaklaşılır. Aile medeniyse! belki gelenek ve göreneklerimize uygun olarak diş buğdayı v.s. gibi törenlerle kutsanır da, bu olay.

Medeni olmak başka şey canım!

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..