- Kategori
- Deneme
Yabanıl
Ötekileşen bir dünyada karanfillerin kokusundan bu kadar bunalarak, saman alevi gibi yanıp sönmek varmış. Devinimden nasıl kaçacakmış şu çift ayaklı tek yaşamın kutusu, hayret doğrusu. Saygı çerçevesinde, dev pençe gecesinde töhmet kar hece.
Nasıl da dilini kestiler garibin, el pençe duruverdi verdi güneş ananın kanatlarına yaklaşmadan. Hani bir de hep bir doğru vardı; daha güzel, daha özgür, daha samimi ve de haini.
Herhangi bir saat de mefta görüp konuşamayacağız değil mi?
İşte bu fevkalade kötü, çünkü yaşam geleceği geçmişin izlerinden yalpalayarak geliyor.
Gerçek ve gerçeküstü özdeşliği yüzyılı çeperleyen geniş bariyeri sökebilecek mi?
Kısa kısa anılar, belki çay içmişizdir şafağın şavkıyan esnalarında. İtalyan riveasında yaşlı adamın kat kat olan yüzü, güney Tirol’de şirin lolitanın “iyi akşamlar” deyişi…
Uzanabilse insan güney Afrika’ ya asrın zorbalığında “akbabalarla cebelleşmenin” mana yükünü, Nasırıye'de sulha bilenerek.