- Kategori
- Anılar
Yağda yumurta
Nasıl da güzel kokarmış o yağda yumurta Ayşe’m anlatıyordu pazar kahvaltısında yağda yumurtayı yerken onunla ilgili anısını... Ankara da yaşarken üst katımızda ev sahibimizin gelini Şefika otururdu, oğlu Murat zayıf çelimsiz bir çocuktu, baba annesinin onu aramak için balkondan bağırışı halen kulaklarım da....
“ Mıratttttt! adı batasııı nerdesin bak gelirsem kıracam kemiklerini akşam baban gelsin demem mi beni üzmelerini” işte meşhur Mırat’ımız...doğru dürüst yemek yemezdi annesi her gün onun için yağda bir yumurta yapıp kapı önünde tazecik ekmekle bandıra bandıra yumurta yedirirdi Ayşe’ miz de çocuk o zamanlar, ne çok canı çekermiş, yokluğundan değil elbet o yumurtanın pişirip anne şevkati ve ilgisi ile yedirilmesi idi bence...annemin tekne kazıntısı...en az onunla olabilenimiz, nedense bizlerle hep bir duvarı vardı annemizin ama Ayşe’m ve diğer kardeşimin sanırım en küçük olmaların gereği..ve belki de anacığımın o Osmanlı tavrının duvarlarını yıkan sıcaklığıdır..bizler, babamın deyimi ile “acemiliğimize geldiniz siz “derdi..koca Sinan’ın bile eserlerini çıraklık, kalfalık, ustalık diye gruplamasına bakarak.. acep bizler hangi dönemi yansıtırız? şimdi öylemi ya... çocuklarımız doğuştan usta, bizler çırak, ben razıyım çırak olmaya
Önümüzde uzun zaman var... sevgi ile kalın efendim