- Kategori
- İlişkiler
Yağmurda Beklemek
Islak bir yalnızlığı paylaşıyordu, ilkbahar yağmurlarıyla. Kadehinde hüznü, tabağında yüreği, her kapı açılışında "geliverecekmiş" gibi...
"Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun?" *
Oysa, gelmeyecekti, biliyordu. Beklemek bir oyundu ona göre. Tek kişilik, tek perdelik.
Ve beklemek, "Umut" demekti. Umut etmekse yaşama tutunmak.
O gönlünde sevdayı sahneledikçe, ihanet hep,"Perde" diyordu. Hile yapanlar oldukça oyunu kuralına göre oynayanlar hep kaybederdi. Bunu geç anlamanın bedelini ödüyordu şimdi.
Ertelenmiş bir yaşamdı onunki. Bir yaşam ki, bin sevda yaşamışcasına yorgun; bin sevdayı bir sevdada yaşamış kadar güzel... Ve tüm ertelenmiş yaşamlar gibi kaybolan zaman içinde bir unutuş.
Aslında mutluluğun karakalem çizimi gibiydi yaşadıkları. Siyah gölgeler fazlaca duruyordu üzerinde. Sonra her biri bir yağmur bulutu olup yağıyordu ruhunda açılan bir pencereden içeri... Zaten tüm yağmurlar pencereler için yağmaz mıydı?
Kadehindeki son yudumu da alıp dışarı çıktı. Nasıl olsa sahnelediği oyunun tek seyircisi bile yoktu... Hep, "Bir gün belki" diyerek dinmezdi bu yüreğindeki sağanak. Dudaklarından birkaç dize döküldü, ıslak arnavut kaldırımlarına izler bırakarak:
"Şimdi yalnızlığımdan utanıyorum / Durdum bekliyorum, gelme..."**
* Ahmet Telli / Özletiyor Bu Yağmurlar Seni
**Gülten Akın / Siyah-Beyaz
"Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun?" *
Oysa, gelmeyecekti, biliyordu. Beklemek bir oyundu ona göre. Tek kişilik, tek perdelik.
Ve beklemek, "Umut" demekti. Umut etmekse yaşama tutunmak.
O gönlünde sevdayı sahneledikçe, ihanet hep,"Perde" diyordu. Hile yapanlar oldukça oyunu kuralına göre oynayanlar hep kaybederdi. Bunu geç anlamanın bedelini ödüyordu şimdi.
Ertelenmiş bir yaşamdı onunki. Bir yaşam ki, bin sevda yaşamışcasına yorgun; bin sevdayı bir sevdada yaşamış kadar güzel... Ve tüm ertelenmiş yaşamlar gibi kaybolan zaman içinde bir unutuş.
Aslında mutluluğun karakalem çizimi gibiydi yaşadıkları. Siyah gölgeler fazlaca duruyordu üzerinde. Sonra her biri bir yağmur bulutu olup yağıyordu ruhunda açılan bir pencereden içeri... Zaten tüm yağmurlar pencereler için yağmaz mıydı?
Kadehindeki son yudumu da alıp dışarı çıktı. Nasıl olsa sahnelediği oyunun tek seyircisi bile yoktu... Hep, "Bir gün belki" diyerek dinmezdi bu yüreğindeki sağanak. Dudaklarından birkaç dize döküldü, ıslak arnavut kaldırımlarına izler bırakarak:
"Şimdi yalnızlığımdan utanıyorum / Durdum bekliyorum, gelme..."**
* Ahmet Telli / Özletiyor Bu Yağmurlar Seni
**Gülten Akın / Siyah-Beyaz