Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yağmurda Egeart, sanat kim için?

Yağmurda Egeart, sanat kim için?
 

Ege Üniversitesi 2. Egeart Sanat Günleri AKM'de rengarenk yaşanıyor. Çok seslilik yok. Sanatın görsellik içeren tüm dallarında duvar, köşe, basamak her alan sunum ve sergi için değerlendirilmiş; sanatçıları ya da stand sorumluları yapıtlarının yanı başında, önceki yıl olduğu gibi.

Sabah saat ondaki film gösterimi için deli gibi yağan yağmurda koşar adım Adnan Saygun Salonu'na yetiştim, ev çok yakın. İnci Küpeli Kız tablosu ülkemizde çokça bilinen ressam Vermeer'in 'Gök Bilimci' ile 'Coğrafyacı' adlı yapıtlarının ve Henri Matisse'in 'Kralın Hüznü' adlı çalışmasının adlarının verildiği belgeselleri izledim. Daha önce izlememiş ve bu iki sunumu kaçırmış olanlar için (624 kişilik salonda sekiz kişiydik) vcd'leri edinip izlemelerini öneririm. Resim sanatını seviyor olmak, o kültürü almış olmak gerekmiyor; Vermeer'in fotoğraf sanatçısı gibi ışığı kullanışındaki ustalığı, aynı yüzü (otoportresindekiyle aynı); masasıyla, dolabı ve penceresiyle aynı odayı kullanması, yaşadığı döneme ilişkin olarak tablolarda yansıttıklarının büyüteç altında gözlenmesi ve aktarım dili etkileyiciydi.

Sergiyi gezerken, koridorlardan birinde bir hanımefendiyi 1, 75 miyop vizörümden siyah beyaz bir fotoğraf gibi gördüm. Ayakta, standına bakarken profilden... Küt açık renk saçlar, minyon, siyah beyaz. Kendisine yaklaştığımda güzel yüzüyle gülümsedi, Yeditepe Üniversitesi'ni bilip bilmediğimi, nereli olduğumu sordu. Saygıyla içim titreyerek soruları yanıtladım ve ünivesitenin yerini şaşırdım!. Mesleğimi de öğrenmek istedi, "Şimdilik satın almacıyım", deyince çok doğal olarak resim satın almacısı mıyım diye bir soru daha sordu; ardından Yeditepe'de Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü'nün bile olduğunu, bu üniversitenin varlığından çevrede söz etmek gerektiğini belirtip Güzel Sanatlar Fakültesi'nin kitapçığını verdi. Hekim, sanatçı ile akademisyenlerden, nedense belirli bir ölçünün de üzerinde çekinirim. Yaratıcı olmaları; bir alanı sahiplenip herkesten çok, en çok onların biliyor olması onları, herkes kadar et ve kemiktenlikten uzaklaştırıyor, bence. Sayın hocamızla ayaküstü söyleşide, sanatın çok büyük bir alan olduğunu, resimden başka fotoğrafın, müziğin de olduğunu söyledim, başıyla onadı. Her konuda bilgili olmanın, kültürel anlamı edimsel yönüyle de zorlamanın kişinin zaman, yaşam biçimi ve olanaklarına bağlı olduğunu söyleyecek oldum, mırıldandım ya da söylemişimdir... Dedim ya heyecanlandım diye...

Akşama doğru başka filmler de var: Özgürlük Rüzgarı, Sarı-Kırmızı-Mavi, Adem'in Yaratılışı. Kaçırmayın.

Sonra deli gibi yağan yağmurda eve dönerken ayakkabıcıma uğradım, pazardı ama ışığı yanıyordu, onardıklarını aldım. Radyosundan caz dinliyordu; ortalık boya ve tutkal kokuyordu, orası en çok üç metrekareydi, düzensiz, kirli ve karışıktı ama caz dinliyordu, hoşuma gitti...
 
Toplam blog
: 101
: 2403
Kayıt tarihi
: 18.11.07
 
 

İzmir'den merhaba! İzmir'de, Göcek'te, Marmaris'te, Milas'ta, Söke'de, Bodrum'da sonra yine İzmir..