Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '18

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yağmurla Adam ve Renkler

Yağmurla Adam ve Renkler
 

Üç kadın dikkatini çekmişti öncesinden!
Neyin öncesi diye düşündü. Sonra hatırladı;
Yağmurun!

Önce yağmur mu başlamıştı yoksa kadınlar şemsiyelerini açtıklarında mı fark etmişti ıslandığını.
Ne ıslanmak ama iliklerime kadar ıslandım tabiri onun için şu an geçerliydi.

İyi de neden fark etmemişti.
İlla kadınların şemsiyeleri açmaları mı gerekliydi ve şemsiyelerin saks mavisi, hazan sarısı ve ateş kırmızısı olması da cabası mıydı?

Onun nerede, neyi, nasıl yaşadığının farkındalığını fark etmesinde.
Renkler ne kadar önemli diye düşündü.
Şemsiyeler olmasaydı burada olduğunu da mı bilemeyecekti, buraya niye geldiğini, uzun zamandır yağmur altında neden yürüdüğünü?

Yağmurla birlikte şemsiye.
Yağmurla birlikte renkler
Yağmurla birlikte şemsiye renkler mavi, sarı, kırmızı…


İçi garip bir sıkıntı halindeydi.
Oysa mavi seslense ona ve dese ki;
“Ben naziğim, dinginim ve huzurluyum.
Sende huzurlu ol.”


Sonra ona baksa mavi ve uzunca bir süre konuşsa;
“Mavi gökyüzüdür, sen gökyüzünü sevmez misin? Mavi denizdir bir düşün deniz kenarındasın, dalgalar sahile bir dokunuyor bir kaçıyor, mavi tonlarıyla karşında, uçsuz görüntü gözlerinin her bir zerresinde ve içine mutluluk akıtıyor. Mavi senin psikolojini rahatlatır. Sen benim koyu mavi halimi hayal etsene yatıştırıcıdır sana iyi gelir. Açık mavi yi düşünsen o huzur verici bir etkiye sahiptir. Şu an duygusallığın tavan yapmış ama hangi çeşnisinde acısı mı, tatlısı mı, kargaşası mı, huzurlusu mu?
Sen yok bunlar değil diyorsan disipline ihtiyacın olacak o zaman deniz mavisini al başına taç et.”


Sarı mıydı onu etkileyen mavi değilse eğer. Sarının gücünü de biliyor muydu? Ya sarı dile gelse mavi gibi oda dese ki;
“Sarı altın rengidir. Yaşamı, zekayı, arzuları ve ruhsal gelişimi etkiler. Bu apaçık ortadadır.
Kesin olan bir şey varsa oda sarının insan psikolojisinde pozitif etkilerinin olduğudur. Sarı güneşin parlaklığını da anlattığına göre insanında yaşamının parlaklığından dem vurur. Sarı sıcağı temsil eder derken illa da sıcak eşittir yanmak demek değildir ki, yaz – ı düşün. Mevsim yaz tatil, dinlenme-eğlenme. Oh ne güzel. Güzel derken aldanmamak da gerekli koyu sarı değil benim anlattığım çünkü o kıskançlığı simgeler. İhanetin rengi sarı değil midir?”


Üçüncü şemsiye ilk baştan beri en çok etkileyendi nasıl olmasında o kırmızıydı. Peki kırmızı neydi?

“Cesur, enerjik ve tutkulu rengim ben”
Diyordu kırmızı. Biraz da öfkeli kendini tanıtmaya başlamıştı.
“Aşkı simgelerim, öfkeyi de arzuyu de ve tabi tehlikeyi de”

“Tehlike mi?”
Dediğinde kendiyle konuştuğunun aklının sorularına ruhuyla cevap verdiğinin farkında bile değildi.

İçinde birileri birilerine bir şeyler anlatıyor olmalıydı.
Arada bir de kendine söz hakkı düşüyordu. Kırmızı yine öfkeli ses tonu ile devam etti.
“Benim olduğum yerde insan vücudundaki enerjinin %10’un harekete geçer. Canlandırırım, kışkırtırım ve illaki heyecanlandırırım. Kan basıncını yani tansiyonu etkilerim. Özetle ben kendimi fazlasıyla fark ettiririm. Sende öyle fark ettin zaten!”

“Evet, bu doğru. Ben öyle fark ettim.”

Derin bir nefes aldı.
“Ben ne yapıyorum, kimle ne konuşuyorum. Benim derdim kendimle. Nedir problemim.”

Düşündü.
“Allah – Allah öyle büyük dertlerim de yok. Pireyi deve yapmışım. Yağmur beni ıslatarak uyardı, renkler varlıklarıyla ne kadar şanslı olduğumu hatırlattı. Yağmurda yürüyen bu üç bayanda hayatın canlılığı yaşama değer olduğun gösterdi. Peki benim ne işim var hala burada. Yağmurda yeterince ıslandım ve ziyadesiyle anladım.”

Birkaç derin solukla renklerin ahengi ve işlevleriyle şöyle bir silkelenir gibi oldu. Hızlı adımlarla önden yürüyen şemsiyeli bayanların önlerine geçti. Onlara döndü.
“Teşekkürler ederim. Bana beni hatırlattığınız için, hayatın üç rengi ile doğanın mucizesi yağmur ve siz güzel bayanların varlığı ile daralan nefesimi açtığınız için”

Belki bayanlar onun ne demek istediğini anlamamış olabilirlerdi ama o dersini almıştı.

Hayat mucizelerle doluydu.
Hayat sürprizlerini sıkça ikram ediyordu.
Nefes alıyordu hatta sağlıkla daha ne olsun.

Gülümsedi. Başını yukarı kaldırdı. Yağan yağmuru öpmek üzere Buse gönderdi.


Nazan Şara Şatana

 


 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....