Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yağmurlar da gitti !

Yağmurlar da gitti !
 

Serçe kuşları gibi yağmur
çinko dama serptiğim
ekmek kırıntılarını
telâşlı telâşlı, tıkır tıkır.
serçe kuşları gibi yağmur. (Nâzım HİKMET)

İzmir'i bilenler bilir. Kışları çok sert değildir. Kar da görmemiştir doğru dürüst. Tepelere ve içlere kar yağdığı zaman, herkes cümbür cemaat kar görmeye gider. Sıkılana, patlayana kadar kartopu oynarlar, kardan adam yaparlar, piknik yaparlar. Dönüşte de, bazı aklı evveller, arabaların önüne mini bir kardan adam yapar ve İzmir’e öyle döner. Bu 'bakın biz kar gördük ' demenin en güzel kanıtıdır onlar için.

İzmir'e kar pek yağmaz, yağmamasına ama iyi yağış alırdı yakın zamana kadar. İzmir'in yağmurlarını bir başka severim. Rahatsız etmez insanı. Çok kere şemsiyesiz dolaştım yağmur altında. Çok kere ıslandım iliklerime kadar. Ama hiç vazgeçmedim. Ayrı bir delilik bu, değişik bir zevk. Çok haz alırım ıslanmaktan. Hatta 'ahmak ıslatan' yağmurları da çok meşhurdur, hem bu yağmurlar da ıslanmak ayrı bir güzelliktir benim için. Bu ahmaklığı çok seviyor olmalıyım ki, belki o yüzden bir şemsiyem yok. Olanları da ya bir yerlerde unutmuşumdur, ya birilerine vermişimdir, geri gelmemiştir. Çok gereksinim duymadığım için de, arkasından aramamışımdır.

Ben yağmurları, yağmurlu havaları çok severim. Öyle ki, yağmur yağdı mı o gün, benim için büyük bir mutluluktur. Yağmuru hissetmek için, zamanlarca şemsiyesiz dolaşırım yağmur altında. Evdeysem yada şirkette, pencerenin önünde dakikalarca dışarıdaki yağmuru seyrederim. Yağmurun sesini sessizce dinlemek vazgeçilmez bir tutkudur benim için. Yağmura addettiğim çok da şiir yazmışımdır. Sabah uyandıktan sonra, yüzünü yağmurla yıkayanlardanım !

Çocukluğumda sırf yağmur sesini duyayım diye yattığım odanın penceresini açık bırakıp, öyle yatardım. Bazen de sesini duyamam diye ürker, gece bahçeye çıkıp, bir teneke konserve kutusu yada ona benzer bir şeyler bulup, penceremin yakınına illaki yağmurun ulaşabileceği bir yere koyardım ki, yağmur damlaları çarptığında çıkan sesi duyup, yağmurun yağdığını hissedeyim. Bu bana bir tür müzik, hatta terapi gibi gelirdi. Sonralarda alışkanlık yaptı. Ne zaman stresli olsam, canım sıkkın olsa çıkıp saatlerce dolaşırım yağmurlu havalarda. Hatta bir gün hiç unutmam arabamı çektim bir kenara, hem yağmuru seyrediyorum hem güzel müzikler, hem de arabanın tavanına düşen yağmur seslerini dinliyorum. Harika bir zevk. Uyuyup kalmışım. Bir uyandım ki, saat gecenin yarısı. Önce ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sonra biraz düşündüm ve uyuyakaldığımı anladım. Bir hesapladım ki, abartısız dört saate kadar arabada uyumuşum. Şaka gibi !.. Kontak anahtarını çevirdiğimde, yeni bir günün ışıldamasına çok az kalmıştı ve hala yağmur yağıyordu. O zamandan bu günkü zamana yalnızca bir kaç yıl geçti. Şimdi o yağmurların damlası bile yok. Her taraf kuraklıkla karşı karşıya. Umarım tanrı, en kısa zamanda yağmurlarını gönderir.

Sonra, arabanın içinde yağmurun sesi ile uyumayı da çok özledim..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..