- Kategori
- Deneme
Yağmurlu bir gündü
Yağmur ve anılar
Yağmur, bütün haşmeti ile bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Öyle derin düşüncelere dalmıştı ki, iliklerine kadar ıslandığı halde, yağmura aldırmadan, yavaş yavaş yürüyordu, yolun sonunun nereye varacağını bilmeden.
Umursamaz bir tavırla, başını geriye doğru atıp, daldığı düşüncelere geri döndü. Çocukluğunu anımsadı, yeniden. Çok istemişti, bir çizmesinin olmasını, hem de çok. Babası, iki üç kuruşu denkleyip, sonunda bir çizme alabilmişti, zar zor. Çok sevinçli idi, ‘’O’’ gün ilk kez okula yeni çizmeleri ile gitmişti. Bütün gün, arkadaşlarının gıpta ile bakışlarını gözlemişti, belli etmeden göz ucuyla. İçi içine sığmıyordu, tarifsiz bir sevinç kaplıyordu benliğini. Çok güzeldi çizmeleri.
Artık, eve dönme zamanı geldiğinde; güle oynaya, neşe ile eve doğru yürüyordu. Üstelik bu gün ki gibi, yağmurun çok şiddetli yağdığı bir gündü. Olsun! O ıslansa da, aldırmıyordu yağan yağmura. Hissetmiyordu bile sevincinden, yağmuru da, ıslaklığı da.
Sel, sel almıştı sokakları, caddeleri. Dere gibi çağlıyordu sular. Bata çıka zorlukla yürüyordu, kaldırımları aşan suların içinde. Ah! O da ne? Sel suları aksın diye, kapağı çıkarılmış mazgalın içinde bulmuştu kendini, boğazına kadar batmıştı.
Etraftan, koşup çıkarttılar küçük kızı boğulmadan. Yağmurun ıslattığı yetmemiş gibi, şimdi; üstü başı, her yanı çamur olmuştu. Boğulmaktan son anda kurtulmuştu. Yeni çizmeleri de sırılsıklam, hem de çamurlu.
Ağlaya. Ağlaya eve gittiğinde; annesi dinlememişti, nasıl bu hale geldiğini, sormamıştı, bile.
Hem ıslandığı, hem de yeni çizmeleri mahvettiği için, hatırı sayılır bir dayak yemişti.
Anlatamamıştı!
Nasıl düştüğünü, nasıl boğulmaktan kurtarıldığını.
Zaten, onun sözlerine, duygularına, hissettiklerine; Ne zaman kulak vermişti ki? Annesi.
Yürümeye devam etti umursamadan, yağan yağmurun şiddetine. İnadına yürüdü, ıslanmak pahasına bile olsa.
Yolun sonunun, nereye varacağına aldırış etmeden.
Ayşen Arslangiray Kura