Yağmuru durduramazsınız

"Hayat" ile başlayan her cümlenin altında yatan duygusal patlamaya iyi bakmak gerekir.

Çünkü "hayat" gerçekten ön görülebilir bir olgu değil.

Test edilemez ve bilimin bu modern çağda kat ettiği yol ne kadarsa "hayat" ile ilgili bilinmez yolculuk da o kadardır.

Öğrendikçe daha cahil olduğunu hissediyorsun.

Okudukça bir "hiç" olduğunu daha çok kavrıyorsun.

Bilmem kaç milyar yıl uzakta olan gezegenin dönüş hızını belki biliyorsun, ama üç saat sonra ne olacağından haberin yok.

Yarına dair yaptığın bütün hesapların toplamı, kalbine düşen huzursuzluğun tarifini vermez.

Her gün uykuda gördüğün rüyanın etkisinden kurtulmak için yaptığın anlamsız hareketlerin cebir dilinde bir anlamı yoktur.

Yeni doğmuş bir çocuğun daha ilk nefes alışında ki o korkutucu halini matematik ile anlatamazsın.

Yoğun bakımda her tarafı cihazlar ile kaplanmış insan bedenini anlatmak için cümleler kâfi gelmez.

Doktorun, o yoğun ama cansız odadaki hasta için “Fazla ümitli olmayın” demesinin ardından ortamdaki her canlının içine bir sıkıntı düşmüştür.

Yirmi dört saat içerisinde hayata gözlerini kapatmak üzere olan nenemin, hayata daha yeni gözlerini açan yeğenimin bende bıraktığı tarifsiz duygu patlamasını anlatmak istedim.

80 yaşındaki bir insanın doğumu nasılsa aslında şimdi doğanların doğumu da aynıdır. Belki modern tıp gelişti, doğumdan dolayı ölen bebek sayısı çok çok azalmıştır. Fakat genel hatlarıyla baktığınızda “doğum” hep aynıydı.

Ama “ölüm” çok farklılaştı.

Bu modern çağda ölümün şifreleri ile kafa yoranların ortak bir kanaati vardır:

“Ölümü bizler zorlaştırıyoruz.”

Doğrudur yanlıştır bilemem ama sevdiğin birini o cansız yatakta görünce çok etkileniyorsun.

İster evrime inanın ister yaradılışa inanın fark etmez. Hayatın ana fikri belki de “doğal” lıktır. Bir düzen vardır. Ve bu mükemmel düzen Dünya tarihi boyunca devam etmektedir.

Çıkın vahşi doğaya ve hayatta kalmak için öldüren hayvanlara bakın. Öldürülen hayvanlara bakın. Günümüz belgeselcileri sayesinde öğreniyoruz ki, bazı bitki türleri dahi hayatta kalmak için canlı öldürüyor.

Buradaki dengeyi değiştirmek ister miyiz?

Yapacağımız her müdahalenin canlı popülasyonunu çok etkileyeceğini aslında biliriz. Fare kış aylarında uykuya dalan yılanları yiyerek beslenir. Yaz aylarında ise tam tersi olur. Bu döngüyü değiştirebilir miyiz?

National Geographik’in güzel bir sloganı vardır: “Suları durgunlaştıramazsınız, yağmuru durduramazsınız. Niye bunu isteyesiniz ki” der.

Hareketsiz, bilinci kapalı ve o esnada rüya görüp görmediğini dahi bilmediğimiz bir halin bende bıraktığı halsizliği yazmak istedim.

Galiba anlatamadım!

http://twitter.com/mahirtemur